• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Doğru tanımlayalım: “Casuslara/vatan hainlerine özgürlük yürüyüşü!”

07 Temmuz 2017
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Adamlar AK Parti’nin adını, “AKP” yaptılar..

Benim Ali İhsan ismimi..

“Deniz”, “Yağmur” yapma gibi bir şey..

Yıllardır ısrarla, bir partinin ismini, farklı söylüyorlar..

Onlar bunu yapıyorlar ama..

Medyada..

Algı operasyonlarında öyle zayıfız ki..

Casuslukla suçlanan bir CHP’linin cezaevine girmesi üzerine başlattıkları yürüyüşün adını, kendileri “Adalet yürüyüşü” olarak tanımladıklarında, birimiz çıkıp, “Onların tanımlaması ile konuşmaya mecbur değilim. Bu yürüyüşün adı, ‘Adalet yürüyüşü’ değil, olsa olsa ‘Casuslara/vatan hainlerine özgürlük isteme yürüyüşü’dür” demedi.

Onlar sabah akşam, “Adalet yürüyüşü” diyorlar. 

Maalesef biz de tekrarlıyoruz.

Oysa..

Nasıl ki onlar AK Parti için, 15 senedir “AKP” diyorlar.

Biz de onların bu yürüyüşlerine, “Casuslara/vatan hainlerine özgürlük isteme yürüyüşü” adını verelim.. 

Öyle tanımlayalım. 

Bilinç altına hitap eden algı operasyonuna izin vermeyelim.

Doğrusu da zaten bu değil mi?

Benim de karşı algı operasyonu düzenlemek istediğim eleştirisi yapmayın.

Doğrusu bu değil mi?

Şu an itibari ile, Enis Berberoğlu’nun bir mahkumiyeti yok mu?

Onlar kabul etsinler, etmesinler..

Bir mahkeme, Enis Berberoğlu için, casusluk hükmü vermedi mi?

Verdi..

Bu durumda, şu an için kesinleşmemiş de olsa..

“Casusluk” ile ilgili bir yargı kararı var mı, yok mu?

Var..

Bu yargı kararına rağmen, CHP yürüyüşe başladı mı, başlamadı mı?

Başladı..

O zaman bu yürüyüşün adı ne olur?

Kesinleşmemiş de olsa, ilk planda “casusluk” suçlaması ile bir mahkumiyet bulunduğuna göre..

Özellikle de, yargılamanın sonucunu beklemeden, hemen tahliye talep ettiklerine göre..

Yürüyüşün adı, “Casuslara/vatan hainlerine özgürlük” olmalı..

Yürüyüşün adı niçin “Adalet” olamaz..

Yürüyüşçüler, adalet istemedikleri için..

Yürüyüşçüler, “Adalet neyi gerektiriyorsa, o karar verilsin” demiyorlar ki..

“Mutlaka ve mutlaka tahliye kararı verilsin” diyorlar..

“Adalet neyi gerektiriyorsa o olsun” demeyenlerin talebi, “adalet” olamaz..

Olsa olsa..

Bunların talebi, “casuslara özgürlük” olur!

“Casuslara özgürlük yürüyüşü”ne katılanlara baktığımızda..

Yürüyüşün adının “Adalet” olamayacağını bir defa daha görüyoruz..

Nerde “adalet” ile sorunu olan varsa..

O yürüyüşte..

Başörtü yasakçısı Tansel Çölaşan orda..

Kur’an kursu yasakçısı Mahmut Tanal orda..

İstanbul Üniversitesi’nde başörtü yasağını başlatan Kemal Alemdaroğlu orada..

Güneydoğu’da dindar Kürtleri ateistleştirme operasyonunu yürüten HDP’liler o yürüyüşte..

Eeee?

Böyle bir yürüyüşe nasıl “Adalet yürüyüşü” diyebiliriz ki?

Bunlar “adalet” istemiyorlar..

Bunlar, “yasak” istiyorlar.

