• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Millet ve devlet meselesi

25 Ocak 2017
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Hiç yoktan iyidir anlamında; “Bir, sıfırdan iyidir” deriz. Doğrudur ama eksiktir. Eksi bir de sıfırdan iyidir. Önündeki eksiye rağmen, o da bir hareket ifade eder. 

Sıfırla toplasanız da çıkarsanız da değişen bir şey olmaz. Hareketsizlik ifadesi olan sıfır, tüm ‘tarafsızlığına’ rağmen ne sevilir ne de istenir. 

Asıl tehlikeli olan ise sıfırla çarpılmaktır. Sıfır yani hareketsizlik, eninde sonunda, mevcudu da kendine benzetir.

Nurettin Topçu, Yarınki Türkiye isimli eserinde, şöyle söylüyor: “Namuslu adam, elinin ve iradesinin uzanabildiği kadar geniş bir sahada harekete geçmeyi vazife bilir. Hareketsizliğin günah olduğuna inanır.”

Uzatmayalım, sıfırla devam edelim.

Sıfır, kaç adet olursa olsun, tek başına anlamsızdır. Sıfırı anlamlı ve kıymetli hale getiren, kendisinden farklı bir sayının yanında yer almasıdır.

Filistin Kurtuluş Örgütü’nün bir yetkilisi, 1982 yılında Siyonist İsrail’in Lübnan’ı işgal etmesinden sonra yaşananları değerlendirirken, şöyle demişti: “Arap devletleri denen, yirmi üç adet sıfırdır.”

İçimizdeki sıfırcılar, bizi de o listeye dahil etmek istiyorlar.  

İp kopmuş, taneler dağılmış olabilir. Olsun. Dağılan, toplanır. İmame yerini ve vazifesini unutmasın yeter.

Muhammed İkbal ne güzel söylemiş: “Kalkmanın lezzeti, düşmekle anlaşılır.”

Sözü yormayalım. Varmak istediğimiz yerdeyiz.

İslam coğrafyasının birinci eksiği, liderlik edecek bir devletten yoksun olmasıdır. Osmanlı’nın dağılmasıyla, ümmet sahipsiz kaldı. Bir devletten, şirket kurar gibi, onlarca ülke kuruldu.

Düne kadar Osmanlı toprağı olan birçok ülkenin cetvel gibi sınırları, rengarenk bayrakları ve çok sesli marşları var. Buna karşılık millet kimlikleri ve devlet olma vasıfları yok. Etrafı çevrilmiş, topluluklardan ibaretler. 

Tekrara düşme pahasına söyleyelim: Osmanlı yıkılmadı, dağıldı. Bir asır önce coğrafyamıza gelen yıkım ekibi bunun farkında. Bizim de fark etmemizden büyük endişe duyuyorlar. 

Ülkemizin ve milletimizin bir ihtimal olması dahi, onları tedirgin ediyor. Tedirginlikleri yersiz değil. Tecrübe ve inancımız şunu işaret ediyor: Gidişatı değiştirebilecek yegâne ülke, Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bunu geciktirebilirler ama önleyemezler.

Tony Morrison, “Uçmak istiyorsan, seni aşağı çeken her şeyi bırak” diyor.

Kuş değiliz ama kuşa çevrilmek istediğimizin farkındayız. Türkiye, mevcut yönetim sistemi ile yola devam edemez. Yeniden ve sahiden ayağa kalkmak, aslımıza yakışan adımlar atmak istiyorsak, Cumhurbaşkanlığı sistemine “Evet” demek zorundayız.

Biz büyüdükçe, elbiselerimiz de bizimle birlikte büyümez. Küçük gelen, yıpranan elbiseler büyüğüyle, yenisiyle değiştirilir.

Seferden önce sefer hazırlığı gelir. Bulunduğumuz yeri tahkim etmeden bir adım ileri gidersek, on adım geri gelebiliriz. Allah göstermesin, dönecek yer bile bulamayabiliriz.

Türkiye bütün partilerin, siyasi liderlerin ve şahsi menfaatlerin üstündedir. İnsanlar ve hükümetler bugün gelir, yarın giderler. Millet ve devlet kalıcıdır, kalmalıdır. 

İktidar partisine olan kinimizden, milletin hayrına olan işlere karşı çıkamayız. Bir siyasi lidere olan nefretimizden, devletimizi güçlendirecek girişimleri baltalayamayız. 

Türkiye, sana ya da bana değil, ümmete lazımdır. Milleti ve devleti yerine menfaatine bağlı olanlar, bunu anlayamazlar.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23