Rabıta tasavvufi bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Tasavvufta müridin şeyhi ile kalben bağlantıya geçmesi için bu ifade kullanılır.

Rabıta kelime manası olarak bağlantı, bağlılık, tutarlılık, tertip, düzen, bağ, ilgi, irtibat demektir. Tasavvufi gelenekte bir dervişin veya müridin mürşidini düşünmesi ve kalbinden dünya ile ilgili her şeyi çıkarmasına Rabıta denir. Rabıta ile şeyhi ile kalben manevi bir bağlantı kuran mürit şeyhi vasıtasıyla Peygamberimiz S.A.V’e oradan da Allah’a kalbini bağlar.

Tasavvufi bir kelime olan Rabıta Arapça ‘r,b,t’ kökünden türemiştir. Çoğul hali ‘revatip’ şeklindedir. Tasavvufta Rabıta müridin şeyhini düşünerek kendisini günahlardan ve dünyevi her şeyden çekerek bu vasıta ile Peygamberimiz’e ve ondan da Allah’a kalbini bağlaması olarak kabul edilir. Genellikle bütün tarikatlarda rabıta yapılır. Özellikle Nakşibendi tarikatında uygulanmaktadır.

Rabıta uygulamasını benimseyen tarikatlar bunu ayet ve hadislere dayandırmaktadır. Tevbe Suresinin 119. Ayetinde bildirilen ‘’Sadıklarla birlikte olun’’ emri ve Buhari’de yer alan ‘’ kişi sevdiğiyle beraberdir’’ hadisi ile rabıtanın caiz olduğu kabul edilir.

Rabıta tasavvufta dolaylı yoldan Allah'a ulaşmak ve aracılar vasıtasıyla O'nunla manevi bağ kurmayı sağlamaktadır. Bir Müslüman her zaman Allah’ı düşünmek ve Allah ile manevi bir bağ kurmak zorundadır. Bu şekilde bir bağlantı kurabilmesi için belirli bir mertebeye ulaşması gerekmektedir. Öncelikle bağlı olduğu mürşidini düşünür. Şeyhinin bağlı olduğu mürşid-i kâmillerin silsilesi ile Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e bağlanır. Onunla birlikte de Allah'a ulaşmış olur. Yani doğrudan Allah ile manevi bir bağ kuramayanlara rabıta tavsiye edilir.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’den rabıta ile ilgili birçok hadis rivayet hadis edilmiştir. Bu hadislerden biri ordadır.

"Bir gün Allah yolunda ribatta bulunmak, dünya ve dünyada bulanan her şeyden daha hayırlıdır" (Buharî, Cihad, 73; Müslim, İmâre, 163; Nesâî, Cihâd, 39; İbn Mace, Cihâd, 7);

"Kim bir günlük (yirmi dört saatlık) ribatta bulunursa, bir aylık oruç ve ibadetten daha fazla sevap kazanmış olur" (Nesaî, Cihad, 39; Tirmizî, Fedâilul-Cihâd, 35; İbn Mace, Cihâd, 7).