• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nurettin Veren
Nurettin Veren
TÜM YAZILARI

Umut ve beklenti içinde oyalanmaya tahammülümüz yok

17 Ağustos 2017
A


Nurettin Veren İletişim: [email protected]

600 asırlık Büyük Osmanlı Devleti’ni yıkan zalim Batı dünyası, yeni kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, kendi danışmanları ile kendine bağlı olarak yöneteceği ajanlarını yetiştirdi ve bünyeye sinsice yerleştirdi.

Kurmuş olduğu Gladio sistemi, NATO ve AB tuzakları ile kamufle ederek, kendine bağımlı olacak şekilde, beklenti ve umut içerisinde, 50 yıldır kapısına bağlı tutuyor. 

Umut ve beklenti içinde tutmak demek, zamanımızı, hayallerimizi çalarak, nesillerimizi yozlaştırarak, bizi yarı bitkin ve yarı baygın halde, kontrol edilebilir ve yönetilebilir bir şekilde tutmak demektir. 

NATO ve AB güçleri, Doğu ve Güneydoğu sınırlarımızda, batıda ise 18 adamıza el koyan Yunanlı ile, bütün düşmanlarımızla ittifak ederek, PKK, PYD ve FETÖ ile işbirliği yaparak, her an bir saldırı planı içerisinde olan, Gaziantep, Mersin, Hatay, sınırımızda ağır silahlarını sınırlarımıza doğru çeviren, güya dost ve müttefik olduğunu söyleyen NATO ve AB’den artık hiçbir hayır ummadan kurtulmanın yollarını aramalıyız.

Suret-i Hakk’tan görünerek, demokrasi ve özgürlük hikayeleri ile, darmadağın ettiği 600 yıllık yüce Osmanlı Devleti›ni parçaladıkları sonra, beklenti ve umutlarımızı da elimizden alarak, kendi kapısında danışmanlarının yönetiminde bir devlet kurulmasına müsaade etmiştir. 

Bütün mesele; danışmanlar tarafından derin vesayetten ve onların kontrolünden, Türkiye›nin bugün çıkmak istemesi meselesidir. AB’nin, ABD’nin en çok rahatsız olduğu şey budur. Bunu açıkça ifade eden Haçlı Dünyası, Türkiye Devleti olsun ama kontrolü ve danışmanlığı bizim tarafımızdan olsun denmektedir.

Yol gösterici ve rehberlik yapıcıların çok doğru seçilmesi ve Sırat-ı Müstakim’de yürünmesi, kurtuluş ve özgürlüğü elde etmek kadar önemlidir. 

Demokrasi ve özgürlük teraneleri ise, tamamen bir aldatmaca ve bir uyutmadır. Bunu çok iyi ifade eden bir hikâyeyi size anlatayım.

Bir gün tilki ormanda gezerken, tavşanı elinde bir daktilo ile yazı yazarken görmüş ve yanına sokulmuş, “Ne yazıyorsun tavşan kardeş?” demiş.

Tavşan; “Bir tilkinin tavşan tarafından nasıl yenilebileceğinin doktora çalışmasını yapıyorum” demiş. 

Tilki gülmüş ve inanmamış ‘nasıl olacak bu’ diye sormuş. Tavşan da ‘Yuvama gel de göstereyim’ demiş. Büyük bir ağaç kavuğuna götürüp, ona göstermek üzere davet etmiş.

Biraz sonra tavşan ağaç kavuğundan tek kişi çıkmış ve tekrar daktilosunun başına oturarak yazmaya devam etmiş. 

Yazısına devam ederken; bu kez yanına ormanda dolaşan iri bir kurt gelmiş.

Bütün orman ahalisi de merakla onlara bakıyormuş ve konuşmalarını dinliyormuş. 

Kurt; “Tavşan kardeş ne yazıyorsun daktiloyla?” demiş. O da “Bir tavşanın bir kurdu nasıl yiyeceğinin doktora çalışmasını yazıyorum” diye cevap vermiş.

Kurt ve bütün orman ahalisi tavşanın bu cevabına gülerek, “bu nasıl olur?” demiş. Tavşan “yuvama gel de göstereyim” demiş ve ağaç kavuğunu göstermiş. Biraz sonra ağaç kavuğundan tavşan yine yalnız çıkmış. Ormandaki bütün ahali, hayretle bu durumu görmüşler, kapının aralığından bakınca, içerde birçok kurt, tilki ve çakalın kemikleri ve birde dişini kürdanla temizleyen koca bir aslan oturuyor.

Bütün mesele doktora yaparken, danışmanın kim olduğudur. 

Yanlış danışmanlarla, yanlış yola sürüklenenlerin takip ettiği yol, böyle bir neticeye götürür. Hiçbir yere yaslanmadan ve hiçbir beklentiye girmeden, kendi yolunu çizecek, kendi gücüne ve kendi devlet ve millet iş birlikteliği ile yürüyebilecek, gerçek müstakil ayet ve özgür devlet olabilmek için, çok daha radikal ve kararlı işler, planlar yapmalıyız.

Hiçbir yere yaslanmadan, hiçbir yerden yardım umudu ve beklentisi taşımadan, kendi gücümüzü, kendi işlerimizi kullanarak, ya bir yol bulacağız, ya bir yol açacağız diyerek, insan için kendi yaptığından başkası yoktur ayetini buraya yazarak, yürümeye çalışmalıyız.

Ve en leyse lil insâni illâ mâ seâ ve insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. (Necm Suresi, 39. ayet) işaretine göre, insanoğlunun kendi elinin ve gücünün Cenab-ı Hakk’a olan tevekkülünün dışında, başkalarına dayanarak plan yapmasının hüsrana sebep olacağını, çok açık bir uyarı olarak düşünmeliyiz.

Cuma günü, saat 20:45’te Akit TV Perde Arkası programında görüşmek dileğiyle. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23