• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

NESİLLERİN VASİYETNÂMESİ

13 Nisan 2016
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

Kulluk kitabımız Kur’ân-ı Kerim bizlere hayırlı nesilleri adres olarak göstermiştir. Her hayırlı neslin vasiyetnâmesinin başında Allah rızası yer almalıdır. Çünkü İslâm medeniyetinde “Allah rızası” bütün hayırlı nesillerin müşterek sevdasıdır. Rabbimiz buyuruyor: 

“İslâm’ı ilk önce kabul eden muhâcirler ve ensar ile, iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da O’ndan razı olmuşlardır. Allah, onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır.” (Tevbe Sûresi/ 100)

Nesillerin vasiyetnâmesi denildiğinde Müslüman olarak Sahâbelerin, Tabiîn ve Tebeta-biîn olanların geride bıraktıkları aklımıza gelir ve de gelmelidir. Hayatta Allah rızasını kaybetmiş nesillerin Müslüman insan tarafından sahiplenilecek ve savunulacak herhangi bir vasiyetnâmeleri olmaz. Çünkü onların akılları fikirsizlikten, kalbleri ise zikirsizlikten dolayı ölmüştür.  

Bir Müslüman’ın kalbini kırmayı, Kâbe’yi yıkmakla eşdeğer gören İslâm medeniyetinin çocuklarına insan kalbini kırmayı put kırmak olarak belletenler, Müslüman nesillere ihanet edenlerdir.

“Müslümanlığımız kardeşliğimiz kadardır” diyerek yola çıkanları kârdaşlık adına kardeşlikten çalmak, dünyada ne kadar iyilik ve iyiler varsa onların hepsine karşı savaş açmaktır.

Şehirlerin debdebeli caddelerinin gri benizli kaldırımlarında yitip giden çocukluğumuzu arıyoruz. Anıların sisli dünyasında kalan parçalarımızı topluyoruz. Ecdadımızın bize miras bıraktığı kitapları toplayıp yakan kitap katilleriyle boğuşuyoruz.

Kitapların el ile yazıldığı ve altın ile tartılıp satıldığı dönemlerden altın ile bastırılıp el ile yırtılıp çöplüğe atıldığı bir döneme girmiş bulunmaktayız. Kitaba ihanet eden bir toplumun helakinin mukadderliğinden şüphe edilmez. Çünkü bizden önceki kavimlerin bir kısmı kitaba ihanetten helak oldular.

“Kitap fazla ciddî, gazete fazla sorumsuz. Dergi hür tefekkürün kalesi. Belki serseri ama taze ve sıcak bir tefekkür. Kitap, çok defa tek insanın eseri, tek düşüncenin yankısı; dergi bir zekâlar topluluğunun. Bir neslin vasiyetnâmesidir dergi, vasiyetnâmesi, daha doğrusu mesajı. Kapanan her dergi, kaybedilen bir savaş, hezîmet veya intihar.” (Cemil Meriç) 

“Dünyayı istiyorsanız; Kitap okumalısınız. Âhireti istiyorsanız; Kitap okumalısınız. Hem dünyayı, hem âhreti istiyorsanız; Kitap okumalısınız” Dünyadaki dersimiz kitap olduğu gibi, âhiretteki dersimiz de kitaptır.

“Oku kendi kitabını. Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter!” (İsra Sûresi/ 14)

Atalar ocağından köz alanlar ile kül alanların kavgası bütün şiddetiyle devam ediyor. Modern puthanenin kravatlı kare kafalı cengaverleri nesillerin vasiyetnâmesine ipotek koymuş bulunmaktadırlar. Allah’ın dini adına “bence” diye söze başlayanlar, Allah’ın dini önünde bende olanlardır. Yani Allah’ın dininin insanlara ulaşmasına engel olanlardır.

Allah’ın dini hakkında “bana göre” diye söze başlayanın geri kalan sözlerini dinlemeye devam ederseniz, Allah’ın dini dışında yeni bir din edinmek mecburiyetinde kalabilirsiniz. Sizlere Allah’ın dinini kitapsız bir din olarak takdim edenler, hayatta kitapsız kalanlardır. Bizi Kur’ân’a götüren, Kur’ân’daki hakikatleri bize ulaştıran kitaplar güneşin ışıklarına benzerler. Onlardan sadece karanlığa alışmış olanlar korkar.

Kitap, kültürün mayasıdır. Kitaba veda eden toplumların kültürü küle dönüşür. Küllüklerde kül olur, kültür olmaz.

Kitapların yakıldığı memleketlerde insanların yakıldığından şüphe edilmez. Hayatta yıkıp yakanlar, işgal ve istilâ edip talan edenler, hep kitapları yakanlar olmuştur.

Bizi Kur’ân’a götüren, Kur’ân’daki hakikatleri bizlere ulaştıran kitaplar; ruhun ilaçları, böyle kitapları barındıran kütüphaneler de aklın tedavi evleridir. Ruhları aç, akılları biilaç kalmışları kitapla buluşturmak, insanı zarardan, ziyandan ve hüsran kurtarmaktır.

Müslümanların coğrafyasının her karış toprağına buğday eker gibi kitap ekmedikçe, insanların kalplerini kanatan hitap dikenlerinden kurtulamayız.

Kitabın okunmadığı yerde can yanıyor. “Mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor.” Biz Müslüman olmak için Kur’ân okumuyoruz. Müslüman kalmak için Kur’ân okuyoruz. Müslüman olmayana Kur’ân fayda vermez. Yürüyen Peygamberin oturan ümmeti olmaya çalışanlar, Müslüman kalmak için Kur’ân okumayan ve okutmayanlardır.

Hava karardığında kendi içinizde yakacak bir ışığınız yoksa, hayatta sizin güneşiniz asla doğmaz. Demokrasinin meclisleri, vasiyetnâme sahibi olan hayırlı nesillerin hapishaneleridir. Platon der ki: “Demokraside meclisler ahır gibidir, içerdekiler tepişir; ama tekmeyi hep dışarıdakiler yer.” Neyin doğru olup olmadığına karar vermeyenler, durmadan kimin doğru olup olmadığını tartışırlar. Doğru, doğru olandan önce gelir. Doğruyu bulamayan doğru olanı asla bulamaz. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23