• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nurettin Veren
Nurettin Veren
TÜM YAZILARI

Paşa lakaplı Özbekistan imamının avukatı, FETÖ’cü mü?

11 Ekim 2017
A


Nurettin Veren İletişim: [email protected]

İzmir de geçen hafta içerisinde, FETO tarafından, Paşa lakabıyla ödüllendirilen, dokuz yıldır Özbekistan’ı Sevenler Derneği Başkanlığını yürüten tutuklu Gürbüz Dönmez ve ilk çekirdek kadrodan, İlahiyatçı Kırgızistan imamı olan Aydın Koyuncu’nun davalarına tanık olarak katıldım. 

2014 yılında İzmir terörle mücadele şubesinde vermiş olduğum ifadelerimde, 2003 ve 2005 yılındaki kitaplarımda bu isimleri ayrıca yazmıştım. FETÖ yapılanmasını hem Genelkurmay’daki 2006 yılındaki 8 saatlik görüntülü ifademde, örgüt üyelerinin görevlerini, isimlerini de vermiştim.

2017’de ise, hemen hemen her hafta, iki üç FETÖ davasında tanık olarak çağrılmaktayım. Yargılama esnasında yaşadığım bu çarpıklıkları hem kendi adıma, hem de bu FETÖ mücadelesindeki vatandaşların sıkıntılarını dile getirme adına, burada anlatmak istiyorum.

Tanık olan şahıslar mahkeme tarafından çağrıldığında gitme zorunluluğu var, şayet bir duruşmaya gidemezse, hakkında zorla getirilme kararı çıkarılıyor. Tanık olarak gidenlerin çoğu defa yol masrafları, harcırahları bir şekli ile kendisine verilmeden, zorla çağrılıyor ve gittiği gün saatlerce bekletilebiliyor. Bu bekleme esnasında, yargı salonlarının önünde sanık ve tanıklık yapan kişiler yan yana, omuz omuza duruyor ve göz göze geliyorlar.

İki tarafın karşılıklı birbirlerine her an saldırma ve bir karışıklık, bir arbede olma ihtimali çok yüksek. İhbar edenlerin çoğunun bilgileri, savcılık tarafından ve emniyet tarafından karşı tarafın eline veriliyor veya bir şekilde geçebiliyor. İşte bundan sonra tehditlerle, sindirmeler ile ihbarcı, bir şekilde köşeye sıkıştırılıyor.

Bunu tekrar tekrar dile getirdiğim halde, aynı olayları ben de bu hafta tekrar yaşadım. Mahkeme salonunda ikinci bir şokla karşılaştım. Paşa lakaplı Gürbüz Dönmez’i 40 yıldır tanırım. Ayrıca, iki gözü (AMA) olan, H.İ.U isimli şahsı da 1970’li yıllarda5-10 yaşından beri tanırım. FETÖ’nün ilk çekirdek kadrosunda yer almıştı. H.İ.U’nun kardeşi M. A.U da aynı yapıda yer almıştı.. Kardeş M. A.U, duruşmada hayretle baktım gördüm ki; Gürbüz Dönmez’in avukatlığını üstlenmiş. Bu cesaret ve bu cüret nereden geliyor.

Abisi ile birlikte senelerdir o yapı içinde evlerde kalan, şimdi avukatlık yapan M.A.U, mahkemeden ve devletten hiç korkmadan, FETÖ’cü Gürbüz Dönmez’i müdafaa etmek üzere adliyeye gelmiş, adeta mahkeme heyetine ve devlete meydan okurcasına müdafaa yapmaya çalışmaktadır. 

Bu avukatın ve abisinin, FETÖ’cü olup olmadığının araştırılmasını istiyorum. İşte FETÖ yapılanmasının, FETO’dan madalya almak üzere yapmış olduğu bu cüretkar hareketleri, mahkeme heyetine detaylarıyla anlatmaya çalıştım. Bu yapının elemanlarının FETÖ’nün talimatlarını kayıtsız şartsız yapmaktan başka hiçbir hedefleri yoktur. Bunların ne kadar acımasız ve tehlikeli olduğunun unutulmaması gerektiğini, mahkeme heyetine hatırlattım.

Bu yapının çözülme ihtimali çok zayıf, çünkü (AMA)’sı ile topalı ile,  kadınıyla, erkeğiyle örgüt üyeleri, birbirine perçinlenmiş ve kenetlenmiş gibi, hiçbir şekilde bir korku yaşamadan devletle açık açık cenk etmektedir.

Bu yapıyı çözebilmek için, özel eğitim almış hakimler, savcılar, avukatlar, emniyet mensupları ve stratejistler, ilahiyatçı akademisyenler, yetişmiş uzmanlar lazım. 

Halbuki karşı tarafta bütün FETÖ personeli, yetişmiş elemanları, işadamlarıyla, kamudaki olanlarla birlikte, 7/24 dünyanın her tarafında olanlar, bire bir irtibatlarını devam ettirebilmektedirler. Cezaevlerinde olanların bile, örgütle olan irtibatları kesilememektedir. Ben bu detayları mahkeme heyetine bir saate yakın TV programı yapar gibi anlattım.

Bu hususta FETÖ’ye karşı ihbarda ve tanıklıkta bulunan kişilerin, yüksek güvenlik ile korunması ve adreslerinin ve ihbarlarının saklı tutulması, devlet birimleri ile çok yakın birlik beraberlik içerisinde çalışmaları gerekir. Duruşma öncesi sanık yakınları ve tanıkların mahkeme salonlarının önünde ayrı bölmelerde bir araya gelmeden tutulması gerekmektedir.

İşte FETÖ duruşmalarına yeterli ilgi ve alaka gösterilmemesi, mahkeme salonlarında FETÖ’cüleri cesaretlendirerek, şov yapma fırsatı vermektedir.

300-500 kişi alabilecek mahkeme salonunda, hiçbir milletvekili, basın mensubu yoktu. Benim ve benim gibi mücadele eden, Türkiye genelinde FETÖ davalarında şehit ve gazi ailelerinden FETÖ ile mücadele edilen davalarda bulunmamaları, kendileri için mücadele eden, ihbar eden ve canlarını ortaya koyup tanıklık yapan kişilere destek olmamaları, ayrıca hiçbir yetkilinin olmaması ve ilgilenilmemesi, gerçekten çok utandırıcı bir durumdur. Bu yapıyla bu klasik usuller ile  kesinlikle mücadele edilemez.

15 Temmuz darbesine karşı meydanlardaki mücadele ruhu, FETÖ’ye karşı mahkeme salonlarında ve meydanlardaki vatanperverler ile Ak Parti, MHP teşkilatlarınca sürekli canlı tutulmalı ve desteklenmelidir.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23