• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nurettin Veren
Nurettin Veren
TÜM YAZILARI

Fetö’nün uyuyan hücrelerine toparlanma umudu vermeyelim

22 Şubat 2017
A


Nurettin Veren İletişim: [email protected]

Fetö ile mücadelede dikkatli ve kararlı olalım, 17-25 Aralık’tan sonra Cem Küçük bey ile beraber, Akit Gazetesinin yemekhanesinde yapmış olduğumuz bir sohbette, bundan sonraki olabilecek Fetö saldırılarının ve stratejisinin ne olduğunu sormuştu.

Ben de en çok askeriye içerisindeki uyuyan hücrelerden özellikle 2016 Ağustos’ta yapılan tayin terfi ve tasfiyelerden önce, bir kalkışma olabileceğini...

İkinci bir tehlike ise; Fetö’nün yıllar öncesinden bilgisayar olimpiyatlarına eleman yetiştirdiği için, dinlemeye, teknik ve görüntülü takibe olan zaafını bilerek, Dünyanın değişik servislerinin içerisine eleman hazırlamanın peşinde olduğunu ve buralarda yetişmiş elemanları var olduğunu bildiğimden, ikinci büyük tehlikenin de siber saldırılar olabileceğinden bahsettim ve bazı misaller ve resimlerle anlattım.

Üçüncü tehlike ise; Rusya’nın yıkılmasından sonra hem üniversiteler ve okullar, hem de esnaf seferleri ve yurtdışına yerleşen önemli kadrolar ile bugün 200’e yakın özellikle Orta Asya’dan, Afrika’dan, Amerika ve Güney Amerika’ya kadar bütün her yerdeki yerleşik Fetö’nün adanmış ruhlar dediği yapılanması vardır.

Akın İpek, Ali Katırcıoğlu gibi yüzlerce isimlerini sayabileceğim işadamları, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’dan sonra, Türkiye’den kaçan üst düzey profesörler, emniyet müdürleri, vali, hakimler ve savcılar vasıtasıyla organize olarak, yabancı ülkelerdeki basın yayın kuruluşlarıyla ve gizli servislerle yapacakları Türkiye aleyhindeki lobi faaliyetlerinin olabileceğini anlatmıştım.

Maalesef ilgili bütün Terör ve İstihbarat Teşkilatı’nın elemanlarına da bunu aynı şekilde anlattım. Satır satır not aldıkları halde, bu anlattıklarımı önemsediklerinden veya üst düzey ilgililere aktarmadıkları için, yine bu önerilerim tıpkı 2006’da ve 17-25’te olduğu gibi ciddiye alınmadı ve 15 Temmuz hadisesi ülkemize büyük bir bela, musibet ve karabasan gibi çöktü.

Allah 17-25’te sayın Cumhurbaşkanımızı kıl payı kurtardı. 15 Temmuz’da da, devletimizi kıl payı bu bela ve musibetten, Fetö’nün saldırısından kurtardı.

Fakat şimdi aradan geçen bu 6-7 aylık süreden sonra görüyorum ki; Fetö ile mücadele meselesinde hâlâ yeteri kadar ciddi bir teyakkuz ve bir mücadele yapılamamaktadır.

Toplu baskınlar ve tutuklamalarla, Fetö ile mücadele yapılıyor gibi gösterilmektedir. Ciddi bir sistem ve bir masa başı çalışması yapılmadan, bu polisiye operasyonlarla Fetö mücadelesi sürdürülemez.

Bu Fetö’ye yeniden toparlanması için kazandırılmış olan bir zaman kaybından başka bir şey değildir. Eğer cidden Fetö ile kökten bir çözüm arayarak mücadele edilecekse, bunun bir masa başı çalışması yapılarak, bütün yetkililerle beraber kafa kafaya verilerek yapılması gerekir. 

PKK, PYD ve DAEŞ’ten daha çok üzerinde durulacak ve durulması gereken bir komite tarafından, devletin en üst düzey Cumhurbaşkanından, Başbakanından, MİT müsteşarından, İçişleri Bakanı’ndan, Adalet Bakanı’ndan, YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet Teşkilatından görevlendirilecek kişiler ile sadece bu işi 7/24 bakabilecek komiteler, heyetler, bağımsız mücadele grupları kurulmalı ve Türkiye genelinde bunun yaygınlaşması sağlanmalıdır.

Şimdi gelelim endişemdeki haklı olduğum ve yapılması gereken mücadele şekillerini önermeye. 

El konulan 17 Fetö üniversitesinin takriben 70 bine yakın talebesi ve öğretim üyesi olduğuna göre, 70.000 talebesi olan üniversitede, 17 üniversitenin her birisinde beşer yüz kişiden 10 bin kişiye yakın Öğretim elemanının, Doçent, Doktor ve Profesörleri olduğunu düşünürsek, bunlar Fetö üniversitelerinde 15-20 yıl görev yapmış Fetö’nün has ve seçilmiş elemanlarıdır.

Fetö’ye kesin sadakat içerisinde olan bu elemanlar, okul ve üniversite binalarına el konulup, TMSF’ye devredildikten sonra, şu anda nerededirler ve bunlar fişlenmiş ve takip altına alınmışlar mıdır?

Tabii ki yine devlet ve diğer özel üniversitelere, yatay geçişler ile kendilerini kamufle etmişler ve görevlerine devam etmektedirler. Diğer taraftan KHK ile Fetö’cü rektörler tarafından kumpasa getirilerek, Fetöcülere karşı mücadele eden gerçek vatanperver, Fetö karşıtları bu yasa gereğince işlerinden atılabilmekte ve geriye dönmeleri ise çok zordur.

Ama Fetö üniversitelerinde 15 yıl görev yapmış, Fetö’nün takdiriyle ve tayiniyle üniversite elemanı olanların ise, hiçbirisi görevden alınmamış ve Fetö’cü olduğu tespit edilmeden sadece okullar ve üniversite binalarına el konulmuştur.

Bunlar şu an da hangi devlet kurumlarında ve üniversitelerinde görev yapmaktadır. Fetö üniversitelerinden daha önce mezun olan, en az 4 dönem ayrı ayrı mezun olanlar, şu anda hangi hayati kurumların içerisinde ve devlet üniversitelerinde görev yapmaktadır?

Bunlar takibe alınmış mıdır? Eğer sadece Bylock ve Bank Asya’ya para yatırmış olmak, Fetö’cü olduğuna dair bir delil ve bir karine ise, Fetö’nün üniversitelerinde ve okullarında 15-20 yıl görev yapmış, Fetö tarafından desteklenmiş ve seçilmiş olan has Fetö’cü elemanların elbette ki fişlenip takibi ve kontrolü yapılmalı ve yargılanmalıdırlar.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23