• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Gürültü yapan talebelerinin ellerini öptü

Yeniakit Publisher
2017-09-21 10:52:00 -
Gürültü yapan talebelerinin ellerini öptü

Seyda Ömer Faruk El- Cezeri, Şeyh Seyda ile ilgili çok çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

Din Kültürü Atölyesi’nden Seyda Ömer Faruk El- Cezeri, Şeyh Seyda ile ilgili anıları kaleme aldı.

İşte Seyda Ömer Faruk El- Cezeri’nin o yazısı:

Bazen Şeyh Seyda yatsıdan sonra veya ikindiden sonra hatme yapardı. Yahut bir Perşembe akşamına denk gelirdi…

Hatme yapılırken cemaat çok kalabalık olurdu. O sırada talebeler oyun oynar, gürültü yaparlardı. Sesleri tâ köyün dışına çıkardı. Seyda onlara hiç kızmazdı.

“Şurada beş dakika bir durun, biz hatmemizi bitirelim, ondan sonra ne yaparsanız yapın” demiyordu. “Onlar ehl-i ilimdirler, onların tatilidir, istirahat vaktidir, keyiflerini, hatırlarını kırmayalım” diyordu.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Seyda’ya şikayet etmiş

Misafirlere hizmet eden birisi vardı. Medresedeki talebelerle bir takışması olmuş, aralarında bir mücadele geçmiş. Velhasıl bir kavga gibi bir şey olmuş. Gitmiş o zat Şeyh Seyda’ya şikayet etmiş.

“Senin talebelerin şımarıyorlar, şöyle yapıyorlar, böyle yapıyorlar. Böyle şey olmaz, ben kabul etmem bunu” gibi şeyler söylemiş. Yaşlı birisiydi, böyle söylemesi serbestti.

Seyda ona; “Hele sabret bakalım, söyleriz onlara, sen merak etme” diyor.

Sabah olunca Seyda onu çağırıyor; “Gel medreseye gidelim” diyor. O da içinden seviniyor ki Şeyh Efendi bana hakaret eden talebeyi tespit edip buradan kovacak diye…

Ayakkabıyı başına koydu

O zat ileride bu olayı anlatırken kendi kendine böyle düşündüğünü söylüyor tabi… Sonra bize devamını kendisi şöyle anlatıyor:

Şeyh Efendi önde biz arkada merdivenlerden çıktık, caminin ikinci katındaki medreseye geldik. Kapıda bir sürü ayakkabılar vardı. Talebeler içeride müzakere yapıyorlardı. Derslerini mütalaa ediyorlardı. İçeriden ders okuma gürültüsü geliyordu.

Şeyh Efendi durdu ve ayakkabılara şöyle bir baktı. En küçük ayakkabıyı yani medreseye yeni başlayan on iki yaşlarındaki birinin ayakkabısını aldı, başının üzerine koydu. Ondan sonra yavaşça kapıyı açtı ve onlara şöyle dedi.

– Biz firarlar, suçlular, mahkumlar geldik, bizi kabul ediyor musunuz?

Talebeler birdenbire ayağa kalktılar. Mahcup oldular, çünkü suçlarını biliyorlar. “Eyvah biz ne yaptık” diye düşünüyorlar… Şeyh Seyda onlara dedi ki:

– Siz şöyle sıra olun, ben ve bu arkadaş gelip sizin elinizi öpeceğiz ki siz de bizi affeddesiniz. Sizi rahatsız etmişiz.

Şeyh Seyda talebelerinin hepsinin elini teker teker öptü ve bana da; “Hadi sen de öp” dedi. Ben de öptükten sonra; “Bizi affettiniz mi” dedi ve müsaade istedi. Onlar da derslerine devam ettiler.

İlme önem verirdi

Bu onun ilme verdiği önemdir. İlim olmazsa olmazdır. Ancak ilimle insan bir yere varabilir.

Öylelikle hem gönülleri hoş oldu o öğrencilerin, hem de o şekilde okumalarına daha bir muhabbetle ve aşkla sarıldılar.

Hem o hizmet eden kimse de anladı ki; ilim o kadar kolay değildir. O kadar da ucuz değildir.

Alimler kolay yetişmiyor.

Biz onlara hürmet etmezsek, onlara yardımcı olmazsak, yarın kıyamet gününde bu hesabı nasıl vereceğiz Cenba-ı Allah’a?

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23