• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Nurettin Yıldız: Ramazan Bayramı plaket törenidir

Yeniakit Publisher
2014-07-28 07:28:00 - 2014-07-28 18:07:18
Nurettin Yıldız: Ramazan Bayramı plaket törenidir

Ramazan’ın ibadet ayı, günahlardan kurtulma ve rahmet ayı olduğunu ifade eden Nureddin Yıldız, Müslümanlar için sevinç günü niteliğindeki Ramazan Bayramı’nın ise bu mübarek ayın plaket töreni olduğunu belirtti

RÖPORTAJ: HÜSEYİN KULAOĞLU - Yüce Allah, 30 gün boyunca tuttuğumuz oruçların ardından, bizi bayrama kavuşturdu. Ramazan Bayramı, Müslümanlar için çok önemlidir. Biz de, bu önemi Sosyal Doku Vakfı Kurucusu Nureddin Yıldız ile konuştuk...

Ramazan ayında yaşadığımız manevi atmosferi hayatımızın bütününe nasıl yansıtabiliriz?

- Ramazan-ı Şerif’in olması gereken en önemli yönü, içindeki 30 günü değil, geride kalan 11 aya yetecek enerji biriktirmesidir. Ramazan iki şey içindir; birincisi geçmişi temizlemek, ikincisi geleceği aydınlatmak. Ramazan geçmişi temizlediği için 31. günü, bayrama tekabül eder. Ramazan’da geçmişten temizlenip, günahtan arındığımız için bayram ediyoruz.

Ramazan’ın özü; Müslüman’ın geçmiş haramlardan, mekruhlardan ve her şeyden arınmasıdır. Bayram; yeni elbiseye sevinmek, tatlıya sevinmek değildir. Günahlardan kurtulmaya sevinmektir.

Günahlarımızın mağfireti için, Allah’ın onları affetmesi için uğraşmamız lazım. Gelecekte kaliteli, heyecanlı, enerji dolu bir mü’min olmamız lazım. Bu da gösteriyor ki, eğer biz Ramazan’da enerji dolu bir mü’min olarak 31. güne çıktıysak, bayram sabahına çıktıysak bayramın birinci, ikinci, üçüncü günü, bayramdan sonraki 20. günde gevşemeden, aynı hızla devam ediyoruz demektir.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Eğer Ramazan’dan beş gün önceki pozisyonumuz Ramazan’dan beş gün sonra da devam ediyorsa, faiz yine faiz, gıybet hassasiyeti, zafiyeti yine aynı şekilde devam ediyorsa, günahlar devam ediyorsa, Ramazan kendi içinde kaldı, Ramazan geleceğe yatırım olmadı demektir. Ramazan geçmişi temizlemedi demektir. İkisi de mü’min için hiçbir şeyden zarar değilse kârdan zarardır.

Peygamber Efendimiz, Ramazan Bayramı’nı nasıl geçiriyor, bayramda neler yapıyordu?

- Bir kere Ramazan Bayramı sevinç günüdür. Bizim, Ramazan ve Kurban Bayramlarımız matem günü değildir. Sevinip neşelenme, ziyafet günüdür. Bu yüzden de dikkat ederseniz Ramazan Bayramı’nda da, Kurban Bayramı’nda da oruç tutmak haramdır. Bu noktada en büyük ibadet, en büyük günaha tekabül ediyor. Çünkü mü’minlerin topluca sevinmesi gerekiyor.

Bayram namazının musallada kılınıp, çoluk, çocuk, kadın, erkek, neşeli bir güne geçilmesi gerekiyor. Ramazan Bayramı sünnette, Rasûlullah’ın (s.a.v), sünnetinde neşeye tekabül eder.

Burada bu neşe kelimesine çok önemli bir vurgulama yapmak istiyorum. Şimdi ümmet olarak gayet mahzun günler geçiriyoruz. Pek çok mü’min kardeşimiz, Ramazan-ı Şerifi bombalar altında geçirdi. Bütün bunlar bizim Ramazan Bayramımızın neşeli olmasına, çocuklarımızın tebessüm etmesine, ailece birbirimizi kucaklamamıza engel değildir. Her şeye rağmen bayram bayramdır.

