• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Ergenekon’dan tutuklu iken “Öldü ölecek” denilenler, şimdi turp gibi!

01 Mayıs 2016
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Türkiye’nin derin devlet yapılanmasındaki ilk örnek davasını.. (Paralel yapı tarafından sulandırılmış da olsa.. Yine de özü itibari ile, ilk ciddi derin devlet davasıdır.)

Tümden itibarsızlaştırmak istiyorlar..

Doğrudur..

Davanın içine, “yaşlar” da karıştırılmıştır.

Kuruların içinde, yaşların da yanması istenmiştir..

Ama.. “Yaş”ların yanında, “kuru”ların da kurtarılmak istenmesi..

Bu da ayrı bir vahim hatadır..

Olayın bir de dramatize edilen yönü var..

Ergenekon davası sürerken, cezaevinde ölenler..

Bu ölümleri tekrar tekrar gündeme getirip..

Vicdanlara seslenip..

“Ergenekon suçsuz.. Derin devlet yok. Bak, bu yüzden ölümler bile oldu.. Ergenekon’un hiçbir suç işlemediğini kabul edin.. Böylece birazcık, ölenlerden duyacağınız vicdan azabını da hafifletmiş olursunuz” mesajı yollanıyor..

Doğrudur, bazı tutuklular, cezaevinde iken ölmüşlerdir.

Hatta dahasını söyleyeyim..

Cezaevine girdiği için, üzüntüden rahatsızlıkları artanlar da olabilir..

Ama işin bir de farklı yönü var..

Ergenekon’un bir suç örgütü olduğunu.

Derin devlet yapılanması olduğunu adeta ispatlarcasına..

Bazı sanıkların..

Cezaevinde iken bile..

Ne kadar güçlü olduklarını gösteren somut deliller var..

Hatırlayınız.. Ergenekon davasında cezaevinde yatmamak için.

“Ahhh.. Vaahhh..” çekenleri..

“Kalp krizi geçirdi.. Bu sefer kurtuldu ama.. Bir dahakinde kesin gider” denilenleri..

“Beyin kanaması geçirdi, artık çok yaşamaz” denilenleri..

“Kanserin son aşamasında.. Ha bugün ha yarın, ölecek.. Bari son günlerini ailesinin yanında geçirsin” denilerleri..

Soyut olayları aktarmakla yetinmeyelim..

Siz biliyorsunuz ama.. Somut isimlerini de aktarmış olalım..

“Kalp krizi geçirdi-geçirecek, her şey an meselesi” denilen..

Cezaevinde kalması gerekirken, aylarca hastanede, özel odada kalan.

O sırada elinde tespih ile volta atan..

Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal..

Nerede şimdi?

Çıktığında gördük.

Nasıl da turp gibiydi..

Allah herkese sağlık sıhhat versin..

Kimsenin hastalığı ile, sevinecek değiliz..

Ama dürüst olmak da gerekli..

Cezaevinde yatan nice insanlar..

Derin yapılanmalar ile bir ilgileri olmadığı için..

Veya, etkili çevrelerde tanıdıkları olmadığı için..

Hasta oldukları halde..

Bir muayeneye gidip, hemen akşamında cezaevine dönerken..

Mehmet Haberal, aylarca hastanede nasıl kaldı?

Bir başka somut örnek!

Şener Eruygur..

“Cezaevinde ansızın yere düştü.. Beyin kanaması geçirdi.. Akli muhakemesini de kaybetti” denildi..

Acaba öyle miydi?

Yoksa, Ergenekon’un güçlü isimleri sayesinde.. Böyle bir raporu, gerçeğe aykırı olarak mı almıştı?

Tahliye olduktan sonra..

Akit’in muhabirleri.. Eruygur Paşa’yı, çay bahçesinde yakalamıştı..

Sonrasında da.. Değişik yerlerde..

O tanımlanan hastalıktan, üzerinde eser bulunmadığı, birçok vesile ile gözlemlendi..

Kimsenin aklına, “İyileşmiş olamaz mı?” gibisinden bir savunma gelmesin..

Zaten verilen raporlarda..

İleri yaşı da gerekçe gösterilip..

“İyileşme ihtimali yok” deniliyordu..

Onun için de tahliye edilmişti.

Ama.. Yine, kimseye sağlığı üzerinden hasetlik yapmadan söyleyelim..

Şener Paşa da..

Cezaevinde iken “Öldü ölecek” denilip..

Şimdi aslanlar gibi olanlardan..

Devam edelim somut örneklere..

Bizim bir Hurşit Tolon Paşa’mız vardı.

Cuma dergisinin kapanmasına sebep olan üç paşadan birisi..

13 yıl sonra davayı kazanmıştık ama..

Dergi de kapanmıştı..

İşte Cuma dergisinin kapanmasına sebep olan üç paşadan biri olan Tolon Paşa..

Suratına baktığınızda.. Kendi yüzünüze bile kan gelecek kadar, dört dörtlük turp gibi bir adam.

Cezaevinde iken..

30 kilo birden verdi..

Ergenekoncu medyada bir acındırma..

Bir dramatize..

“Vah vah vah.. Adamcağız eridi gitti.. Şunun şurasında iki-üç ay ömrü ya kaldı.. Ya kalmadı.. Bırakın da, son günlerini bari evinde geçirsin” denildi..

Meğerse Tolon Paşa’mız..

Ciddi bir diyet eşliğinde..

Günde bilmem kaç kilometre yürüyüp vermiş, o kiloları..

O da şimdi.. Aslanlar gibi..

Ne diyelim..

Dindara düşmanlık etmesinler..

Allah onları da, sağlık ve sıhhat içinde..

Sevdiklerine bağışlasın..

Ergin Saygun’un sedyedeki görüntülerini..

Kızının bağırışlarını.. “Babam öldü, ölüyor.. Yok mu sesimizi duyacak kimse” haykırışlarını..

Unutmuş olamazsınız..

Ergin Paşa da..

Yine aynı temenni ile söyleyelim..

Emeklilik hayatında da.. Hiçbir illegal yapı ile iş tutmasın.. Kimseye haksızlık etmesin..

Biz de kendisine..

Sağlık-sıhhat, afiyet dileyelim..

 Başörtü yasakçısı, “Kanserin son aşamasına geldi, öldü ölecek” denilen  Fatih Hilmioğlu’na.. “Ciddi sağlık sorunları var, tutuklanması doğru olmaz” denilen Kemal Alemdaroğlu’na.. Katsayı zulmünün mimarı olan..  “Cezaevinde intihara teşebbüs etti” denildiğinde, ben “üzülmemekle” yetinmişsem de.. Yüzbinlerce gencin, “Oh olsun” dediği Kemal Gürüz’e yerimiz kalmadı..

Hepsi.. Cezaevinde iken.. Sahte raporlarla hastaneye taşınanlardan..

Bu tablo bize neyi gösteriyor?

Ergenekon’un hiç de yabana atılacak bir yapılanma olmadığını..

Cezaevinde bile.. Adamlarını rahat ettirdiğini..

Yanlış ise.. Buyrun, somut isimler üzerinden.. “Yanlış” deyin!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23