Kanuni Sultan Süleyman'ın 6/7 Eylül 1566’da Zigetvar önlerinde vefat etmesi üzerine, Veziriazam Sokollu Mehmed Paşa, Kütahya’daki Şehzade Selim’e mektup gönderip, babasının vefat ettiğini ve derhal bu tarafa gelmesi gerektiğini haber verdi. Veziriazamın mektubunu 12 gün sonra, Kütahya dışındaki Sıçanlı’da alan II. Selim, hemen şehre döndü. O gün Cuma olduğu için şehirdeki bütün camilere haber gönderilerek hutbe II. Selim adına okundu.

II. Selim, 29 Eylül 1566’da Boğaz’daydı. Yeni padişah ilk şaşkınlığı burada yaşadı. Zira ne Osmanlı ve dünya tarihinin son 46 yılına mührünü vuran Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümü sebebiyle İstanbul’da bir matem hali, ne de kendisini karşılamaya gelen yetkili kişi vardı. Aslında Sokollu Mehmed Paşa, muhafız olarak şehirde bırakılan İskender Paşa’yı durumdan haberdar etmişti. Ancak İskender Paşa, veziriazamın üstü kapalı ifadelerini anlayamamış ve dolayısıyla da gerekli hazırlıkları yapmamıştı. II. Selim’in adamını karşısında görünce herşeyi anladı ve alelacele hazırlıklarını tamamlayıp, yeni padişahı Üsküdar’dan İstanbul’a nakletti. II. Selim’in Topkapı Sarayı’na yerleşmesiyle, top sesleri İstanbul semalarını inletmeye, tellallar şehrin dört bir yanında taht değişikliğini haykırmaya başladı.

Şehirde kaldığı üç gün zarfında Eyüp Sultan ve atalarının türbelerini ziyaret edip, fakir fukaraya sadakalar dağıtan II. Selim, bu süre sonunda ulema ve şehrin ileri gelenleri tarafından merasimlerle şehirden uğurlandı. Yolda Veziriazam Sokollu Mehmed Paşa’dan acele etmesine dair peş peşe mektuplar alıyordu. II. Selim’in Belgrad’a yaklaştığını haber alan Sokollu, Kanuni’nin vefatından haberdar olmayan orduya bu tarafa doğru hareket emri verdi. Nihayet güvenli topraklara ulaşıldığında Sokollu’nun
emriyle hafızlar Kanunî’nin naaşını taşıyan arabanın yanında Kur’an okumaya başlayınca, büyük sır herkese ilân edilmişti. Kısa süre içinde Kanunî’nin ölüm haberini duymayan hiç kimse kalmadı. Yürekleri yanan askerler bir ara yürümeyi bıraktılar ve ağlayıp dövünmeye başladılar. Sokollu, etkili bir nutukla onları sakinleştirdi ve ilerlemeye razı etti.

Bu arada Belgrad’a ulaşan II. Selim, veziriazamın tavsiyesiyle orduyu burada bekledi. Ordu Belgrad’a girerken II. Selim, üzerinde siyah kaftanla babasının naaşını karşıladı. Burada padişahın cenaze namazı ikinci kez kılındı ve cenaze arabası ayrı bir kafile ile İstanbul’a doğru yola çıkartıldı. Yeni padişah tahta çıktığı zaman kapıkulu askerine de cülûs bahşişi verilmesi gerekliydi. Devlet geleneklerini çok iyi bilen Sokollu, II. Selim’e bir tezkire gönderip, cülûs merasimi yapılmasını ve bunun nasıl icra edileceğini bildirdi. Ancak yeni padişah, hazinede yeteri kadar para olmaması sebebiyle bahşiş işini oldu bittiye getirmek için, çevresindekilerin etkisiyle otağ-ı hümâyûndaki tahta oturup saltanatını ilân etti.

Asker bu işten hiç hazzetmese de şimdilik sineye çekti. Padişahın İstanbul’a girmesinden bir gün evvel yeniçeriler padişah alayının geçeceği yolları ulaşıma kapatarak istediklerini kabul ettirmeyi planladılar. Sabah olduğunda II. Selim, Halkalı Sarayı’ndan İstanbul’a doğru alayla birlikte ilerlemeye başladı. Fakat Şehzâde Camii önünde toplanan yeniçeriler, alayın önünü kestiler ve ''Dur a! Dur a!'' diye bağırarak, yaklaşık bir saat alayın ilerlemesini engellediler. Neden ilerlemedikleri sorulduğunda ise “otluk arabası var” diyerek kaçamak cevaplar verdiler.

Nasihat etmek isteyen üst düzey devlet ricalinin bir kısmına hakaret ederken, bir kısmını da silah zoruyla susturdular. II. Selim uzun ve zorlu bir yolculuktan sonra Topkapı Sarayı’na ulaştı ancak askerler bahşişlerinin verileceğini bizzat yeni sultanın ağzından duymadıkça sarayın önünden ayrılmayacaklarını veziriazam aracılığı ile padişaha ilettiler. Askerin bahşiş almazsa bir isyan çıkaracağından çekinen II. Selim, bahşişlerinin dağıtılacağını ilân ederek, İstanbul’u yağmalanmaktan kurtardı.