• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdurrahman Dilipak
Abdurrahman Dilipak
TÜM YAZILARI

FETÖ’nün özgül ağırlığı ve..

30 Ağustos 2017
A


Abdurrahman Dilipak İletişim: [email protected]

M

eral Akşener MHP’nin altını oymaya devam ediyor. Ama öte yandan çaldığı kapıların çoğu yüzüne kapanıyor. “Umutsuz bir vaka” gibi gözüküyor. “Yurtta Sulh Hareketi” algısı, FETÖ algısını güçlendiriyor ve oluşum daha şimdiden FETÖ’nün siyasi anlamda bir “Truva atı” gibi anlaşılıyor.

Aslında Akşener MHP’nin tamamını istiyordu. Ama olmadı. Bu durumda  bu işten sadece Bahçeli zararla çıkmıyor, Akşener de tamamını isterken parçayla yetinmek zorunda kalıyor.

F. Gülen MHP’yi “çantada keklik” olarak görüyordu, bunun öyle olmadığı anlaşıldı.

Akşener bindiği dalı kesiyor. MHP’yi ne kadar bölerse taban da tavan da o kadar AK Parti’ye yaklaşır. Bunu bile hesaplayamıyorlar. Akşener ne kadar oy alırsa, CHP ve HDP o kadar oy kaybeder. Yine bu da AK Parti’nin işine yarar. Çünkü FETÖ’cüler, seçimlerde AK Parti’nin karşısında en güçlü kimse ona oy veriyorlardı. CHP, MHP, HDP fark etmiyor. SP de olabilir BBP de. FETÖ’cülerin oyu Akşener’e gidecekse diğer bütün bu partiler kaybedecek demektir. Bir de FETÖ’cülerin oy yüzdesini ve Türkiye’ye dağılımı görmüş olacağız bu şekilde.

Eğer Akşener’e oy vermeyeceklerse bu hatun kişiyi niye ortalığa salıyorlar. Dertleri AK Parti’nin karşısına bir muhalefet partisi daha dikmekse bunun da bir anlamı yok. CHP’nin rolünü mü çalacaklar, MHP’nin rolünü mü, HDP’nin rolünü mü. Ya da yeni bir rol mü üstlenecekler.

En azından daha şimdiden AK Parti ile birlikte MHP’yi karşılarına alacaklar. Bunun tabii sonucu CHP ve HDP ile aynı safta yer almak olacaktır.

Akşener “yurtta sulh” diye çıkmıştı yola, “yurtta savaş” için bıçağını biliyor anlaşılan. Yurtta Sulh Konseyi de “Diyalog ve Hoşgörü” sloganı ile meydanlara çıkmış, daha sonra F16’larla ve tanklarla sivil halkın üzerine ateş açmışlardı.

Meral hanımın neyine güveneceğiz. “Kendini kazığa oturtacaklardan bile davacı olmadı” ama AK Parti ve MHP hakkında çok acımasız.

28 Şubat öncesi REFAHYOL’un içişleri bakanı idi. Akşener o zaman RP’den değil, Çiller’in kontenjanından Mehmet Ağar’dan sonra içişleri bakanı olmuştu.

REFAHYOL hükümeti aslında ordudaki BÇG’lileri tasfiye etmek üzere kurdurulmuştu. Böylece “Hocaefendi” dikensiz gül bahçesine girecekti. 

