• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mahmud Sami
Mahmud Sami
TÜM YAZILARI

Bak yüzüne Söylüyorum

19 Mayıs 2017
A


Mahmud Sami İletişim:

Bir takım düşünün, tamamen birbirleriyle organize şekilde çalışabiliyor. Oyuncular o kadar takım içerisine oturmuş ki, adeta rüzgârda dans eden kuş sürüsü gibiler. Ortak bir akıl ile kusursuz şekilde süzülüyorlar. İşte böylesi bir takımda, kimin nasıl oynayacağı, neler yapacağı takım tarafından biliniyor ve oyun içerisinde boşluk bırakmıyorlar. Takım lideri adımını attığı, hamlesini yaptığı vakit hangi oyunun sergileneceğini biliyorlar. Takım lideri hamlesini yapıyor ve gerisi geliyor. Takım, kusursuz bir melodi gibi, yapısal olarak tamamen organize şekilde çalışıyor.

İşte 21 Mayıs’ta AK Parti’nin merkez kadrolarında böyle bir havanın hâkim olmasına ihtiyacımız var. 21’inde tarihi bir gün bizi bekliyor, ortaya çıkacak liste hem partinin hem de Türkiye’nin gelecek stratejisini ve yönelimini belirleyecek. Temennimiz odur ki, seçilecek liste birbiriyle uyumlu, tamamen koordineli, liderin çizdiği yolda geliştirilen ortak akıl ile kusursuz şekilde çalışabilsin.

Artık Türkiye’nin de AK Parti’nin de birbiri ile çekişen ve çelişen kadrolarla kaybedecek zamanı yok. Liderinin arkasından iş çevirip, liderini yeme planları yapacak kadroların, artık Türkiye’de de, AK Parti’de de yeri olmamalı. İş gerçekten çok ciddi. Bir küresel savaş riski uzun bir süredir konuşuluyor. Bu gerçekleşmese dahi Ortadoğu’da sınırlar öyle ya da böyle yenilenecek. Bu gergin süreci sadece sağ salim geçirmek Türkiye’ye yetmez, aynı zamanda kesinlikle güçlenerek sonuçlandırmalıyız.

Türkiye bu süreçten kesinlikle güçlenerek çıkmalı. Ancak nasıl?

Ormana baktığımız zaman Türkiye’nin “aslan kral” olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Belki fil de değil, ama kesinlikle yabana atılabilecek bir aktör de değil. Türkiye yeri gelecek “tilki” olacak, yeri gelecek “kurt” olacak, ama ormandaki dengeyi ve varlığını sürdürecek. Türkiye’nin bu süreçte yapması gereken, aslanla fili birbiri ile karşılaştırmak ve bu karşılaşma sırasında kesinlikle arada kalmamak. ABD ve Rusya, Ukrayna krizinden beri eskisi gibi değil. ABD ile Çin, Çin Denizi’nde sürekli birbirlerine diş gösteriyorlar. Avrupa şimdilik Ortadoğu’daki gelişmelere müdahil gibi görünse de kendi iç ekonomik sıkıntıları ve sallanan birlikleri ile uğraşıyorlar. Güçleri karşımıza almadan, aralarından süzülerek birbirleri ile karşılaştırmalıyız.

Adalet Sistemsizliği

Gülenci terör örgütüne (FETÖ) yönelik davalar devam etse de, yaşanan tahliyeler kamuoyunda ciddi rahatsızlığa sebep oluyor. Adeta parası olan özgürlüğüne kavuşurken, devlet anca örgütün maddi yönden daha zayıf halkalarına diş geçirebiliyor gibi gözüküyor. Terör örgütüne her türlü maddi yardımı yapan ve örgüt militanı olan tepe elemanları tahliye olurken, aynı terör örgütü davaları kapsamında içeri alınan çaycısı, çorbacısı, temizlik görevlisi vs. içeride kalıyor. Hukuk sistemsizliğimizi Cumhuriyet tarihimiz boyunca bir türlü çözemedik. Bu gidişata artık bir son verilmeli, davalar hızlandırılmalı. Devleti, demokrasisi ve özgürlüğü için can veren, halen de her türlü fedakârlığı yapan bu aziz millet artık sonuç görmek istiyor. Neredeyse 1 yıl olacak, insaf! Hukuk sistemindeki sıkıntıları hükümet çözemez ise bunun siyasi faturası hükümete kesilir ve çok sert kesilir. Nerdeyse her yıl sandık başına giden millet, oy ile nasıl mesaj vereceğini çok iyi biliyor.

Aynı zamanda bir de kantarın topuzunu kaçırma durumumuz var ki, sormayın. Böcek basan evi, ilaçlayarak temizlemek yerine direkt yerle bir ediyoruz. Son dönemdeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait dergiyi kapatmaktan tutun da aşırı tepki gösterilerek yapılan tutuklama ve gözaltlarına kadar durum vahim. Mücadele sonuna kadar kesinlikle verilmeli, devlet kadrolarından belediyelere ve hatta özel sektöre kadar bürokrasi ve çalışanlar tamamen temizlenmeli. Ama bu hak ve hukuk gözetilerek yapılmalı.

İşin suyu çıkartılmamalı!

Çok geriye gitmemize gerek yok. Balyoz ve Ergenekon davalarına bakalım. Suçlu suçsuz kim varsa içeri aldılar. Gerektiğinde delil üretmeye kadar gittiler, peki sonra ne oldu? Davaların haklı yönlerinin de, bu hukuksuz tutuklama ve yargılamalarla suyu çıktı. Adalet sağlanamadı. Davalar itibarını kaybetti. Böyle bir olayı FETÖ davalarında yaşamamalıyız.

Trump garibim…

Uzun süredir beklenilen Trump-Erdoğan görüşmesi en sonunda gerçekleşti. Görüşmede genel olarak olumlu bir hava geçse de, Suriye ve terör örgütleriyle ilişkiler konusunda herhangi bir değişiklik olacak gibi görünmüyor. Zaten şuan Trump tam olarak başkanlığa da hâkim değil. Amerika’daki yerleşik düzen ile ciddi bir mücadele içinde ve kazanıyor gibi gözükmüyor. Garibim Trump’ın yegâne başarısı, gelene gidene el ense çekmek. Erdoğan’a da bir girişimde bulunsa da, istediği şekli yapamadı.

Amerika’da nasıl bir sistem kurulmuşsa, kesinlikle başkanın vizyonu devlete sirayet edemiyor. Zaten gelen başkan 4’er yıldan 2 dönem seçilebiliyor. Tam olayları anlayıp iş yapabilecek pozisyonda iken emekli oluyor. Dolayısıyla devletin yerleşik düzeni, sürekli güç kazanmaya devam ediyor. Türkiye’yi düşünelim; Erdoğan’ı 2002’den 8 yıl sonra emekli etseydik, halimiz nice olurdu?

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23