Peygamberimiz, savaş olsa bile bayram yapmıştır. “Bizim Mute’den şehitlerimizin haberi daha yeni geldi, bu sene bayramı siyah mateme büründürelim” dememiştir. Bilakis bayram Allahû Teala’nın bir ihsanıdır, mü’min kullarına müjdesidir. Şehitlerimizin geldiği günde de, cenazemizin olduğu günde de bayramımız bayramdır. Zira biz hayat ümmetiyiz, dinimiz hayat dinidir, matem dini değildir. Biz cenaze ile kahrolup gitmeyen, bayramla da şımarıp gitmeyen bir ümmet olmalıyız. Allah, bayramı ümmete ihsan etmiştir. Yani bayram Allah’tan bir hediye paketidir.

Ramazan’ın bir özelliği var. Bereket, paylaşma, dayanışma, kaynaşma ayıdır. Burada bayramın Müslümanlar için önemi nedir?

- Müslümanların Ramazan’a bakışı, ibadet ayı, günahlardan kurtulma ayı, rahmet ayı şeklindedir. Bayram da bunun plaket töreni gibidir. Birbirimizin bayramını tebrik ederken “Kutlu olsun” değil, “Mübarek olsun” deriz. Çünkü “kutlu” kelimesi bize ait değildir. “Mübarek olsun” demek, Allah’ın bereketi seninle olsun demektir. Birbirimizin Ramazan Bayramı’nın tebrik edilmesi; mağfiret edilmişliğimizin, günahlardan arınmışlığımızın tebrik edilmesidir. Rabbimiz bizi mağfiret etti diye fiilen sevinçli olmalıyız. Bu sevinçten dolayı birbirimizi tebrik ederiz, çocuklarımızı sevindiririz, çocuklarımızın, yakınlarımızın neşeli olması için uğraşırız. Bu doğal bir görüntüdür.

Müslümanlar, bayramda neler yapmalı?

Öncelikle hazır bir ruhla bayram sabahı yapmak lazım... Bayramı bekleyen atmosfer evimizde olmalı. Bayrama sevindiğimizi meleklere göstermeliyiz. Bayrama sevinçle girmeliyiz. Bütün mahcubiyetimize, kırıklığımıza, burukluğumuza rağmen çoluk çocuğumuza bayramı zehir etmeye hakkımız yok. Burada sevincimizin de bir dengesi vardır. İtidalli bir sevinç göstermemiz lazım.

Bayram namazına çıkmadan önce ağzımıza küçük bir tatlı alarak neşelenebiliriz. Bayram namazına yeni, temiz elbiselerimizi giyerek gitmeliyiz. Camiyi kirletmeyecek çocuklarımızı da, bayram namazına götürmeliyiz. Bu, ümmetin sevinç günüdür. Bayramda Müslümanlar, birbirleriyle helalleşmelidir. Bayram günü, herkes anne-babasının rızasını, gönlünü almalı. İlk önce anne-baba ziyaret edilmelidir. Ondan sonra diğer akrabalar ziyaret edilmeli. Vakıf, dernek gibi kuruluşlar ise, bayramın ikinci gününde ziyaret edilmeli.

HİLAL TARTIŞMASI ÜMMETİN BAŞSIZLIĞINDAN KAYNAKLANIYOR

Ramazan ayında veya bayramlarda hilal tartışmaları yaşanıyor; bu durumu nasıl görüyorsunuz?

Bu tartışmayı ümmetimizin başsızlığının tabii sonuçlarından biri olarak görüyorum. Ümmetin başı yok. Başı olmadığı için bu tür tartışmalar oluyor. Burada, Suudi Arabistan ve Türkiye, bu ihtilafın başını çekiyorlar.

‘MEVCUT ŞARTLARDA ERDOĞAN'IN SEÇİLMESİ İÇİN DUA EDİYORUM’

Bu sene ilk defa Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek. Seçimler hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Türkiye Cumhuriyeti’nin başının seçilmesini veya seçilmemesini çok önemsemiyorum. Ben hilafet diye bir kavramdan bahsediyorum. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti’nin başını şöyle olmalı veya böyle olmalı dediğim zaman kendimle çelişmiş olurum. Ben hilafet için mücadele ederim. Hilafet isterim. Ama mevcut şartlarda Başbakanımızın Cumhurbaşkanı olması için dua ediyorum.

‘SURİYE VE IRAK'TAN GECE KARANLIĞINDA SESLER GELİYOR’

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) hakkında ne düşünüyorsunuz. Irak ve Suriye’de kafa kesme görüntüleri yayınlıyorlar; Hilafet de ilan ettiler. Bu konuya nasıl yaklaşıyorsunuz?

