Yazar İdris Günaydın, Anadolu Müslümanlığı, Türk Müslümanlığı başlıklı yazısında “Ben inanmıyorum” diyemiyorlar da… Yahu senin Anadolu Müslümanlığı veya Türk Müslümanlığı başka ise soralım: Bu Müslümanlığın kitabı hangisi? Peygamberi kim? Sorularını yönelterek kamuoyunda sıkça tartışılan bir konuyu ele aldı. İşte Günaydın’ın o yazısı…

Yazar İdris Günaydın, Anadolu Müslümanlığı, Türk Müslümanlığı başlıklı yazısında “Ben inanmıyorum” diyemiyorlar da… Yahu senin Anadolu Müslümanlığı veya Türk Müslümanlığı başka ise soralım: Bu Müslümanlığın kitabı hangisi? Peygamberi kim? Sorularını yönelterek kamuoyunda sıkça tartışılan bir konuyu ele aldı. İşte Günaydın’ın o yazısı…

Irkçı bir grup, sanki istediği gibi Müslümanlığı yaşamaya bir yasal mani varmış gibi iki de bir Arap Müslümanlığından söz ediyor. Şimdiki Müslümanlık güya kadınlara çarşaf giydiriyormuş, erkeklere sakal bıraktırıyormuş. Namaz kıldırıyor oruç tutturuyormuş, falan…

“Ben inanmıyorum” diyemiyorlar da… Yahu senin Anadolu Müslümanlığı veya Türk Müslümanlığı başka ise soralım: Bu Müslümanlığın kitabı hangisi? Peygamberi kim? Eğer derseniz: Kitabı Kur’an, peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V)… O zaman zorunuza giden ne?

O dediğiniz, Kur’an’ın ve peygamberin buyruğu değil mi? Onları istemek Araplaşmak oluyorsa Türk Müslümanlığı ne? Türkiye’de belli bir kesim de var. Kur’an’a inanıyorum diyor, Kur’an’dan hayatında bir ayet yok. Peygambere inanıyorum dediği halde Hz. Ali (R.A), Hz. Hüseyin (R.A)’ın isimleri dillerinden düşmediği halde peygamber yok. Hızır Cemi, Kırklar Cemi… Ne Kur’an’da ne de sünnette olmayan şeyler? Böyle bir Anadolu /Türk Müslümanlığı mı?

Neden yanasınız? Bu emirleri, “Arap Kültürüdür” diye itiraz ediyorsanız size Türk Kültürü usulü bir hayat tavsiye edeyim.

İbni Batuta’nın Seyahatnamesinde anlatıldığına göre: “Türk kadınları yabancı bir erkeğin yanında edep yerlerini açıp kaşırlardı. Hatta yabancı erkeklerle anadan üryan göle/denize girer yıkanırlardı.

Erkek ona bir yanlışlığa tevessül etse ormana götürürler, iki ağaçtan çektikleri sert dallara bağladıkları sağ ve sol bacaklarından sonra dalları bırakırlar. Dallar yukarı çıkarken bu adamın ortadan ikiye ayrılmasına sebep olurdu.” Yani adam ortadan ayrılırdı. Bu anlattığım güzelse bu hale inanan kadınlar denize istedikleriyle girebilirler. Hatta üryan olarak. Öyle olsa bile kimse müdahale edemez. Ancak o zamana kadar o erkek sağ kalır mı meçhul.

Merak ediyor soruyorum: “Her örtülü kadın çarşaf giyecek diye bir kural yok ama örtünen bir kadının kocasına ne zararı var? Dışarı çıkarken süslenmiyor, sana karşı süsleniyor. Evine bağlı, iffetini düşkün. Kocasına karşı vazifelerini yapıyor. Bir erkek eşini başkalarına hoş göstermek için mi alıyor?

Kadın bu duruma razı ise bu din neden Arab’ın kültürü olsun?

İslamiyet Allah’ın dini, Arap’ın değil. Sadece Peygamberimiz ve Kur’an’ın dili Arap/Arapça. Sizin dininiz dilsiz mi olacaktı? Irkçılık böyle bir şey. Neden bizim kabileden peygamber gelmedi, niçin bizim dilde kitap gelmedi? Kur’an’da boşuna mı geçiyor “Tekasür Suresi?” Yaşayanları saydığınız yetmedi mezarlıklardakini bile sayıyorsunuz. Neden? Çokluk arzusu sizi o kadar efsunladı ki? Bakın zamanı geçen sure yok. Zamanı geldikçe mutlaka kendinden söz ettiriyor. Çünkü insan aynı cins. O gün de bugün de… Sadece zaman ve mekân değişik… Fıtrat aynı.