AKİT MENÜ

Gündem

Yangın sonrası İsmail Kılıçarslan Türkiye için göz ardı edilen tehlikeyi açıkladı: Ankara'daki adamlarıyla...

Güncelleme Tarihi:

Bolu'daki yangın felaketinin ardından yazar İsmail Kılıçarslan, sosyal medya hesabından Türkiye'de göz ardı edilen büyük tehlikeyi açıkladı.

1

Bolu'daki yangın felaketinin ardından yazar İsmail Kılıçarslan, sosyal medya hesabından Türkiye'de göz ardı edilen büyük tehlikeyi açıkladı.

2

Superhaber'de yer alan habere göre Kılıçarslan, taşrada nüfusu 500 binden az olan yerleşim yerlerinde sıkça rastlanan bir "çok zengin" adam modeline dikkat çekerek, bu kişilerin belediye başkanlarından valilere, emniyetten yargıya kadar her dönem güçlü ilişkiler kurarak kendilerini hukukun üzerinde gördüklerini belirtti.

3

Kılıçarslan paylaşımında, ruhsat alımlarından yargı kararlarına kadar çeşitli konularda kendilerine özel imtiyazlar talep eden bu kişilerin, "bizim oğlan bir kavgaya karışmış, hallederiz", "dereye biraz kimyasal karışmış ama fabrikada 500 kişi çalışıyor" gibi yaklaşımlarla hem çevreyi hem de toplumsal adaleti tehdit ettiğini vurguladı.

4

Kamu gücünü kendi lehlerine kullanarak bütün denetim mekanizmalarından muaf olduklarına inandıklarını ifade etti.

5

Bu modeldeki kişilerin sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasal güce de sahip olduğunu belirten Kılıçarslan, yerel siyaseti finansal olarak destekleyerek karar alma mekanizmalarında söz sahibi olduklarını dile getirdi. Yerel medya üzerinde de etkili olan bu kişiler, kendi lehlerine haberler yaptırıp kamuoyunu şekillendirme yeteneğine sahipler. Kamu görevlilerini ise merkezi bağlantılarıyla baskı altına alarak istedikleri yönde hareket ettirdiklerini öne sürdü.

6

İşte Kılıçarslan'ın o açıklaması: Taşrada, bilhassa merkez nufüsu 500 binden az olan yerlerde yaşayan memur, bürokrat, yerel yönetim çalışanları bu söylediklerime hak vereceklerdir. Taşrada "çok zengin" bir adam modeli vardır. Belediye başkanıyla, valilerle, kaymakamlarla, emniyetle, yargı bürokrasisiyle arası her dönem ve hep iyidir. Kendini dokunulmaz ve hukukun, yasanın üzerinde görür. 'Bi ruhsat işimiz vardı, çözüversek'ten başlayıp 'bizim oğlan bi kavgaya karışmış, onu bi şey yapsak'tan 'ne olmuş dereye biraz kimyasal karışıyorsa fabrikadan, 500 kişiye ekmek veriyom'a kadar uzanır yediği herzeler.

7

Bu model, bütün denetimlerden, bütün yasal zorunluluklardan münezzehtir çünkü çok güçlüdür güya. Siyaseti çift yönlü olarak finanse etmek, yerel medyaya para sıkıp istediğini yazdırmak ve işini görmeyen bürokratı "Angaradaki" adamlarıyla hizaya getirmek gibi alışkanlıkları vardır. Bolu'da yanan bir otelde, Maraş’ta kolonu kesilmiş bir binada, Kırklareli'nde dere yatağına yapılan bungalovlarda, Malatya'da altı su dolu bostanlık araziye dikilen bilmem kaç katlı binalarda çıkarlar karşımıza. Türkiye'nin halletmesi gereken "dip sorun"lardan biri, belki de birincisi budur.