II. Mehmed tahta çıktığında Osmanlı İmparatorluğu, Fetret Devri’nin sarsıntısını henüz atlatamamıştı. Bizans’ın elinde muhtemelen Mehmed Çelebi’nin oğlu olan Şehzâde Orhan potansiyel tehlike olarak duruyordu. II. Mehmed tahta çıkar çıkmaz hayattaki tek kardeşi olan ve daha kundakta bulunan Şehzade Ahmed’i öldürttü. Fatih, İstanbul’un fethiyle Osmanlı İmparatorluğu’nu toparladı. 1402’den itibaren devam eden kargaşaya da son verdi.

Fatih Sultan Mehmed devlet ve saray teşkilatını belirli düzenlere oturtup, kanunlaştırdı. Devlet teşkilatının kanunnâmesini yazdıran Fatih, kanunnâmenin içerisine saltanat verasetiyle ilgili bir madde de koydurttu: “Ve her kimesneye evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizâm-ı alem içün katl etmek münasibdir. Ekser ulema dahi tecviz etmiştir (onaylamıştır). Anınla âmil olalar (ameledeler)”. Fatih Sultan Mehmed, kardeş katlini ilk ortaya çıkaran padişah değildir. Onun hükümdarlığından önce Osman ve Orhan Gazi hariç bütün dedeleri kardeşlerini öldürmüşlerdir.

Fatih, sadece mevcut durumu meşrulaştırdı. Bunu yaparken de özellikle Fetret Devri’nde oluşan Osmanlı devlet tecrübesine dayanmıştı. Kardeş katli meselesini Fatih’e yakıştıramayanlar da, sultanın adını lekelememek için, bu kanunnâmenin batılılar tarafından yazıldığını ileri sürerler.

Kanunnamenin tek nüsha hâlinde ve Viyana Arşivleri’nde bulunmasını da iddialarına delil olarak gösterirler. Ancak yapılan araştırmalar kanunnâmenin tek nüsha olmadığını, Osmanlı tarihleri içerisinde başka nüshalarının da bulunduğunu ortaya çıkarmıştır.

Fatih’in kanunnâmeye koydurduğu maddenin ne kadar haklı olduğu ölümünden hemen sonra anlaşıldı. II. Mehmed’in ölümünden sonra iki oğlu II. Bâyezid ile Cem Sultan arasında yıllarca sürecek bir mücadele meydana geldi. Şehzadelerin arasında iki defa meydan savaşı yapıldı.

Savaşları kaybeden Cem Sultan, Hristiyanlar’ın eline geçti. Yıllarca Osmanlı İmparatorluğu’nun dış siyasetini etkiledi. Cem Sultan, bütün bu durumuna rağmen ağabeyinin daha önce yaptığı antlaşma teklifini tekrar öne sürmesini kabul etmeyerek, Anadolu’daki bazı eyaletlerin kendisine verilmesini istedi.

Ancak Cem’in bu teklifini II. Bâyezid, “mülkün bölünemeyeceğini ve boşuna Müslüman kanının aktığını” söyleyerek reddetti. Devlet topraklarının aile fertleri arasında bölünmesinin kabul edilmemesi, Osmanlılar’ın Türk devlet geleneğinden uzaklaşarak, merkezî bir devlet yapısı kazandığını açıkça göstermektedir.

Yavuz Sultan Selim’in saltanatının ilk yılları taht için kardeş kavgasının zirveye çıktığı bir dönem oldu. II. Selim döneminden itibaren büyük şehzade haricindeki şehzadelerin vali olarak görevlendirilmesine son verildi. Bu da taht kavgalarına son verdi. Tahta çıkan Osmanlı padişahı isyan etmeye fırsat bulamayan kardeşlerini rahatça ortadan kaldırıyordu.