Gündem
Gündemi sarsan itiraf: Türkiye, Rusya’nın hesaplarını bozmaya başladı
ABD'li ünlü kuruluş Hudson Enstitüsü, Türkiye ile Rusya ilişkilerine dair çarpıcı bir analiz yayımladı.
Gündem
ABD'li ünlü kuruluş Hudson Enstitüsü, Türkiye ile Rusya ilişkilerine dair çarpıcı bir analiz yayımladı.
ABD'li ünlü kuruluş Hudson Enstitüsü, Türkiye ile Rusya ilişkilerine dair çarpıcı bir analiz yayımladı.
X'ten Hermes'in haberine göre, Hudson Enstitüsü'nden Zineb Ribou tarafından yapılan analizin detayları...
Eğer Avrupa Ukrayna konusunda gerçekten kararlıysa, Türkiye ile daha yakından ilişki kurmalıdır. Akdeniz'den Hazar'a uzanan bölgede Türkiye yalnızca güç projeksiyonu yapmıyor, aynı zamanda stratejik bir yeniden konumlanma gerçekleştirerek Rusya’nın operasyonel hesaplarını sarsıyor.
Ankara-Moskova dinamiği, çok katmanlı bir denge oyunu olarak şekilleniyor—uygun olduğunda iş birliği yapan, gerektiğinde karşı karşıya gelen ve her zaman stratejik hesaplara dayanan bir ilişki. Ancak özellikle Suriye ve Libya’da Türkiye, Rusya’nın zayıf noktalarını belirgin şekilde açığa çıkardı.
Suriye’de Rusya’nın A2/AD savunma sistemleri çöküşe geçti ve Türkiye, Moskova’nın hava savunmasını aşarak operasyonel özgürlüğünü artırdı. Libya’da Türkiye’nin desteğiyle GNA güçleri, Rusya destekli LNA’ya karşı üstünlük sağladı. Türkiye’nin Avrupa siyasetine mesafeli duruşu, Moskova nezdinde onu bağımsız bir aktör olarak konumlandırıyor. Öte yandan, Ukrayna’ya güçlü destek vererek Rusya’yı Karadeniz’de baskı altında tutuyor. Montreux Sözleşmesi’ni uygulayarak Boğazları Rus savaş gemilerine kapatması, Moskova’nın denizden takviye yapmasını sınırladı.
Ankara, Ukrayna’ya Bayraktar TB2 dronları tedarik ederek savaşın seyrini etkilerken, Rusya ile diyalog kanallarını da açık tutuyor. Avrupa ve ABD’nin politika belirsizlikleri içinde Türkiye, Rusya’nın stratejik açmazlarını kendi çıkarları doğrultusunda değerlendiriyor.
Zelenskiy’i ağırlamak, Türkiye’ye Doğu ve Batı üzerindeki nüfuzunu en üst düzeye çıkarma imkanı sağladı. Birincisi, Türkiye’nin Avrupa meselelerinden stratejik olarak uzak durması, Ankara’nın Moskova ile ilişkilerinde elini güçlendiriyor; zira Rusya, Türkiye’yi bu bağlamda bağımsız bir aktör olarak görüyor.
İkincisi, Türkiye’nin özellikle insansız hava araçları ve savunma sanayisindeki askeri özerkliği, Donald Trump’ın NATO içinde öz yeterliliği teşvik eden politikalarıyla örtüşüyor. Trump, Türkiye’nin Suriye’deki askeri başarılarını açıkça övmüştü.
Üçüncüsü, Moskova ile ilişkilerine rağmen Türkiye, Ukrayna’nın en güçlü destekçilerinden biri olmayı sürdürüyor ve Kiev’in toprak bütünlüğünü savunmada kararlı bir duruş sergiliyor. Türkiye’nin Suriye, Libya, Afrika ve Kafkasya’daki faaliyetleri de bu bağlamda Rusya’nın etki alanına meydan okuyor.