• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı/1

07 Aralık 2016
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

Sözün bittiği yerde Müslüman insanın ağzından dökülen hakikatlerden biri de, “Allah’ın dediği olur” hakikatidir. Kâinatta ne yaparsak yapalım, ilk sözü söyleyen de, son sözü söyleyecek olan da Allah’tır. Allah’ın dediğini kabullenmek, imanın şuurunda olmaktır. “Allah’ın dediği olur” hakikatini haykırmak, ne çaresizlikten, ne ümitten, ne korkudan, ne kuşkudan ve ne de farklı bir ruh halindendir. O doğrudan doğruya Allah’a imandandır. 

“Bilmez misin, göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnızca Allah’ındır?” (Bakara Sûresi/ 107)

Allah’ın dünyasında Allah’ın dediğinden başkası olmaz. Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği değil, bizim dediğimiz olur diyen şahıslar, meclisler, parlamentolar, parlamenterler, devletler, şeksiz ve şüphesiz Allah’a meydan okuyan Firavunlardır.

Rabbimiz Allah (cc) bize kâfidir. Rabbimizin öğrettiği isimler ve kelimeler de bize kâfidir. Ama ne yazık ki atalarımızın denize döktükleri Yunanlıların kelimeleriyle, kavramlarıyla kendimizi ifade eder hale geldik. Bu nasıl bir zillettir. Biz Müslümansak dinimiz İslâm bize kâfidir. Dinimizin kelimeleri, kavramları kendimizi ifade etmek için yeterlidir. Asrımızda Yunanlı filozofların icad ettikleri Demokrasi, İslâm topraklarında sıfır numara gözlük muamelesi görüyor. Herkes onu kullanmaya çalışıyor. Bakınız İslâm İşbirliği Teşkilatı’nın 47. kuruluş yıldönümünde Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak yapmış olduğu konuşmada, “Peygamber Efendimiz Veda Hutbesinde bize Demokrasiyi emretti” iddiasında bulundu. Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın bu iddiasının doğru olup olmadığını Veda Hutbesini tahkik ederek görmeye çalışalım. Veda hutbesinde Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır” (Ahmed b. Hanbel, el- Müsned, V, 411;Neseî, Sünenü’l-kübrâ, 4/431 (7815. hadis); Müsned-i EbîAvâne, 4/ 402)

Bakınız Veda hutbesinin ilk cümlesi, “Ey İnsanlar! Rabbiniz birdir” cümlesidir. Rabbimiz bizi terbiye eden, bize hayat nizamı, hayat kanunlarını, hayat yasalarını gönderendir. Rabbimiz, bize hukuk belirleyendir. Allah’ı Rabbimiz kabul ediyorsak hayat kanunlarımızı bir tek Rabbimiz olan Allah’tan yani Allah’ın gönderdiği dinden almalıyız. Bizim iki Rabbimiz yoktur. Biz iki hukuka bağlı kalamayız. Rasûlüllah (sav) veda hutbesinde, “Rabbiniz birdir” buyurmakla hüküm ve hâkimiyetin bir tek Allah’a ait olduğunu, Allah’ın hükmünün ve hâkimiyetinin şerik kabul etmediğini bize hem hatırlatıyor ve hem de öğretiyor. Demokrasi’de ise hüküm ve hâkimiyet Allah’ın değildir. Allah’ın gönderdiği Kur’ân’ın, Şeriat’ın hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. İdeolojik Demokrasi’de hüküm ve hâkimiyet Allah’ın değil, halkındır. Halkın iradesi, hükmü ve hâkimiyeti Allah’ın hükmünün ve hâkimiyetinin fevkinde kabul edilmiştir. Demokrasi’de parlamenter de, parlamentoda Allah’ın hükmü ve hâkimiyetiyle mukayyed değildir. Dolayısıyla Rasûlüllah (sav) veda hutbesinde “bize Demokrasiyi emretmiştir” demek hem Hz. Muhammed (sav)’e iftiradır ve hem de O’na ümmet olanlara hakarettir. Vatandaş kimliğinle “Ben Müslüman değil Demokratım” diyebilirsiniz, hatta “Benim dinim Demokrasi’dir” de diyebilirsiniz. Ama bunu Allah’ın son Peygamberi Hz. Muhammed (sav) emretmiştir diyemezsiniz. Şayet derseniz Allah’ın son Peygamberi Hz. Muhammed (sav)’e iftira etmiş olursunuz ve O’na ümmet olanların tümüne de hakarette bulunmuş olursunuz. Şayet deseniz ki; “ben burada filolojik Demokrasi’yi yani kendi idarecimizi kendi irademizle seçmeyi” kast ettim. O zaman deriz ki; İslâm’da bunun ismi Şûra’dır. Demokrasi kelimesini kullanmana gerek yoktur. Şûra, Kur’ân’ın sûrelerinden bir sûrenin ismidir. Şûra kelimesinin yerine ve önüne kasten ve taammüden Yunanlı filozofların kokuşmuş kelimesi Demokrasi’yi geçirmek, Kur’ân’a ihanettir. Şayet deseniz ki “ben ideolojik Demokrasiyi yani hâkimiyet kayıdsız şartsız Allah’ın değil, halkındır. Halkın hayat kanunlarını Allah’ın dininden almak yerine kendisinin yapması gerektiğini” kast ettim. O zaman deriz ki; İslâm’da bunun da adı şirktir. Veda hutbesinde Rasûlüllah (sav)’in “Ey insanlar! Rabbiniz birdir” tebliğinin bağrında binlerce emir vardır. Ama bu emirlerin arasında gerek filolojik ve gerekse ideolojik Demokrasi diye bir şey yoktur. Veda hutbesindeki emirlerin ilki; halkın hükmünü ve hâkimiyetini Allah’ın hükmünün ve hâkimiyetinin fevkine çıkaran, yerine ve önüne geçiren filolojik ve ideolojik Demokrasiyi köşesinden, kıyısından değil, temelinden reddetmektir. Gerek filolojik ve gerekse ideolojik Demokrasiyi ortadan kaldırıp onun yerine bir tek İslâm’ı hayata hâkim kılmak, Hz. Muhammed (sav)’in veda hutbesinde yer alan Nebevî emirlerinin ilkidir. “Allah birdir”  demenin gereği budur. “Ya Allah’a baş eğer hiç kimseye eğmezsin, ya da herkese baş eğer hiçbir şeye değmezsin!”

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23