• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Eskiden “takva” derdik, şimdi “marka” diyoruz!

14 Haziran 2017
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

“Takva Müslümanı” idik, “Marka Müslümanı” olduk!..

Mevki sahibi yahut varlıklı dindarlar, “takva” ile “marka” arasında bocalıyoruz: Marka yiyor, marka içiyor, marka giyiyor, marka yaşıyoruz.

Eskiden Müslüman hayatlar, ebediyete dönüktü. Dünya “ebedi” imiş gibi algılanmaz, “ahretin tarlası” olarak görülüp yaşanırdı. Mü’minler birbirlerini “çıkar” için değil, “Allah için” severlerdi. 

Müslümanın içten pazarlıkları yoktu. Müslüman, göründüğü gibiydi: İçi başka, dışı başka dindara nadiren rastlanırdı.

Bir iş yapılmadan önce “günah mı, sevap mı” diye bakılır, ancak “sevap”, ya da en azından “müstehap” olduğu kanaati hâsıl olduktan sonra, o iş yapılırdı…

Müslüman zenginler “ehl-i dünya” denilen “tek dünyalılar”a (ahret inancı olmayanlara) özenmez, ne kıyafette, ne siyasette, ne sosyal ve ticarî hayatta onları taklit etmezdi.

Dünyayı “mezra” (geçici iskân yeri) olarak görür, “mükâfat”ı ebedi hayatta bekler, bu beklenti ile dünyanın “cazibedar fitneleri”ne karşı direnirlerdi.

Ebedi hayata yönelik beklentilerimiz mi kırıldı, yoksa kendimizi dünyanın cazibesine mi fazlaca kaptırdık bilmiyorum, bildiğim şu ki, git gide “tek dünyalılar” gibi yaşamaya başladık. 

Hele bir de varlıklıysak, tüm emellerimize fani dünyada ulaşmak mecburiyetinde imiş gibi tüketiyoruz hayatı.

Eskiden böyle yapmaz, salt kendimiz için yaşamazdık. Lüksümüz, tantanamız, “dünyacı” beklentilerimiz fazla yoktu. “İsraf toplumu” değil, “infak (yardım) toplumu”yduk. 

Komşumuzun başı ağrısa yüreğimiz ağrır, o aç yatıyorsa tok uyumayı “insanlık dışı” sayardık. 

Bir mahallede birinin aç ve açıkta kalması demek, o mahallede yaşayan tüm zengin Müslümanların ayıplanması demekti. Çünkü hayatı inançlar şekillendirmişti.

Hayatımızı inançlarımız şekillendirmiyor artık, ihtiraslarımız şekillendiriyor!.. Siyasal, sosyal, ekonomik, çoğu kâr amaçlı kaygılar biçimlendiriyor. 

Hem “komşusu açken tok uyuyan bizden değildir” hadisi dilimizden düşmüyor, hem de en yakın komşumuzun zaruri ihtiyaçlarını görmezden geliyoruz!..

Daha da vahimi var…

Çoğumuz “moda” tutkunu olduk. “Farklı” görünme hastalığı bizim de ruhumuzu avuçladı. Kefende “marka” aranmadığını bile bile elbisede “marka” arıyoruz. 

Yakında kefende de marka ararsak hiç şaşırmayacağım!

Bizi vaktiyle “İslâmi moda” ile tanıştıranlar, yakında eminim “kefen modası”yla da tanıştırırlar!

Eski ölçüler çoktan değişti: Artık “takva” değil “marka” yaşıyoruz!

Komşumuz açken uyumuyoruz, çünkü aç kalma ihtimali olan komşuları geride bırakıp kendimiz gibi varlıklı dindarların ikamet buyurduğu etrafı yüksek duvarlarla çevrili sitelere taşındık.

Kapıda bekçiler var. Kapılar da şifreli: İçeri hiçbir fakir, hiçbir eski komşu giremez!

İnançlarımızı yitirmedik henüz, ama çoğunu yüreğimizle yaşamıyoruz… 

Hayat tarzımızın inançlarımızla örtüşmediği gerçeği de işin cabası!

Söyler misiniz, ne oluyoruz?

Ah ramazan! Sen bize geldin, ama biz sana gelemiyoruz!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23