Bunlar, dindarların çocuklarına Kur’an öğretmelerinin yasaklanmasını istiyorlar.

Bunlar, dindar Kürtlerin ateistleştirilmesini istiyorlar..

Bu açıdan da, yürüyüşe “Adalet yürüyüşü” diyemeyiz.

 Yürüyüşlerine “Adalet” ismini koymak isteyenlere soralım..

İddianız ne?

“MİT TIR’larında Suriye’ye giden silahlar vardı..”

“Bu bilgiyi haber yapmak, gazeteciliktir..”

“Bunu haber yapan gazeteciyi, gazeteye bilgileri veren kişiyi cezalandırmak, ‘adalete aykırı’dır..”

2014 yılının Ocak ayında donup kalmayalım.

O günden bugüne..

Önceki gün.. Dün.. Bugün..

Hatta yarın, öbürsügün..

Rusya Suriye’ye 24 saat silah yolluyor mu?

Yolluyor..

ABD yolluyor mu?

Yolluyor..

Onların gönderdikleri silahlarla ilgili, o ülkelerde “Bak bak, silah yolluyoruz. Uluslararası mahkemeler harekete geçmeli” diyen bir tane gazeteci var mı?

Yok..

O zaman bu tablo karşısında “adalet” neyi gerektirir?

ABD için Suriye’ye silah yollamak haktır da..

ABD’li gazetecilerin, kendi yöneticilerini uluslararası mahkemelere ispiyonlaması suçtur da..

Türkiye’de suç değil midir?

Yürüyüşçülerin kafasındaki “adalet” böyle bir şey mi?

Rusya her gün, 24 saat Suriye’de olacak. Oraya silah götürecek..

Rusya’daki gazeteciler, kendi yöneticilerini, Uluslararası mahkemeye yollama konusunda haber yapmayacaklar..

Yaptıklarında, yargılanmaya bile gerek hissedilmeksizin, yargısız infazlara maruz kalacaklar..

Ama Türkiye’de, bazı kendini bilmezlerin kendi yöneticilerine iftira atmaları, gazetecilik adı altında, hürriyet olacak..

Kim kabul edebilir böyle bir hainliği?

“Casuslara özgürlük yürüyüşü”nü destekleyenler, dindar insanları köşeye sıkıştırmak için, “1999’da el ele yürüyüşü için yapılan suçlamalar ne ise, bugünkü yürüyüş için olumsuz konuşmak da odur” diyorlar..

Bal gibi yalan söylüyorlar..

El elele yürüyüşü yapılırken, talep edilen ne idi?

Kesinleşmemiş de olsa, bir mahkumun cezaevinden çıkması mıydı?

Hayır..

Hakkında hiçbir kanunda yasaklayıcı düzenleme olmayan “başörtü”nün, fiilen de serbest olmasını talep etmekti..

 Bu talepte bulunulurken, yürümekte olan bir mahkemeye müdahale söz konusu değildi..

Verilmiş bir yargı kararının sonuçlarını by-pass talebinde bulunulmuyordu..

Ya bugün?

Bugün, yürümekte olan bir davayı etkilemeyi bırakın..

O davada verilen kararın sonuçlarının by-pass edilmesi isteniyor..

“Mahkeme mahkumiyet verdi ama.. Biz yürüyelim, sanık serbest kalsın” deniyor..

Bu gerçeğe rağmen.. 

Bizim solaklar.. Her zamanki gibi..

Elma ile armudu.. Birbirine karıştırıyorlar..

“Siz de el ele yürüyüşüne katılmıştınız” diyorlar..

Biz el ele yürüyüşüne katıldığımızda, bize ettikleri küfürleri saysak..

Yüzümüze bakamazlar ama..

Bunlarda utanma yoktur..

O gün “özgürlük” isteyeni casuslukla suçlarlar.. Bugün ise, mahkemenin casus kararına rağmen, sanığın serbest kalmasını istemekte bir beis görmezler..

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23