• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Hasan Karakaya için...

06 Ocak 2016
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Hayat, kısa ama meşakkatli ve yorucu bir yolculuktur. 

İnsan dursa, yol durmuyor. Yolculuk devam ediyor. Ta ki ölüme kadar.

Ölüm, bu dünyada kalıcı, özü sözü bir ve vefalı olan tek şeydir. Gemileri bekleyen limanlar gibi, bekler insanı...

Tıp, insan vücudu ile ilgili birçok hususu tespit etmiştir. Fakat ölüm anında neler olduğu, nasıl olduğu hâlâ sırrını koruyor. 

Modern dünya, ölümü ortadan kaldırmak için çok büyük gayret sarf ediyor. Ne var ki netice değişmiyor, değişmeyecek. 

“Ölümü siz canlılar arasında, daima geçerli kıldık. Bu sebeple ölüme engel olabilecek ve bizim önümüze geçebilecek yoktur” buyruluyor.

Alt alta toplarsak: Hayat, insanın ölüme doğru yürümesinden ibarettir.

Ölümü bir son olarak görenler, ölümlü olduklarını bilir, buna rağmen hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. 

Gazete ve dergilerde sıkça karşımıza çıkan “ölmeden önce yapılması gereken şeyler” ya da “ölmeden önce görülmesi gereken yerler” listeleri, bu halin bir tezahürüdür. 

Ölümü sadece bir duraktan ibaret görenler ise, yaklaşana değil, ayrılana talip olurlar. 

Onlar için her bitiş, aslında yeni bir başlangıçtır. 

Ölüm düşüncesi, hırslarından arındırır, mülkiyet duygularını törpüler ve dünyaya olan düşkünlüklerini azaltır. 

Ölümlü olduğunun farkında olanların, sadece teslimiyet duyguları gelişir. Listelerinde tek bir madde vardır: “Ölmeden önce ölünüz!”

Duamız şudur: Allah (c.c), ölümlü olduğunu bilen ve ona göre yaşayan insanların sayısını artırsın. Buna her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. 

Sözü nasıl bağlayacağımı inanın bilemiyorum. Bu konuyu ben açtım, çaresiz, yine ben kapatacağım. 

Nereye varmaya çalıştığımı hemen söyleyeyim: Rahmetli Hasan Karakaya Ağabeye...

Zor zamanda; kaya gibi sağlam, ok gibi hedefe odaklanmış ve akan su gibi berrak bir adam!

Zor zamanın, neye karşılık geldiğini biraz açalım. 

Önce İbrahim Tenekeci Ağabeyin, “Sibel Eraslan İçin...” başlıklı yazısından bir alıntı: “Yokluk ve zorluk zamanı. İrticayla mücadelenin birinci hedefisin. Devletin seni iç tehdit olarak görüyor. Musibete uğradığında yardım isteyebileceğin hatırlı dostların yok. Yer pek, gök yüksek.” 

Bu satırlar, hatta daha fazlası, uzun yıllar aynı gazetede yol arkadaşlığı yapan, rahmetli Hasan Karakaya Ağabey için de geçerlidir.

28 Şubat zulmünün zirve yaptığı günler: Kamu kurumları ve okullarda başörtüsü yasağı, İHL’lerin katsayı problemi, Kur’an kurslarına yaş sınırı. Üzerine bir de PKK’nın hain planları...

“Yekta Güngör Özden’i öldürmeye azmettirme” iftirasından, Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ndeki ve Ağır Ceza’lardaki yargı kıskaçlarını da bunlara ilave edin.

Hiç biri yetmemiş, yazdıkları sebebiyle, tek evine haciz gelmiş. 

Hasan Karakaya Ağabey, her şeye rağmen istikametini muhafaza etti ve yürüdüğü yoldan dönmedi. 

Zorluklar, artık geride kaldı. Bugün bir imkan denizinin tam ortasındayız. Fakat Hasan Karakaya Ağabey için yine değişen bir şey olmadı. 

O, her imkan bir imtihandır şuuruyla hareket etti. Dünya ile arasındaki mesafeyi korudu. Geçici olana değil, kalıcı olana talip oldu.

Tam burada, gazetemizin Ankara Temsilcisi Serdar Arseven’in, Hasan Karakaya Ağabey ile bir hatırasını paylaşmak isterim:

“Kahramanmaraş’tan dönüyorduk; Başbakanımızın davetinden. Ankara’ya indik, gecenin 1’i. İstanbul’a ilk uçak sabah bilmem kaçta. Ben Ankara’da kalacaktım, Hasan Ağabey İstanbul yolcusu…

Dedim ki; ‘Gel ağabey, bize gidelim, iki üç saat uyursun.’ Nazikçe reddetti.

‘Otelde kal, uyursun.’ Ona da, ‘Gerek yok’ diyerek karşı çıktı.

‘Bu vesile ile, havaalanında kaza namazlarımı kılarım.’ ”

Devam edelim...

Yasal uyarı: “Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz!”

Hasan Karakaya Ağabey, ölümsüzlük abidesi gibi yükselen gökdelenlere ve lüks otomobillere itibar etmedi. Makam şoförü ya da özel kalem müdürü olmadı. 

Kıbleye dönük bir hayat yaşadı ve ölümü de aynı istikamette oldu.  

Mekke-i Mükerreme’de tavafını yaptı, Kabe’de namaz kıldı, Safa ve Merve arasında koştu, Sa’yini ve umresini tamamladı. 

Medine-i Münevvere’ye geldi, Hazreti Peygamber’in makamını ziyaret etti. 

Ve büyük final: Kutlu beldede, Hakk’a teslim oldu!

Mekanı cennet olsun inşallah.

Toparlayalım: İsmet Özel Üç Frenk Havası şiirinde “Bize ne başkasının ölümünden demeyiz / çünkü başka insanların ölümü / en gizli mesleğidir hepimizin” diyor. Akıbetimizi unutmayalım. Allah (c.c), hepimize böyle güzel ölüm nasip etsin inşallah. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23