• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

Terörist devletlerin nihai hedefleri

20 Nisan 2016
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

Yeryüzünde ideolojik ve politik hedefleri gerçekleştirmede şiddeti yöntem olarak seçen ve asla kendilerini hak ve hukuk ile mukayyed görmeyen devletlere terörist devletler diyoruz. Terörist devletler, hedef ülkeleri ahlâken çökertirler, aile yapısını bozarlar, iç ihtilaflarla meşgul ettirirler, insan ölümlerini normal hale getirirler. Terörist devletlerin nihai hedefleri, masum insan kanını akıtmak suretiyle insanları korkutmak, sindirmek ve köleleştirmektir. Asrımızda terörizmin öncülüğünü yapan terörist devletler Amerika, Rusya, Fransa, İngiltere, Çin ve avaneleridir.

Dünyayı kaba kuvvetle bir market haline getirip tek elden idare etmek, terörist devletlerin müşterekidir. Terörist devletler, kendi çıkarları için başka ülkelere askeri çıkarma yaparlar. Kendi dışındaki devletlerin nüfuslarını azaltmak, sürekli masum insanların kanlarını akıtma üzerinde plan ve projeler yaparlar.

Terörist devletlerin lügatinde insan eşyadan daha ehvendir. Ama İslâm dinine göre masum bir insanın akıtılan kanını durdurmak için dünyanın bütün topraklarını vermek değer. Çünkü insan Allah’ın binasıdır; bu binayı haksız yere yıkan yıkılır!

İnsanlığın katilleri insanlara insanlık dersi veriyorlar. Ruh trafoları bozulmuş, ahlâk ve maneviyat düşmanlarıyla toplum çalkalanıyor. Günümüzde hevalarını ilâh edinen seküler-lâik devlet adamlarının; dünyada fitne ve fesadın yayılması için, bütün imkânlarını seferber ettiklerini söylemek mümkündür. BM Güvenlik Konseyi’nin imtiyazlı üyesi olan (veto hakkı bulunan) terörist devletler; yani bir anlamda uluslararası sistemin patronları, terörü gayr-i nizami savaşın asli unsuru hâline getirmişlerdir. 

Batının İslâm topraklarındaki kanlı katliamlarının kuryeliğini yapanlar, insanlık duyguları kurumuş olanlardır. “Biz de Müslümanız” dedikleri halde Batı’nın maymunu olmaktan memnun olanlar, maymunlardan farksız olanlardır

İslâm coğrafyasını işgal ve istilâ etmiş bulunan Amerika’nın, Rusya’nın, Fransa’nın, İngiltere’nin, Çin’in nihai hedefleri; Müslümanlardan Ermenilerin intikamını almak, terör karakolu İsrail’in egemenlik alanını genişletmek, güvenliğini sağlamak, Müslümanların nüfusunu azaltmak ve topraklarını ucuzlatmaktır. 

 

“İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider. Bir de kalbindekine (Sözünün özüne uyduğuna) Allah’ı şahit tutar. Hâlbuki o, düşmanlıkta en amansız olandır.

O, dönüp gitti mi(yahut iş başına geçti mi) yeryüzünde bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez.

Ona “Allah’tan kork” denildiği zaman, gururu onu daha da günaha sürükler. Artık böylesinin hakkından cehennem gelir. O ne kötü yataktır!” (Bakara Sûresi/ 204-206) 

“O dönüp gitti mi” diye çevirdiğimiz ‘tevella’ kelimesi, birisinin velayetini üzerine alma anlamına da gelir. O takdirde mana, ‘yönetime geldiklerinde’ diye anlaşılır. Ancak benzer şeylerden söz eden 53/29-30 ayetlerinde ‘tevella’ kelimesinin ‘Allah’ın zikrine/Kur’an-ı Kerim’e sırtını dönme’ anlamında kullanıldığı açıktır. O halde buradaki ‘tevella’yı oradaki tefsir etmiş sayılır. ‘Hars’ ekin demektir. Bir zamanlar kültür diye çevrilmişti. Çünkü kültür de ekin demektir. Ekini bozmanın, hakikat anlamıyla bitkilerin doğasını/fıtratını bozma anlamında olduğu açıktır, ama mecaz anlamıyla kültürü bozma, böylece düşünceyi ve hayat tarzını değiştirme anlamına da gelebilir. Hars ve Nesle saldırı var. Hars, kelime anlamıyla toprağın tohum atılmak için hazırlanması, tohumun atılacağı tarla, yere tohum atmak ve ekim yapmak anlamlarına gelmektedir. Bakara Sûresi/223’de kadınlar, erkekler için ekin yetiştiren yer olarak zikredilirken, Kalem Sûresi/22’de ürün, Şura Sûresi/20’de ise Allah’ın insanlara verdiği her türlü nimetin adıdır. Ekini tahrip etmek neyse, Nesli helak etme odur. Yani hem harsi hem de nesli helak etme, ilk anlamlarıyla bitkilerin ve canlıların tabiatıyla oynayıp fıtratlarını bozma anlamındadır. Fesat, bozma demektir. Bugün için genetik biliminin bitkilerin ve canlıların genlerine müdahale etmesini ve GDO’ların ortaya çıkmasını böyle anlayabiliriz. Bu bir bozma/fesat ve Allah’ın fıtratına müdahale sayılabilir. Dolayısıyla yeryüzünde işbaşına, iktidara geldikleri, dünya liderliğini ele geçirdikleri zaman, Kur’ân-ı Kerim’in hükümlerini yürürlükten kaldırmak, halkı kendi hevâ ve hevesleri doğrultusunda yönlendirmek, Allah’ın arzında fesadı yaymak, ülkelerin arasına fitneyi, kanı ve katliamı yerleştirmek, Firavunî devletlerin en önemli önemli özellikleridir. Hiç kimse Hz. Musa (as)’ın zamanındaki Firavun olamaz. Ancak Firavun’un yolunu izleyerek, onun ilkelerine bağlı kalarak, onun karakterleriyle karakterlenmek suretiyle kendi gününün, zamanının firavunu olabilir. Devletler de böyledir. Terörist devletler, aynı zamanda Firavunî devletlerdir.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23