Osmanlı tarihinde İstanbul’da birçok isyan çıktı. Bunların çoğunda da askerler başroldeydi. 1651’de ise İstanbul, isyanlar açısından bir ilke daha şahit oldu. Bu defa isyan edenler askerler değil, şehir esnafıydı. 1650 yılında askere verilmesi gereken ulûfenin, hazinede yeterli para olmadığı için, tamamı ödenemedi. Bunun üzerine düşük ayarlı para ile esnafın elindeki daha değerli para zorla değiştirilerek hazineye ek gelir sağlanmaya çalışıldı.

Zaten ekonomik olarak zor şartlar altında işlerini yürütmeye çalışan esnaf bu uygulamayla kiralarını dahi veremez hâle geldi. 1651 Ramazan’ı esnafa zehir olmuştu. Ramazan’ın dördüncü günü Bezzazistan kethüdası, Sarachâne’de depolanmış zayıf akçeyi göstermek için esnafı davet etti. Bununla da kalmayıp, ellerindeki daha değerli paralara devlet tarafından el konulacağı haberini verdi. Esnaf artık bu kadarına da tahammül edemeyeceklerini belirterek itiraz etti. Veziriazam Melek Ahmed Paşa’nın konağına giderek, paşaya şikâyetlerini anlattılar.

Sinirlenen veziriazam, “Sürün bunları taşra yıkılın bre kâfir gidiler, varın tedârik edin verin” diye sert bir şekilde esnafı azarladı. Haklı olmalarına rağmen bir de veziriazam tarafından azarlanan, hatta “kâfir” denilerek hakarete uğrayan esnaf Saraçhâne’yi terketti. Soluğu Şeyhülislâm Aziz Efendi’nin evinde aldılar. Aziz Efendi’yi saraya gidip şikâyetlerini Sultan IV. Mehmed’e anlatmak için zorladılar. Aziz Efendi gizlice Melek Ahmed Paşa ve yeniçeri ağasına “bize imdâd etsünler” diye haberler gönderdi.

Esnaf bununla da yetinmedi, sokakta rastladıkları diğer esnaf ve halkı da önlerine katarak ve bir de, “Ümmet-i Muhammed! Bize olan zulm nedir? Aramıza kılıç girdi. Kapayın dükkânlarınızı” diye tellal çığırtarak Topkapı Sarayı’na doğru ilerlediler. Artık ocak ağalarının zulmüne tahammülleri kalmayan diğer İstanbul esnafı da bu çağrıyı fırsat bildi. Şehirdeki bütün dükkânlar kapatıldı. Önlerine Şeyhülislâm Aziz Efendi’yi katıp doğruca Topkapı Sarayı’na geldiler. Sultanahmet Meydanı yine mahşerî bir kalabalığın öfkeli ayakları altında sarsılmaktaydı.

Aziz Efendi’nin belirttiğine göre Ayasofya önüne gelindiğinde kalabalık 20.000 kişiyi bulmuştu. Kalabalığın “Dâd (Adalet) padişahım! Dâd” feryadı yeri göğü inletiyordu. Şeyhülislâm, Ayasofya önünde türbeleri ziyaret etmek için atından indi. Bu arada padişahdan içeri gelmesi yönünde izin çıkınca saraya girdi. Aziz Efendi, saraya girmeden önce kalabalıktan bundan sonrasını kendisine bırakmalarını ve içeri girip saygısızlık etmemelerini istediyse de, şeyhülislâm daha kapıda iken halk sarayın birinci
kapısından içeri doluşmuştu bile. Aziz Efendi, padişahın huzuruna çıkmadan önce Mahpeyker Kösem Sultan’la karşılaştı ve Valide-i muazzamayla bir süre tartıştı.

Daha sonra IV. Mehmed’in huzuruna çıkan şeyhülislâm, esnafın şikâyetlerini bir bir anlattı. Padişah da, “Size böyle zulüm olduğuna benim rızâm yoktur” diyerek, Veziriazam Melek Ahmed Paşa’yı saraya davet etti. Halkın kendine zarar vereceğinden korkan Ahmed Paşa, saraya kendisi gitmeyip, bir adamını gönderdi. Veziriazamın adamı, Sultanahmet Meydanı’na geldiğinde buradaki esnafın taşlı sopalı saldırısına maruz kaldı.

Sultanahmet’te bunlar yaşanırken yeniçeriler de Orta Camii’de bir araya geldiler. Esnafın işi daha ileri götürmesini önlemek için hazırlıklara başladılar. Veziriazam Melek Ahmed Paşa’yı esnafın istemediğini de öğrenen yeniçeri ağaları, durumu lehlerine çevirmek için Yeniçeri Ağası Kara Çavuş’un veziriazam tayin edilmesini istediler. Ancak Kara Çavuş, teklifi kabul etmekte çekingen davranınca vezaret mührü Siyavuş Paşa’ya verildi. Sivayuş Paşa ve Şeyhülislâm Aziz Efendi birlikte Sultanahmet Meydanı’na gelip, halkı sakinleştirdiler.

Vaktin geç olduğunu belirterek, diğer isteklerini yarın erkenden bildirmelerini istediler. Biraz olsun rahat nefes alan şehir esnafı meydandan ayrıldı. Ocak ağaları, esnafın ani bir saldırısını önlemek için gece Atmeydanı ve buraya çıkan yollara silahlı asker yerleştirdiler. Sabah olduğunda meydana gelmek isteyen esnafı silah zoruyla geri çevirdiler. Saraçhane’ye gönderilen yeniçeriler de esnafa zorla dükkânlarını açtırdılar. Böylece İstanbul’daki ilk esnaf isyanı, daha fazla zararlı hâle gelmeden, biraz padişahın gayreti biraz da yeniçerilerin silahlı zorlamaları ile yatıştırıldı.

Fakat her geçen gün esnafın yeniçeriden şikâyeti daha da artmaktaydı. Aradaki bu sessiz mücadele yaklaşık bir ay devam etti. Bir ay sonra IV. Mehmed’i tahttan indirmek için Kösem Sultan ile beraber gizli planlar hazırlayan yeniçeri ağaları, İstanbul’daki diğer askerî gruplar ve şehir halkının birlikte hareket etmesiyle ortadan kaldırıldı.