REFAHYOL’un bakanlar kurulu şu isimlerden oluşuyordu: 1. Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN Başbakan, 2. Prof. Dr. Tansu ÇİLLER Başbakan Yrd. ve Dışişleri Bakanı, Devlet Bakanları: 3. Fehim ADAK, 4. Nevzat ERCAN, 5. Doç. Dr. Abdullah GÜL, 6. Işılay SAYGIN, 7. Prof. Dr. Sabri TEKİR, 8. Nafiz KURT, 9. Mehmet ALTINSOY, 10. Namık Kemal ZEYBEK, 11. Lütfü ESENGÜN, 12. M. Salim ENSARİOĞLU, 13. Ahmet Cemil TUNÇ, 14. Bekir AKSOY, 15. Gürcan DAĞDAŞ, 16. Ufuk SÖYLEMEZ, 17. Teoman Rıza GÜNERİ, 18. Ayfer YILMAZ, 19. Prof. Dr. Sacit GÜNBEY, 20. Bahattin ŞEKER, 21. Ahmet DEMİRCAN, 22. Şevket KAZAN Adalet Bakanı, 23. Turhan TAYAN Milli Savunma Bakanı 24. Mehmet AĞAR / Meral AKŞENER İçişleri Bakanı, 25. Abdüllatif ŞENER Maliye Bakanı, 26. Mehmet SAĞLAM Milli Eğitim Bakanı, 27. Cevat AYHAN Bayındırlık ve İskân Bakanı, 28. Yıldırım AKTUNA / İsmail KARAKUYU Sağlık Bakanı, 29. Ömer BARUTÇU Ulaştırma Bakanı, 30. Musa DEMİRCİ Tarım ve Köy İşleri Bakanı, 31. Necati ÇELİK Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, 32. Yalım EREZ / Ali Rıza GÖNÜL Sanayi ve Ticaret Bakanı, 33. Recai KUTAN Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, 34. İsmail KAHRAMAN Kültür Bakanı, 35. Bahattin YÜCEL Turizm Bakanı, 36. Halit DAĞLI Orman Bakanı, 37. Ziyaettin TOKAR Çevre Bakanı, RP 37 bakanlıktan 19’una sahipti. 18 Bakanlık da DYP’de idi.

İşin ilginç yanı, tamam bazıları vefat etti ama bu bakanlar kurulundan  RP’li olsun, DYP’li olsun birçok kişi, o döneme ait maalesef fazla bir açıklama yapmadılar. Bunlardan bazılarının FETÖ ile iltisaklı olduğu anlaşıldı. Mesela Tansu Çiller 28 Şubat davasına gidip ifade verdi, karşı tarafı suçladı ama Akşener ve Kazan davacı olmadıklarını açıkladı. Abdullatif Şener ise başka vadilere savruldu. Gül ortada kaldı. Bu isimlerden bazıları AK Parti’ye katıldı. Bir kısmı unutuldu gitti.

Önümüzdeki ay Akşener tabelayı asacak. Aslında FETÖ ile iltisaklı birçok kişi bu tabelanın altına koşacak. Bu vesile ile kim kimdir göreceğiz. Bana kalırsa bunlar yeni oluşumu korunaklı bir sığınak gibi görüyor ama aslında burası kısa sürede paratonere dönüşecek. Nasıl PKK’nın HDP’si varsa, burası da FETÖ’nün işte “o”su olacak. Herhalde bir de gazete çıkarırlar. İçlerinden biri bir kanal sahibi olur. Birkaç da STK kurarlar.

Şöyle düşünüyor olabilirler, siyasi parti çatısı altında bu tür oluşumlar daha bir korunaklı olurlar. Yabancılar için legal bir adres, kontrol dışı kalan FETÖ sempatizanları için bir senkranizasyon ve oryantasyon merkezi olur.

Bilmiyorum Akşener bu senaryoyu kendi mi yazdı, yoksa başkalarının yazdığı bir senaryonun figüranı mı?

Yarın bu “proje” beklenen faydayı sağlamaz ise kimse bunların gözünün yaşına bakmaz. Bunların dostu olmadığı gibi vefaları da yoktur. Kehanetler de hep boşa çıkıyor. Bu anlamda neye güveniyorlar bilmiyorum.

Nereden bakarsanız bakın bu iş, bu işi yapanların ne şahsına, ne ülkeye, ne de ahiretlerine fayda sağlayacak. Belki en çok AK Parti’ye fayda sağlayacak, en çok zararı da FETÖ’ye verecek. O zaman durmak yok yola devam.

FETÖ’nün soldaki adamı Kılıçdaroğlu ise sağdaki hatun kişisi de Akşener olacak..

Koltuk aşkı insanların gözünü kör ediyor bazan. Eminim bu işe soyunanlardan bazıları %40’lara varan oy hayal ediyorlardır. “Gümbür gümbür geliyoruz” havasındalar.

Halep oradaysa arşın burada. Sandıklar açılınca gerçek ortaya çıkar.

Bana kalırsa Akşener yeni bir “Cem Uzan vakası”ndan başka bir şey değildir. Yaşayacak ve sonucu hep birlikte göreceğiz. Selâm ve dua ile.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23