• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Her İbadet Bir Öğretidir

21 Haziran 2017
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Batı felsefesi, hayatı salt bir “yarış ve tırmanış” olarak görürken, “kader”e yol veren İslam tefekkürü, hayatın “yarış” ve “tırmanış” olduğunu kabul etmekle birlikte, insanın “eşref-i mahlûkat” (yaratılmışların en şereflisi) kimliğine ve insanın yaradılış hikmetine daha yakışan bir ekleme yaparak der ki: “Hayat bir yarış, tırmanış ve yakarış(dua=kulluk)tır.”

İşte buradan hareketle, bir yazımda şöyle bir söz sarf etmiştim:

“Esas olan kimsenin yüreğine ve emeğine basmadan hayat yolunu koşmak, hayatın güçlüklerini tırmanmaktır.” 

Çünkü başkasının yüreğine (vicdanına, duygularına, sevgilerine, üretimine, çıkarlarına) basmak, kavgayı kışkırtır...

Bir sürü savaşla bugün tüm dünyanın karşı karşıya bulunduğu “küresel terör”, basılan yüreklerin yanı sıra, yine bir başka biçimde yüreklere basma anlamına gelen adaletsizliklerin (bir anlamda yüreklere basmanın) ürünleridir.

Dünyanın savaş ve terör gibi olgulardan arınması elbette temennimizdir. Ancak bunu sağlayacak bir güce sahip değiliz. Dünyadaki haksızlık ve adaletsizlikleri bireysel çabalarımızla değiştiremeyeceğimize göre, tüm gücümüzü kendimizi değiştirmeye adamak durumundayız. Bunun için de hayatı ve kâinatı okumayı öğrenmemiz lazım.

Hayat ve kâinat hem mektep, hem de mektuptur! (Bediüzzaman, “Mektubat-ı Rabbani=İlahi mektuplar diyor). Bu tespitlere bir ekleme daha yapmak zorundayım: Hayat aynı zamanda bir öğrenim ve deneyimdir. Nasreddin Hoca, tutmayacağını bile bile göle maya çalmak suretiyle yeni “deneme”lere açık olma gerekliliğine dikkat çekmişti. Ayrıca her ibadetin bir “öğreti” olduğunu da hatırlamalıyız. 

Alalım kelime-i şahadeti: Kelime-i şahadet mensubiyetimizin kafa kâğıdıdır. Mükellefiyetlerimizi öğrenmenin de giriş kapısı. İman anahtarı ki, o anahtar olmadan hayatın hiçbir kilidi açılmaz. Ayrıca insanı “din kardeşliği” dediğimiz atmosfere de bir çağrıdır.

Namaz: Namaz bir yandan zamanın değerini (çünkü her zaman bir namaza tahsislidir) idrak etmemizi öğretirken, diğer yandan disiplinli yaşamayı öğretir...

Namaz kılan insan, herhangi bir randevusuna giderken, önce namazlarını plânlar. Namazlarını dikkate alarak gününü ayarlar. Bu da insana hem zamanı plânlamayı öğretir, hem de vaktin ne kadar kıymetli olduğunu, limitine kadar değerlendirilmesi gerektiğini...

Oruç: Aczin ve fakrın yanı sıra vicdani sorumluluk almayı, ayrıca da kulluğu ve sabrı öğretir...

İnsan ruhunu disiplin altına alıp Yaratıcı Kudrete yönlendirirken, kendinde olanı başkalarıyla bölüşme konusunda da Müslümanı eğitir. Varlıklı olanlara aç kardeşlerinin halini yaşatarak açlığı yakından kavramalarını ve bu suretle yardımlaşmayı ihmal etmemelerini sağlar. 

Hac: Bu ibadet Müslümana sabretmeyi, sabır içinde şükretmeyi, zorluklara göğüs germeyi, katlanmayı, güçlüklere karşı dayanmayı, farklı kültürleri keşfetmeyi ve hoş görmeyi, “fark”ı benimseyip sevmeyi, tanışıp kaynaşmayı, yoğun kalabalıklar arasında doğru davranmayı, organize hareket etmeyi ve hasreti öğretir. 

Zekât: Herkesin kendi varlığını saçıp savurarak yaşadığı, güçlünün güçsüzü, zenginin fakiri ezip sömürdüğü bir anlayışın yaygın olarak yaşandığı dünyamızda, insanlara dayanışma ile birlikte kardeşliğin gücünü de öğretir. Toplumsal uçurumları “yardım köprüsü”yle kapatıp, komünizmi ve terörizmi besleyen sınıflar arası çatışmayı önler. 

Evet, her ibadet bir öğretidir. “İnsan” ise sürekli öğrenen ve öğrendiklerini yaşamaya çalışan varlıktır. Hazret-i Mevlana, öğrenmeye sırt çevirmiş insanın şerrinden korkmak gerektiğini vurgulamak için bir kıssa nakleder.

Hazret-i İsa’nın bir şeylerden kaçtığını gören biri, neden kaçtığını sormuş. “Bir ahmaktan kaçıyorum” cevabını alınca; “Sen ki” demiş adam, “bir dua ile körlerin gözlerini, sağırların kulaklarını açtın, ölüyü bile dirilttin; buna da bir dua okuyup düzeltemedin mi?”

Koca Peygamber umutsuzca başını sallamış ve şu cevabı vermiş:

“Haklısın. Cansıza okudum canlandı, köre okudum gördü, sağıra okudum duydu; fakat ahmaka defalarca okumama rağmen hiçbir etkisi olmadı. Onu taşlar kadar hissiz, kumlar kadar verimsiz gördüm. İşte bu yüzden kaçıyorum.”

Hayatın ve ibadetin dersi, sadece ders almasını bilenleredir.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23