• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Akif Bedir
Akif Bedir
Akif Bedir
TÜM YAZILARI

İçine şeytan kaçmış ilişkiler

07 Haziran 2017
A


Akif Bedir İletişim: [email protected]

Cumhurbaşkanı Erdoğan Meclis’te AK Parti Genel Başkanı olarak partisinin grubuna konuştu. Partideki sorunun özünü siyasi literatüre giren ve gündem oluşturan şu iki kelimeyle özetledi: “Metal Yorgunluğu.”

Kurumsal kimliği güçlü bir parti olan AK Parti’de “mental” bir yorgunluk da söz konusuydu ve bir “acil eylem planı”na ihtiyaç vardı.

Partinin dümenine geçen Erdoğan belirlenen hedefler için yol haritasını çizerken toplumun hızla değişen taleplerine uygun siyaset üretmekte zorlanan kadroların yenileneceğini söylüyordu.

Bu dikkat çeken bir çıkış aynı zamanda siyaset dünyasında pek göremediğimiz bir özeleştiriydi.

“Bu yılsonuna kadar bir defa il teşkilâtlarımız, ilçe teşkilâtlarımız, belde teşkilâtlarımızı güncelleyeceğiz, yeniden gözden geçireceğiz. Çünkü ortada bir metal yorgunluğu var, bunu aşmamız lâzım” diyen Erdoğan, nezaketli ve incitmeyen bir tespitle çareyi, çözümü arıyordu.

Erdoğan, tepeden tırnağa AK Parti’de hücre yenilenmesine gideceklerinin altını çizerek, önümüzdeki süreçte yürütülecek siyasetin ipuçlarını da şu sözlerle özetliyordu: “AK Parti, kucaklayıcıdır. Ülkemizin bütünlüğüne, milletimizin birliğine husumet göstermeyen herkesi, kökenine, meşrebine, inancına, kılığına bakmaksızın kendisinin doğal parçası olarak görmüştür. Hedefimiz 80 milyon vatandaşımızın tamamının gönlünü kazanmaktır. Buna gayret edeceğiz.”

Yani AK Parti’nin belediyecilikte ve ülke yönetiminde kaybettiği ruhu, heyecanı, arzuyu tekrar aramaya başlayacağının müjdesini veriyordu.

Kendisini milletin efendisi olarak gören siyaset cambazlarına, siyasetten geçinen asalaklara meydan okuyor ve tembellik, kayırma, iltimas, rüşvet, kibir türünden her türlü günahı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karizmasıyla telafi edebileceği üzerine hesaplar yapan kadrolara artık dur diyeceğini yüksek sesle seslendiriyordu.

Kerameti kendinden menkul zanneden, “nasıl olsa Reis şapkadan tavşan çıkarır” düşüncesiyle bütün yükü Erdoğan’a bırakan teşkilatların tamamı üzerinde bir güncelleme yapılacağının müjdeli haberini veriyordu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ismi gölgesinde parti ve devlet kadrolarında kendilerine makam ve mevkii bulanlar, servet ve güç peşinden koşan ve bu tarzı hayat felsefesi haline getirerek millet nezdindeki bütün kredilerini tüketenlere meydan okuyordu.

“Umudunu bize bağlamış yüz milyonlarca mazlumun sorumluluğunun üzerimizde olduğunu unutmamalıyız” sözleriyle bir silkinişin yaşanacağını, taşların yerine oturtularak “siyasi yorgunluktan” kurtarılacağının haberini veriyordu.

Tertiplenen kanlı tezgâhlarla, sorunlar yumağının tam ortasına oturtulan Türkiye’nin siyasal ve toplumsal istikrarını sabote etmek isteyenlere fırsat vermemek için AK Parti iktidarının çözmesi gereken sorunları belliydi:

· Halktan kopma,

· Siyasi yorgunluk

· İktidar imkânını kişisel çıkarları için kullananlar, siyasetten geçinenlerin istilası,

· İktidarla gelen kibir ve oluşan yalaka zırhı,

· Hesap vermeme, yaptığının yanına kâr kalma algısı,

· Vatandaşın oyunu çantada keklik görme egosu,

· Muhalefetin sergilediği zaaf ve bundan kaynaklanan kolay zafer beklentisi,

· Rakipsizlik, güç zehirlenmesi...

Türkiye’nin birliğini, dirliğini, refahını, istikrarını, itibarını hedef alan hain kumpasın aşılabilmesi, millet-devlet bütünleşmesinin yeniden sağlanabilmesi için çürüme ve kokuşma seviyesine gelen metal yorgunluğunun aşılması ve bünyedeki yaraya neşter şarttı.

Hastalıklı hücrelerin bünyeden atılması, parti mekanizmalarında silkelenişle AK Parti’nin kuruluş misyonuna yeniden dönüp milletle sevgi bağının yeniden oluşturulması elzemdi.

Siyasetten geçinen asalaklara yapılacak temizlikle taşlar yerine oturtulacak, farklı siyasi yapılarla işbirliğini kaçınılmaz kılan olgunun kabulü, toplumsal ve demokratik ideallere dayalı bir başarıyı da beraberinde getirecektir.  

Metal yorgunluğu tüm siyasi temsiliyette yaygın ve bulaşıcı bir hastalığa dönüşmüştü. Fakat değil çare bulmak bu durumu ifade edebilecek cesarette dahi bir politikacı yoktu. Erdoğan’ı farklı kılan, toplum nezdinde değerli kılan da “içine şeytan kaçmış bu ilişkiler”den arınabilme gücüydü.

Milletin Erdoğan’a duyduğu güven boşa değildi. Erdoğan’ın milletin beklentilerini dile getirişi ve demokratik olgunluk ve milli iradeye saygı yaklaşımında zihinsel ve duygusal tıkanmalara çare, çözüm arayışları onu “milletin adamı” yapıyordu.

İktisadi büyüme, teknolojik atılım, toplumsal bütünlüğün geliştirilmesi, ahlaki değerlerin muhafaza edilebilmesi için Erdoğan AK Parti bileşimi elzemdi ve “şifa” olarak toplumdan kabul görüyor ve bütün eller bunun için duaya kalkıyordu. 

Şimdi ellerin, gönüllerin ve duaların birleşimi zamanı...

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23