Kafkasya harekatı ile Hazar kıyılarına kadar ulaşan Osmanlılar, fethettikleri bu yeni sahada sağlam bir şekilde yerleşmek için uğraşmışlardır. Hazar Denizi’ne de komşu olan Osmanlılar, doğuda yapılacak mücadelelerde stratejik önemi olan bu denize hâkim olabilmek için burada yeni bir kaptanlık kurdular. Hazar Kaptanlığı olarak anılan bu göreve ilk olarak Mehmed Bey tayin edildi.

Osmanlılar, yeni fethettikleri alanlarda tutunmak için, bu tarihe kadar İranlılar ile yaptıkları mücadelelerde edindikleri tecrübeden de geniş ölçüde faydalandılar. Bundan önceki savaşlarda Osmanlılar, genelde, Safeviler’e gözdağı vermeyi ve onların Osmanlı topraklarına yönelik emellerine set çekmeyi amaçlamışlardı.

Özellikle Doğu Anadolu taraflarında fethedilen sahalarda kalıcı olmak ve iskan fazla düşünülmemişti. Bu dönemde, Osmanlı hakimiyeti altına alınan bölgelerden stratejik öneme sahip yerler çeşitli beylerbeyiliklere ve sancaklara bölünerek doğrudan doğruya İstanbul’dan tayin edilen görevliler tarafından yönetildi.

Özellikle Gürcü nüfusunun yoğun olduğu yerler, Osmanlılar’a tabi olmayı ve haraç vermeyi kabul eden Aleksandre Han gibi eski Gürcü beylerinin idaresinde bırakıldı. Bölgedeki mevcut kaleler tamir edilerek, askeri öneme sahip yerlere yeni kaleler yapıldı ve buralara yeniçeri, sipahi, azeb ve gönüllü gibi ulufeli muhafaza birlikleri yerleştirildi.

İlk dönemlerde bölgenin gelirleri savunma giderlerini dahi karşılamakta yetersiz kaldığı için devlet bu ihtiyacı Diyarbakır, Halep, Erzurum ve Sivas gibi şehirlerin vergilerinden karşılamaya çalıştı.

Savaşlar sırasında etrafa dağılan bölge halkının tekrar eski yerlerine dönmelerini sağlanmak üzere çeşitli tedbirler alındı. Bunların bir kısmı kendi rızalarıyla dönerken bir kısmı da zorla veya bazı kolaylıklar gösterilmek suretiyle eski yurtlarına iskan edildiler. Nizam ve asayişin sağlanmasından sonra fethedilen sahanın tahriri yapılarak, arazi timar sistemi çerçevesinde taksim edildi.

Bütün gayretlere rağmen Osmanlı hakimiyeti, bölge halkı tarafından kabul görmedi. Ayrıca Avusturya ile devam eden savaşlar, mali yetersizlik ve çeşitli bölgelerde çıkan isyanlar Osmanlılar’ın Kafkas bölgesiyle yeterince ilgilenmesini engelledi.