Akromegali, beyin tabanında bulunan hipofiz bezinin ön lobundan çok fazla miktarda büyüme hormonu salgılanması sebebiyle oluşan bir hastalık türüdür. Bu rahatsızlık çeşidinde hasta dev bir görünüme sahip olur. Ancak hastalık kişinin büyüme çağının bitiminden sonra baş gösterirse sadece el-ayakların genişlemesi, çene ile burnun büyümesi ve sesin kalınlaşması görülür. Akromegali, tedavi edilmezse hastalarda kalp yetmezliği görülür.

Akromegali neden oluşur?

Akromegali hastalığının %90 ı hipofiz bezindeki tümörden kaynaklanır. Bunun sonucunda görmede darlık ve baş ağrısı oluşur. Hastalığın ilk belirtileri ise yüzüklerin dar gelmesi ayakkabı numarasının artması ile farkedilir. Görülme sıklığıysa 1 milyonda 60-70'tir.

Akromegalinin belirtileri nelerdir?

- Ellerde ve ayaklarda büyüme, ayakkabı numarasında artış, yüzüklerin parmağa dar gelmesi

- Yüz hatlarında kabalaşma, çenenin uzaması

- Cildde kalınlaşma ve/veya esmerleşme

- Terlemede artma

- Seste kalınlaşma

- Dil, dudaklar ve burunda büyüme

- Eklem ağrısı

- Genişlemiş kalp

- Diğer organların büyümesi

- Kollarda ve bacaklarda yorgunluk

- Horlama

- Yorgunluk-halsizlik

- Baş ağrısı

- Görmede daralma

- Kadınlarda adet bozuklukları

- Kadınlarda göğüsten süt gelmesi

- Erkeklerde iktidarsızlık

Akromegali tedavisi nelerdir?

Akromegali rahatsızlığını belirlemek için öncelikle serumda büyüme hormonu seviyesinin ölçülmesi gerekmektedir. Bunun yanında ağızdan şeker yüklemesine, yaklaşık her 30 dakikada bir ölçülen büyüme hormon değerleri izlenir ve tanı için kullanılır. Hastalık için 2 türlü cerrahi yöntem vardır.

Birincisi: İlk yol cerrahi tedavi yöntemidir. Bu seçenekte transkranial yöntemde alın kemiğinden hipofiz bezine ulaşılarak tümor çıkartılır.

İkincisi: İkinci yol ilaç tedavisidir. Bu seçenekte somatostatin analogları octeroid ve lanreotid kullanılmaktadır. Radyoterapi ise bir diğer yöntemdir.

Akromegali hastalığının tedavi sonuçları nelerdir?

- Dış görünüş değişiklikleri duraksar. Yumuşak doku büyümesi gerileyebi­lir.

- Fosfor ve kalsiyum metabolizmasın­daki bozukluklar geriler ya da kaybo­lur. Kandaki fosfor düzeyi ve idrarla kalsiyum atımı normale döner. Öte yandan büyüme hormonunun plazma değerleri her zaman normale inmez. Şeker hastalığı düzelir. Ağızdan şeker yüklemesi test eğrisi normale döner ya da genellikle olumlu yönde ilerleme gösterir.

- Tümöre bağlı bulgular (kafaiçi basmç artışı, görme alanı daralması) tedavinin erken başlamasına bağlı olarak beklen­ilmedik biçimde geriler.

- Kalp-damar sistemini ilgilendiren yan etkiler tedavi ile gerilese de, olguların çoğunda değişmeden kalır.

- Eklem ağrıları azalır ama romatizma­ya bağlı kemik-eklem lezyonlan devam eder.

- Büyüme hormonunun ameliyattan sonra da yüksek olması tamamlayıcı ışın tedavisi gerektirir. Hormon düzeyi normalse ve cerrahi girişim sonrası has­tanın genel durumu iyiyse ikinci bir te­daviye gerek kalmaz. Öte yandan hor­monun istenen değerlere yakın olduğu, ama ameliyat sonrası genel durumun bozuk olduğu koşullarda ışın tedavisine başvurulur.

- Ameliyat sonrası komplikasyonlar: Şekersiz diyabetin gelişme tehlikesi hastalık geçici olduğu için büyük önem taşımaz.

- Hipotlz yetmezliği kaçınılmaz bir komplikasyondur. Girişimden sonra sık aralarla yinelenen tahlillerle denetlenmelidir. Bunun yanında destekleyici hormon tedavisi (tiroit, böbreküstü bezi ve üreme hormonlanmn verilmesi) gereklidir.