• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Koçak
Mehmet Koçak
TÜM YAZILARI

Bizi istemeyeni, biz de istemeyiz!

26 Kasım 2016
A


Mehmet Koçak İletişim: [email protected]

Avrupa Parlamentosu, Türkiye ile AB arasında yürütülen tam üyelik müzakerelerinin dondurulmasını öngören karar metnini kabul etmesiyle gerçek niyetini ortaya koymuş oldu. 

Kimse “bundan sonra ne olacak?” sorusunu sormuyor. 

Çünkü, süreç içinde taraflar, yapılacaklar konusunda işaretlerini verdiler ve hazırlıklarını yaptılar. 

Önceden bilinen kararı alan AP, diyalog kapılarını kapatan taraf oldu. Ayrıca bu kararın hiçbir yaptırım gücü yok ve hukuki bir bağlayıcılığı söz konusu değil. AB ile alakalı nihai kararı veren merci Avrupa Konseyi’dir. Kabul edilen metin sadece tavsiye niteliğindedir. 

Bu karar Türkiye’de şok etkisine sebep olmadı. “Bizi sevmeyeni ve istemeyeni biz de istemez ve sevmeyiz” diyerek sonuca sevinenler bile oldu. 

Bunun sebebi AB’nin tavırlarıdır. 

AB, samimi olmadığı gibi her alanda içişlerimize müdahale ediyor.

 Ülkemizde siyasi istikrarsızlığı tetikleyen hukuk dışı girişimleri hem kışkırtıyor, hem de destekliyor. 

Demokratikleşme ve ekonomik kalkınma ile insan hakları gibi önemli konularda Türkiye’de çok önemli reformlar gerçekleştirildi. Ama AB, bu konularda hiçbir zaman destekleyen taraf olmadı. 

Teröre destek verilmesi ve Türkiye’nin önünü kesme girişimleri bardağı taşıran son damla oldu.

AB, TÜRKİYE’DEN VAZGEÇER Mİ?

AB üyesi ülke liderleri, AP’nin aldığı bu kararı onaylayıp, Türkiye’yi yeni seçeneklere mecbur etmezler. 

AB, Türkiye’nin ekonomik, askeri ve siyasi ilişkiler üzerinden yön değiştirmesini de istemez. Onun için Avrupa Konseyi, AP’nin kararına kısmen uyacağı ve sert uyarılar yapacağı yönünde şimdiden sinyaller geliyor. 

AB liderleri, Türkiye’nin tam üyeliğine karşı ancak Türkiye’yi de kaybetmek de istemiyorlar. 

Eğer liderler, AP kararını aynen onaylar ve Türkiye’yi dışarıda bırakırlarsa, işte o zaman geri dönüşü olmayan bir yola girilmiş olur. Çünkü Türkiye, zaten yeni yılda referanduma gidiyor. Referandumda ise Türk milletinin, AB’ye daha fazla bir tepkiyle ‘kırmızı kart’ göstermesine sebep olunur. 

HER AYRILIĞIN BİR BEDELİ OLUR

 “AB ile yollarımızın ayrılması bize sıkıntı vermez” iddiasında bulunmak yanlış olur. Fakat dünyanın da sonu değildir. 

Elbette her ayrılığın beraberinde getirdiği ekonomik ve siyasi sorunları vardır. Ancak, sorunları sadece Türkiye değil, aynı zamanda AB tarafı da yaşayacaktır. 

AB, kısa zamanda değilse bile, uzun vadede Türkiye’yi kaybetmenin bedelini yaşayarak görecek.  

Türkiye ile ayrılma noktasına gelinmesi AB’nin yanlış politikaları sebep olmuştur. 

Bundan sonrasında yaşanacak olumsuz gelişmelerin de sorumlusu AB olacaktır.

AB, İngiltere’den sonra Türkiye’yi de kaybederse daha da yalnızlaşacak ve bir küresel veya bölgesel güç olma şansını da kaybetmiş olacak. 

ROTAMIZ DEĞİŞİR Mİ?

Bizim, AB’den ayrılmamız, demokrasiden, insan hakları ve özgürlüklerden ayrılıyoruz anlamına gelmez. Bunlar sadece AB’ye ait değil, evrensel değerlerdir. Onun için hukuk devleti, demokratikleşme yolundaki reformlar devam edecektir. 

Türkiye’nin, Şanghay İşbirliği Örgütü ile ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda ilişkilerini güçlendirmesi mümkündür ve olmalıdır. Ancak, Şanghay ile ilişkilerimiz güçlendirilirken, NATO’dan kopmayacağız veya her alanda AB üyesi ülkelerle bağlarımızı kesiyoruz olmayacağız. 

Kısacası bir eksen kayması şu anlık olmayacağı gibi rotamız da değişmeyecek. Zaten böylesine köklü değişimler kısa zamanda yaşanması mümkün olmadığı gibi bunu realize etmek de kolay olmaz.

AB’den ayrılmak bir intikam duygusu içinde olmamalı. 

AB ülkeleriyle ithalat ve ihracat ile turizm bağlarını yok sayamayız. İlişkilerimiz her alanda üyelik pazarlığı olmadan da devam edebilir ve de etmelidir.

AB’den ayrılıp Şanghay’a girmek de bana göre yanlış olur. Bir demir kafesten çıkıp diğer bir demir kafese girmeye benzer.

Türkiye, tüm taraflarla ilişkilerini sürdürmeli ancak dengeler içinde taraf olmamalıdır. Bağımsız politikalar izlemeli.

İşte o zaman bağımsızlık ve egemenliğimiz daha da kuvvetlenir. Siyasi baskılardan kurtularak daha da özgürleşmiş oluruz.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23