• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Osman Gazi’nin vergi politikası

25 Eylül 2017
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Meşhur tarihçimiz Âşıkpaşazâde “Osman Gazi’nin Kanun-u abkamın bildürür” başlığı altında, şöyle bir olay naklediyor…

“Kadı konuldı. Ve Sübaşı konuldı. Ve bazar durdı. Ve hutbe okundı. Bu halk kanun ister oldular. Genniyanıdan (Germiyanoğulları’ndan) bir kişi geldi. Eydür (dedi ki): “Bu bazarın bacını bana satun”. 

Bu kavm eyitdi: 

“Han’a (Osman Gazi’ye) var” didiler. Ol kişi hana vardı.

Sözini söyledi. Osman Gazi eydür: “Bac nedür”? 

Ol kişi eydür: “Bazara her ne kim gelse ben andan akça alurın”. 

Osman Gazi eydür: “Senün bu bazar ehlinde alırun (alacağın) mı var kim akça istersün?” 

Ol kişi eydür: “Hanum bu töredur. Cemi’ vilayetlerde vardır kim padişah olanlar alur.”

Osman Gazi eydür: “Tanrı mı buyurdu veya beyler kendüleri mi etdi?” 

Yine bu kişi eydür: “Töredur Hanım! Ezelden kalmışdur…”

Osman Gazi gayet kakıdı (kızdı). Eydür: “Bir kişi kim kazana, gayrinun mı olur? Kendinün mülki olur. Ben anun malına ne kodum ki bana akça ver deyem. Bire kişi var git! Artuk bu sözi bana söyleme kim sana ziyanım değer”. 

Ve bu kavm eyitdiler kim: “Hanum, bu bazarı bekleyenlere adetdür, kim bir nesnecik vereler.”

Osman Gazi eydür: “İmdi çün ki siz eyle dersiz, her kişi kim bir yük getüre, satan iki akça versün; her kim satmasa hiç nesne vermesün. Ve her kişi kim bu kanunumu boza, Allah anun dinin ve dünyasın bozsun! Ve dahi her kime kim bir tımar verem, anun elinden sebepsiz almayalar. Ve hem ol öldüğü vakit ağlına (varislerine) vereler. Ve her küçücük dahi olur ise vereler. Hizmetkârları sefer vaktı olıcak sefere varalar, ta ol sefere yarayınca…” 

Görüldüğü üzere, Osmanlı Devleti’nin, başından sonuna kadar, tüm muameleler adil esaslar üzerine inşa edildi… 

Örnek Hz. Ömer’in, “Nil kıyısında bir kuzuyu kurt kapsa hesabını Halife Ömer’den sorarlar” şeklindeki anlayışıydı…

***

Osmanlı devlet düzeninde kanunların dışında, son derece kapsamlı bir ahlâkî ve vicdanî kontrol mekanizması işlerdi... 

Bu vicdani murakabe (denetim) devlet denetiminden çok daha etkili ve çok olumlu sonuçlar verirdi. 

Bugün Batılı ülkelerin geliştirmeye çalıştıkları bu otokontrol mekanizması; Osmanlı’nın attığı her adıma ölçü olmuş, Orta Afrika’dan Orta Asya’ya kadar uzanan Osmanlı İmparatorluğu’nun 600 yıldan fazla yaşamanın en mühim amilini teşkil etmiştir (Osmanlı imparatorluğunda toprak kanunları s. 14).

Bu devlet, öyle bir hukuk devletidir ki; müşterinin ununa, buğdayına zarar gelir düşüncesiyle değirmenlerde tavuk beslenmesini dahi yasaklamıştır. 

Değirmen sahipleri vakti öğrenebilmek için yalnız bir tek horoz besleyebilirlerdi. (age., s. 62).

Otokontrol mekanizmasının suiistimal edilmesini önlemek için kadılar ikinci bir kontrol mekanizması meydana getirirlerdi. 

Kadı (hâkim) olacak kimselerde aranan şartlar vardı. 

Âdil, fehim (anlayışlı, akıllı, zeki), müstakim (istikamet sahibi) olmalı, hiddet ve şiddetten sakınmalı, taraflardan hediye kabul etmemeli, ayrıca fikri durgun olduğunda, açlık, keder, gam, uykusuzluk gibi hallerde hüküm vermemeli idi.

Kaza dahilinde meydana gelen vakaların mahkemeleri o kaza mahkemesinde görülür, başka bir kazaya dava naklolunmazdı. 

Yalnız başkente gidip davasını divanda gördürmek herkes için daima mümkündü. (Mustafa Akdağ, Türkiye’nin iktisadi ve İçtimai Tarihi, c. 1).

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23