• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Koçak
Mehmet Koçak
TÜM YAZILARI

Erdoğan’a neden düşman oldular?

08 Mart 2017
A


Mehmet Koçak İletişim: [email protected]

ABD ve Almanya öncülüğündeki Batı Emperyalizmi, siyasi, ekonomik, askeri ve stratejik alanlarda birbirleriyle gizli bir mücadelenin içinde olsalar da İslam ve Türkler söz konusu olduğunda, tarih boyu olduğu gibi bugün de, karşı tavır konusunda birleşiyorlar. 

Batılı emperyalist güçlerin istihbarat servisleri, etnik ve mezhepsel farklılıkları kışkırtmak suretiyle Müslümanı Müslümana kırdıran iç savaşları başladırlar.

Yani “Lavren’ist doktrin” hâlâ işliyor, işletiliyor. 

İslam coğrafyasının zengin madenleri, doğalgaz ve petrol gibi enerji kaynakları bu oyunlar üzerinden sömürülüyor. 

Batılı emperyalistlerin yanında Rusya ve Çin gibi diğer emperyalist devletler de benzer faaliyetler içinde. 

Bu emperyalist devletler, Türkiye başta olmak üzere halkları Müslüman olan ülkelerindeki yönetimleri sürekli kontrol altında tutmak, onlar için bir zorunluluktur.

Emirlerini yerine getirip, ülkelerine yönelik sömürü politikalarını kabullenen kukla diktatörler çok yönlü olarak desteklenir. 

İtirazda bulunan ve direnen yöneticilere karşı ise özel operasyonlar için düğmeye basılır.

Önce, medya üzerinden karalama kampanyaları ile itibarsızlaştırma başlatılır. 

Sonra, içteki işbirlikçi piyonlar devreye sokulur. 

Siyasi ve ekonomik baskılar ile iç isyanlar organize edilerek ülke siyasi istikrarsızlığa sürüklenir.

Bütün bu hukuk dışı girişimlerle netice alınamaz ise son çare olarak iç ve bütün imkânlar seferber edilerek ülke yönetimine silah zoruyla el konması için son çare olarak darbeye başvurulur.  

Bu gerçekler nazari dikkate alındığında son yıllarda ülkemizde yaşananları ve Batılı emperyalist devletlerde ‘Türkiye karşıtlığı ile Erdoğan düşmanlığı’nı anlamak zor olmaz. 

ERDOĞAN TESLİM OLMADI

Onların, basın özgürlüğü ve siyasi muhalefeti susturma veya insan hak ve özgürlüklerini kısıtlama iddiaları işin hikâyesi. 

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ı kullanamadıkları için ona düşman oldular, oluyorlar. 

Eğer, Sayın Erdoğan, onların buyruklarını kabullenip, önlerinde diz çöken bir siyasetçi ve devlet adamı olsaydı, ona köstek değil destek olacaklardı. 

Eğer, ülkesinin değil de, onların ali menfaatlerine hizmet eden olsaydı, bugün ona karşı başlatılan operasyonların hiç biri yapılmayacaktı. 

Almanya’da Erdoğan, istenmeyen değil, hüsnü kabul gören lider olacaktı.

Ama o, emperyalist güçlerine teslim olmadı ve ….“Başaramayacaksınız. Bize diz çöktürtemeyeceksiniz” diyerek asimetrik savaş ve küresel kuşatmaya meydan okudu.

O, bu onurlu direnişiyle halkının sevgi ve güvenini kazandı. 

Ve o, milli ve yerli olduğunu ortaya koyarak onların değil, halkının yani bizim Erdoğan’ımız oldu.

DİRENİŞ RUHUMUZU FİŞEKLEDİLER…

Ülkemizin içişlerine müdahaleler, siyasi baskı ve tehditler gibi antidemokratik girişimler, direnç ruhumuzu fişekledi.

Milli onurumuzu tahrik edenler bilsinler ki; bu millet, açlığa, yokluğa sefalete dayanır, ancak, haksızlığa, baskıya ve esarete asla rıza göstermedi, göstermez. 

Üzülerek ifade etmek zorundayım ki; demokratik karakterini kaybetmeye başlayan AB, kuruluş ilke ve değerlerinden uzaklaşmıştır. 

Almanya ise bu faşizan tavrıyla bir hukuk devleti olduğunu tartışılır hale getirmiştir. 

Siyasi ve ekonomik alanda bize zorluklar yaşatabilirler, ama bizi asla korkutamazlar ve asla bizi teslim alamayacaklar.

Anayasal bir hak olan ifade özgürlüğü ve toplantı yapma hakkını yasaklayanlar, Türkiye’ye demokratik değerler üzerinden ders vermeye hakları yoktur ve de hadleri değildir. 

Şu gerçeği hatırlatmak isterim…

Türkiye, AB’den başka tarafa yönlenmek zorunda bırakılırsa, Türkiye’den daha çok kaybeden Almanya öncülüğündeki Avrupa Birliği olur. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23