Osmanlı tarihi hakkında son yıllarda yapılan akademik tarih çalışmalarında, imparatorluğun XVI. yüzyılın sonlarından itibaren değişen dünya şartlarına paralel olarak kendi yapısını değiştirdiği yönünde bir görüş hakim oldu. XVII. yüzyılın ortalarına gelindiğinde imparatorluğun klasik şeklinden tamamen farklı yeni bir devlet yapısı ortaya çıkmıştı.

Klasik yapıda meydana gelen bu değişiklik devrin nasihatname literatüründe bozulma olarak algılandı ve bu fikir XX. yüzyıldaki tarih araştırmacılarına da intikal etti.

Son otuz yılda yapılan çalışmalar, bunun böyle olmadığını açıkça ortaya çıkarmıştır. Bunlara göre, Osmanlı klasik düzenindeki değişmeler bozulma değil, yeni şartlara intibaktır. Çözülme ve gerileme terimlerinin yerine, buhran ve dönüşümün kullanılması daha uygundur. Esasen Osmanlı İmparatorluğu da karşılaştığı bu buhranı atlatıp 300 yıl daha devam etmiştir.