• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

“Tanrısal dürüstlük”ten, biraz da sen nasiplensene ateist Altan!

21 Eylül 2017
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Ahmet Altan’ı tanırsınız..

Ateist iken..

Nasıl oldu ise Fetullah Gülen ile yolları kesişti..

Taraf gazetesini kurdu..

Gazetede ateistlik de yaptı..

“Çantacı Necmi Abi” diyerek..

Din istismarı da yaptı..

Öyle ki..

Bir ara, Zaman gazetesi ile birlikte dağıtıldı..

Düşünebiliyor musunuz, dindar kılıklı bir gazete ile..

Dine küfreden bir gazete..

Aynı el ile dağıtıldı..

Aynı el tarafından desteklendi..

Gün oldu..

O Taraf gazetesi, Borsa’ya girdi..

Hisseler bir bakıyorsunuz zirvede..

Bir bakıyorsunuz, şıp diye inivermiş; yerlerde..

O tarihte resmi kurumlar yetkilerini kullanmadıkları için.. 

Dini gruplardan bile reklam aldılar..

Finans kurumları, bu din karşıtlarını reklama boğdu..

Ateist Altan da..

FETÖ’nün korkunç örgüt yapısını görmüş olmalı ki..

Meşru hükümetin tasfiye edileceğinden emin olarak..

Ağzına geleni, saydırdı da saydırdı..

Şimdi cezaevinde..

15 Temmuz öncesinden çok şeyler bildiği için..

Örgüt ile kankalığı, Turan Alkan’a, Ali Bulaç’a, Nazlı Ilıcak’a kıyasla daha sıkı olduğu için..

Duruşmalarda hâlâ eski kafası ile konuşuyor, sözümona meydan okuyor..

Soluğu dışarda alan FETÖ’cüler de, onu dinledikçe, bir hoş oluyor, “Hah, işte böyle” diyerek..

Kendilerini satan diğer yazarları yerden yere vurmasalar da..

Ahmet Altan’a övgüler düzerek, “Onun gibi konuşsaydınız, ne güzel olurdu” diyerek, nazire yapıyorlar.

Ahmet Altan, FETÖ’cülerin büyük övgü ile bahsettiği önceki günkü duruşmada yaptığı savunmasında, şunları söylemiş:

Yargıcı yargıç yapan onun neredeyse tanrısal bir dürüstlüğe sahip olmasıdır.

Tanrı(!)ya inanmıyor ama..

İşine gelince, böyle kullanıyor..

“Tanrısal dürüstlük” diye bir kavram icat ediyor..

Sorsanız..

“Genel yayın yönetmeni olduğun gazetenin, dürüstlüğüne şahitlik ettiğin sahibi Başar Arslan’ın, Borsa’da yediği haltları, dürüstlük noktasında bir yorumlasan” diye..

Edeceği iki kelime yoktur..

“Ben gazeteciyim. Parasal konulardan anlamam” deyip kapatacaktır..

Ama FETÖ ile iş kotaran patronunun olmayan dürüstlüğüne şahitlik eder..

FETÖ’nün dürüstlüğüne şahitlik eder..

Tek derdi kalır: Menfaatlenemediği AK Parti’ye çamur sıçratmak, Tayyip Erdoğan’a kara çalmak..

Şu bahsettiği “tanrısal dürüstlüğün gazetecilere düşen hissesi”nden bir cevaplasa, “Taraf’ı kurarken, kimlerden destek aldın?”

Cevaplasa, “Zaman gazetesi el altından Taraf’ı dağıtırken, planlamayı kimler yapmıştı?”

Anlatsa, “Akit’e bile emanet kağıt vermeyen Zaman, Taraf’a onlarca ton kağıdı bedelsiz verirken, aradaki isimler kimlerdi?”

Sakın, “Ben bunların hiçbirisini bilmem” demesin..

O zaman kendisini, aptal yerine koymuş olur.

35 yaşındaki bir kitabevi sahibinin oyuncağı olduğunu itiraf etmiş olur..