- Irak ve Suriye’deki örgüt hakkında iyi veya kötü gelen haberler, hiçbiri sağlıklı değil. Ortada bir kaos var. Meçhul bir bilgi ağı üzerinden de, Müslümanlar hakkında olumlu veya olumsuz bir karar vermemek lazım. Hem Suriye’den, hem de Irak’tan gece karanlığında gürültüler geliyor. Sabah olunca gerçeği göreceğim diye bekliyorum.

RAMAZAN OLDUĞU İÇİN DİKKATİMİZİ DAHA ÇOK ÇEKİYOR

Özellikle İslam dünyasında Ramazan ayında Müslümanlara zulmedildiği şeklinde bir algı var. Geçen Ramazan ayında Mısır’daki darbe, bu Ramazan ayında ise Gazze’de İsrail vahşeti söz konusu... Bu durumu nasıl değerlendirmek gerekiyor?

- İslam dünyasında bu tür olayların sadece Ramazan’da olduğu yönündeki iddia sağlıklı değil. Ramazan’da belki çok olmuyorsa da, Ramazan olması dolayısıyla bizim dikkatimizi daha çok çekiyor.

Biz Ramazan’ı camiye, oruca tahsis ettiğimiz için kâfirlerin de öyle düşüneceğini zannediyoruz. Yani biz Ramazan’ı daha ılıman beklediğimiz için bize ağır geliyor. Müslümanlara yapılan zulümlerin aritmetik ortalaması bulunduğunda, Ramazan’a çok pay düştüğünü zannetmiyorum.

İMAN EDİP İMAN ETTİRMEKLE YÜKÜMLÜYÜZ

Müslümanlara başta Gazze, Doğu Türkistan, Arakan, Orta Afrika, Mısır ve Filistin gibi yerlerde zulüm söz konusu... Bu coğrafyalardaki sorunların temel çözümü nedir?

- Biz hakikati konuşmak zorundayız. Ümmet-i Muhammed’in bu dünyada rahatı olamaz. Arakan gider, başka bir yer gelir. Biz hareket ümmetiyiz. İnsanlığı değiştirmek için geldik. İman edip bir köşeye çekilecek bir ümmet değiliz. İman edip, iman ettirmekle yükümlü bir ümmetiz. Dolayısıyla hep düşmanımız olacak, hep rakibimiz olacak, hep bizi istemeyenler olacak.

Çünkü biz, insanların şeytan tarafından oturtuldukları koltuklardan kaldırılması için uğraşıyoruz. Bizim derdimiz bitmez. Ümmet olarak; siyaseten, ekonomide vesairede güçlü oluruz, bu gücümüz sayesinde bugünkü kadar sıkıntı çekmeyiz. Bu da olur. Ama biz rahat ümmeti değiliz, inziva ümmeti değiliz, köşeye çekilme ümmeti değiliz. Kâinatta iman etmemiş tek kimse kalıncaya kadar biz enerjik bir şekilde yoldayız demektir. Yolda olduğun sürece sorun da çıkacak.

KÜFÜR EHLİ SÜREKLİ BOYKOT ALTINDA OLMALI

İsrail’in Gazze’ye saldırmasından sonra İsrail’in desteklediği bazı firmaların boykot edilmesi şeklinde bir kampanya başlatıldı. Bu boykot kampanyasına nasıl bakıyorsunuz? 

- İsrail’e destek veya herhangi bir Batılı güce destekten dolayı yapılan boykotu cıvık buluyorum. Mü’min olarak zaten iki bloğa inanıyorum: İman ehli ve küfür ehli. Velev ki Gazze’yi bombalamamış olsa bile benim nazarımda kâfirin malını tüketmek zaten sakıncalı. Eğer Müslüman olarak sadece bombaladığı zaman onun malını kullanmamak gibi bir kanaat ortaya koyulacaksa, bu düşüklüktür, seviyesizliktir.

Bir kere biz küfür ehli, iman ehli diye bir ayrım yapacağız. İman ehlinde varken, hiçbir zaman küfür ehlinden tüketmeyeceğiz. Küfrü ömür boyu boykot etmek zorundayız. Sadece bombaladığı zaman değil. Bombaladığı zamana kadar yaptığımız destek zaten ona bomba parası oluyor. Küfür ehli zaruret ölçüleri ortaya çıkıncaya kadar hep boykot altında olmalı.

Yeni Akit

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23