“İstanbul 1 Nolu Barosu da, “PKK’nın uzantısı avukatları arkamıza alarak. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile mesafeli Kemalist avukatları arkamıza alarak. Büyük bir gövde gösterisi yapmak için bir fırsat doğdu.. Rüzgarı lehimize estirelim” düşüncesi ile, bugün olağanüstü kurultaya gidiyorlar..” diyen Ali Karahasanoğlu bugünkü yazısında “M. Kemal’in itleri” diye tahkir edilenler Baro’ya katılacak mı?” diye sordu. İşte o yazı…

“İstanbul 1 Nolu Barosu da, “PKK’nın uzantısı avukatları arkamıza alarak. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile mesafeli Kemalist avukatları arkamıza alarak. Büyük bir gövde gösterisi yapmak için bir fırsat doğdu.. Rüzgarı lehimize estirelim” düşüncesi ile, bugün olağanüstü kurultaya gidiyorlar..” diyen Ali Karahasanoğlu bugünkü yazısında “M. Kemal’in itleri” diye tahkir edilenler Baro’ya katılacak mı?” diye sordu. İşte o yazı…

İstanbul 1 Nolu Barosu Genel kurulu, bugün toplanıyor.. Dert ne? Türk mahkemeleri tarafından haklarında yakalama kararı verilmiş iki kişi, Suriye’de kaçak yaşarken, etkisiz hale getirilmişler.. İstanbul 1 Nolu Barosu açıklama yapıp, bu iki kişinin PKK üyeliğinden yargılandıklarından, haklarında yakalama kararı olduğundan hiç bahsetmeden, “iki gazeteci” diye tanıtıp, hak ihlali açısından olayın takipçisi olacaklarını ilan ediyorlar..

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, hem yargıya, hem de TSK’ya hakaret içerikli bu açıklama sebebi ile ceza soruşturması başlatıyor ve baro yönetiminin düşürülmesi için hukuki girişimde bulunuyor.. İstanbul 1 Nolu Barosu da, “PKK’nın uzantısı avukatları arkamıza alarak. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile mesafeli Kemalist avukatları arkamıza alarak. Büyük bir gövde gösterisi yapmak için bir fırsat doğdu.. Rüzgarı lehimize estirelim” düşüncesi ile, bugün olağanüstü kurultaya gidiyorlar.. PKK’nın uzantısı konumundaki avukatlar.. HDP’li, DEM’li avukatlar.. Ateist felsefeye, marksist felsefeye inanan avukatlar. Tabii ki Türk yargısının verdiği yakalama kararını tanımazlar. Taa ki TSK’nın etkisiz hale getirdiği iki kişiyi savunmak için, “gazeteci” de derler, “İnsan hakları savunucuları” da derler, “İnsanlığın rehberleri” tanıtımı bile yaparlar..

Ama sorun şurda.. İstanbul 1 Nolu Barosu’nda.. Son tartışmalarda “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atan teğmenlerin ihraç edilmemesi gerektiğini söyleyen binlerce avukat var.. Kendilerini ulusalcı olarak tanımlayan, kendilerini Kemalist olarak tanıtan binlerce avukat var.. Acaba bunlar, PKK üyesi olmaktan yargılanan, haklarında yakalama kararı olan, yıllardır Suriye’de kaçak yaşayan iki terör örgütü üyesinin etkisiz hale getirilmesine “insan hakkı” adı altında sorgulama yapmaya çalışan mevcut baro yönetimine destek verecekler mi? “İyi yaptınız. Sizlere teşekkür ediyoruz.. İyi ki varsınız. İyi ki PKK’lı teröristlere sahip çıktınız” diyecekler mi?

İhraç edilen teğmenlerin avukatı Erinç Sağkan, daha önce TSK’ya, “PKK’ya karşı mücadele ederken kimyasal silah kullanıyor” iftirası atan Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı’ya sahip çıkmıştı. Şimdi de, PKK üyesi olmakla suçlanıp, haklarında yakalama kararı olduğu halde, Türkiye’ye gelip mahkemede ifadesini vermeyen iki PKK’lı için avukatlığa soyunan İbrahim Kaboğlu’na destek çıkarken, acaba kemalist diğer avukatlar da, PKK destekçileri ile aynı safta olmayı, kendilerine yedirecekler mi?

Motivasyonu, iki PKK’lının etkisiz hale getirilmesi üzerinden, “Uluslarararası İnsancıl hukuk uygulansın” kamuflajı yapıp, teröristlere sahip çıkanlarla birlikte fotoğraf verecekler mi? “Haklarında PKK üyesi olmak suçundan yakalama kararı bulunan Nazım Daştan ve Cihan Bilgin” diye bir cümle kurdukları takdirde, belki benim de sonrasındaki ifadelere çok çok sert karşı çıkış yapmayacağım o açıklamalarını..

“Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin” şeklinde ifadelerle, etkisiz hale getirilenlerin, mesleklerinin gazetecilik olduğu, haklarında yakalama kararı olmadığı, haklarında PKK üyeliği isnadı bulunmadığını ima edecek şekilde teröriste destek çıkan açıklamaya soruşturma başlatılmasına, Kemalist avukatlar da itiraz edecekler mi?

Bir terörist için, bir gazeteci şöyle paylaşım yapar mı: “SMO çetelerine karşı Qereqozax cephelerinden direnen bir YPJ savaşçısı..” “Direnen savaşçı” ha.. Sen ona “hain terörist” desen ya.. Bir başka paylaşımı: “Ateşkes iddialarının aksine Türkiye ve bağlı çeteleri #Kobanê başta olmak üzere #Rojava’ya büyük saldırı hazırlığında..” “Türkiye ve bağlı çeteleri” ha.. Sen ona, “800 bin Kürt, Esed zulmünden kaçarken, topraklarını açan, ama Suriye’nin kuzeyinde teröristan kurmak isteyen teröristlere de eyvallah etmeyen Türkiye” desen ya..

Bir başka hadsiz paylaşım: “Qereqozax’a sızmaya çalışan birçok çete QSD güçlerince esir alındı.” QSD kim ki, esir alsın? QSD diye bir devlet mi var ki, kaçırdığı kişiyi esir almış gibi anlatıyorsun.. Hodri meydan..

Önceki baro başkanı Ümit Kocasakal.. Onun yıllarca yardımcılığını yapıp, nihayetinde kendisi yıllarca baro başkanlığı yapan, her fırsatta kendisini “Kemalist” olarak nitelendiren Mehmet Durakoğlu ve onlarla birlikte hareket eden Kemalist avukatlar.. Acaba, Tayyip Erdoğan düşmanlıkları gözlerini kör edip, İbrahim Kaboğlu lehine tavır sergileyecekler mi? Haydi bakalım görelim sizleri.. Görelim derken, bazı hatırlatmalarda da bulunalım..

Tarih 21 Mart 2014. “PKK üyeleri” dediğimizde, “Onlar gazeteci” diye itiraz edilenler gibi.. Sırrı Sakık için de, biz “Terör örgütü üyesi” dersek, hemen itiraz edilecektir: “O, siyasetçi”.. Nasıl kabul ederseniz, Sırrı Sakık konuşuyor: “İt sürüleri, siz Mustafa Kemal’in değil askerleri generali olsanız ne yazar.” Yine PKK üyesi dersek, itiraz edecek olan. Ama PKK lehine onlarca konuşması bulunan Sırrı Sakık bu sefer 18 Mart 2015’de konuşuyor: “Siz Mustafa Kemal’in askeri değil generali olsanız ne yazar. İt sürüleri. Bundan dolayı ve 30 Mart, 1 Haziran seçimlerindeki o yenilgiden dolayı Adalet Bakanı bizzat talimat veriyor ve hakkımda dava açılıyor. Buradaki polisler, çekim yapanlar, not tutanlara aynı şeyi tekrarlıyorum. Onlar it sürüsüdür.” Ben Kemalist değilim. Açık açık da söylüyorum.. Ama yukardaki sözleri hayatımda sarfetmedim.. Sarfetmem..

Yine bir başka bize siyasetçi diye takdim edilen, İstanbul 1 Nolu Baro Başkanı’na sorarsanız, “O bir siyasetçi” diyeceği Abdullah Zeydan da, bakın hangi cümleyi kurması ile tanınıyor: “PKK’nın öyle bir gücü var ki sizi tükürüğüyle boğar.” Kemalistler, kendilerine bu sözlerin sarfedilmesine razı iseler. Onurlarına yakıştırıyorlarsa, buyursunlar, PKK’lı teröristlere sahip çıkan İbrahim Kaboğlu’nun çağrısına icabet etsinler..

İbrahim Kaboğlu’na destek verip, “Mustafa Kemal’in itleri” hakaretini yapanlarla kol kola girsinler.. “PKK sizi tükrüğü ile boğar” diyenlerle, birlikte yol alsınlar..

İsterlerse, “Suriye 5’e bölündü..” derlerken.. Suriye bölünmesin diye gece gündüz çalışan TSK üyelerini çete gibi gösterenler, bölenleri ise devlet gibi tanıtmaya kalkanlara hadleri bildirildiğinde, bize “hukuk” hatırlatması yapan riyakarlarla iş tusunlar.. Tarih yaşanılanları yazıyor.. Bugün Haliç Kongre Salonu’nu takip edeceğiz. Bakalım kemalist avukatlar, PKK sempatizanları ile birlikte fotoğraf verecekler mi?