Böyle bir konuma düşmekten utanmıyorsa, bizim için sorun yok..

Ama..

Ahmet Altan bilmiyorsa..

O karanlık oyunları, onun yarı yaşındaki Başar Arslan bilecek değil herhalde..

Duruşmada hakimlere sesleniyor Ahmet Altan:

Sizden çok daha tecrübeli, yaşlı bir yazar olarak size tavsiyem kendinizi, mesleğinizi, devletinizi kurtarmanızdır.”

Ateist Altan, kendini cezaevinden kurtaramıyor ama..

Aklı sıra, devleti kurtarmaya kalkıyor. Devleti kurtarmak için, hakimlere sözümona nasihatlerde bulunuyor.

Darbeden kısa süre önce. 

Meşru hükümetin nasıl devrileceğini tehditlerle anlatan Altan..

Şimdi “tanrısal dürüstlük” ile, vicdanlara seslenip, dürüstlük istismarı yapmaya çalışıyor..

Kurduğu cümlelerin tamamı, demagoji ürünü..

Ne imiş?

“Birini ‘tanımak’ nasıl bir suç kanıtı olarak kabul edilebilir”miş..

Sanki birini tanıdığı için suçlanan birisi varmış gibi..

“Tanıma”yı falan geç Altan..

Sabahtan akşama kadar birlikte yatıp, birlikte kalktığın..

Etrafında onlarca insan, “Bu müebbetlik bir suçtur.. Bu meşru hükümeti devirme girişimidir” dediğinde..

Nanik yapıp..

“Nasıl olsa örgütün askeriyedeki subayları henüz deşifre olmadı. Beni ikaz eden saflar da, FETÖ’nün sadece emniyette kadrolaştığını sanıyor. Darbeyi yaptığımız gün, balyozu kafalarına yiyecekler. Ben de o gün parsayı toplayacağım.. Bugün ne kadar tehdit savurursam.. Darbeden sonra da o kadar çok parsa toplarım” diyerek..

15 Temmuz hainlerine verdiğin cesareti anlat sen..

Olayın “tanıma” değil..

Birlikte “iş kotarma” olduğunu anlat..

Çok bilmiş Altan, kendisini şöyle savunuyor:

“İddianame, ‘terör örgütü yöneticilerinden’ Said Sefa’ya ait bir haber sitesinde haftada bir yazı yazdığımı söyleyerek başlıyor. Said Sefa hakkında henüz kesinleşmiş bir mahkeme kararı yok bildiğimiz kadarıyla. Ama savcı söze böyle kesin bir hüküm varmış gibi giriyor.”

Vay vay vay..

Ne kadar da şahane bir yerden yakalamışsın, Ahmet Bey..

Bu savunmaya, değil duruşma savcısı, dünyanın hiçbir savcısı cevap veremez, değil mi?

O zaman küçük bir karşı soru ile hatırlatayım..

PKK’nın şu anki başı Murat Karayılan ile ilgili bir mahkeme kararı var mı?

Yok..

Murat Karayılan ile birlikte iş kotaranlar, yakalandıklarında, “Karayılan ile ilgili mahkumiyet kararı yok” diyebilir mi?

Dünyanın bildiğini, sen bilmiyor muydun, Ahmet Efendi?

Biz çırpınırken..

“17 Aralık, bir darbe girişimidir..” derken..

MİT Müsteşarı’nı gözaltına almak isteyen savcının, bir çocuğunun kara kuvvetleri, bir çocuğunun deniz kuvvetleri, bir çocuğunun hava kuvvetlerinde öğrenci olduğunu yazdığımızda..

Sen bunları kulak arkası edersen..

“Bunlar örgüt falan değil” dersen..

Şimdi “Ben sadece tanırım..” savunması ile kendini kurtaracağını mı sanıyorsun?

Geç bunları Altan Efendi, geç..

Başkalarına “tanrısal dürüstlük” öneriyorsan.

Önce kendin o dürüstlükten nasiplenmeye bak..

Dürüstçe itiraflarda bulun..

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23