AKİT MENÜ

Gündem

Hiç kimse bunu beklemiyordu! Türkiye sessiz sedasız 15 ülkeyi SİHA gücüyle kuşattı

Güncelleme Tarihi:

Savunma sanayiinde son yıllarda büyük bir ivme yakalayan Türkiye, sessiz sedasız bir şekilde 15 ülkeyi SİHA gücüyle kuşattı.

1

Savunma sanayiinde son yıllarda büyük bir ivme yakalayan Türkiye, sessiz sedasız bir şekilde 15 ülkeyi SİHA gücüyle kuşattı.

2

Türkiye, TUSAŞ aracılığıyla 15 farklı ülkeye 21 ayrı sözleşmeyle ürün ve hizmet ihracatı gerçekleştirdi. Prof. Dr. Muharrem Ekşi, A Haber canlı yayınında yaptığı değerlendirmede Türkiye'nin bu alandaki yükselişinin, küresel ölçekte barış temelli askeri güç imajını pekiştirdiğini belirtti.

3

Dünya genelinde artan güvenlik tehditleri, ülkeleri savunma sanayi yatırımlarına yöneltirken, Türkiye bu alanda attığı stratejik adımlarla dikkat çekiyor. Savunma sanayisinde yerlilik oranını artıran ve ihracat kabiliyetini geliştiren Türkiye, özellikle TUSAŞ üzerinden yürüttüğü projelerle küresel ölçekte bir oyuncuya dönüştü. 15 farklı ülkeye 21 ayrı sözleşmeyle ihracat gerçekleştiren TUSAŞ, Türkiye'nin yüksek teknolojiye dayalı askeri gücünün önemli bir yansıması haline geldi.

4

A Haber canlı yayınına katılan Akademisyen Prof. Dr. Muharrem Ekşi, bu başarının sadece askeri değil, aynı zamanda diplomatik bir güç anlamı taşıdığına dikkat çekerek, "Türkiye'nin savunma sanayiinde ürettiği ürünler ve ihracatı, büyük bir SİHA gücünü ve savunma potansiyelini ortaya koymaktadır. Bu güç, devlet liderlerinin de belirttiği gibi, Batılıların aksine savaş değil, barış temelinde örneğin Rusya-Ukrayna savaşında İstanbul müzakerelerinde ara bulucu bir ülke imajıyla yükselmektedir" dedi.

5

Akademisyen Prof. Dr. Muharrem Ekşi, Türkiye'nin savunma sanayisinde geldiği noktayı değerlendirerek, küresel güç dengelerinde yaşanan değişimlerin bu süreci hızlandırdığını vurguladı. Türkiye'nin, özellikle TUSAŞ gibi kuruluşlarla yaptığı atılımların sadece askeri değil, siyasi anlamlar da taşıdığını belirtti.

6

Ekşi, Avrupa'nın ABD'den bağımsız güvenlik sistemleri geliştirmeye yöneldiği bir süreçte olduğunu, ancak bu yönde yatırım yapabilecek olsalar da bu teknolojileri geliştirecek savunma sanayi altyapısına ve insan kaynağına sahip olmadıklarını söyledi. Bu noktada Türkiye'nin büyük bir partner olarak öne çıktığını ifade eden Ekşi, Yunan medyasının Türkiye'nin savunma alanındaki ilerlemesini dikkatle ve kıskanarak izlediğini vurguladı.

7

Uluslararası siyasetin yapısal dönüşüm geçirdiğine dikkat çeken Ekşi, mevcut dönemi bir "fetret dönemi" olarak tanımladı. Güç dengelerinin belirsizleştiği, vekalet savaşlarının ve iç çatışmaların arttığı bu süreçte, ülkelerin güvenlik arayışları teknolojik silahlanmaya evrilmiş durumda. Özellikle yapay zekâ destekli sistemlerin ön plana çıktığını belirten Ekşi, uluslararası hukuk kurumlarının zayıfladığı, bireylerin ve toplumların bu kurumlara olan inancını kaybettiği bir dönem yaşandığını dile getirdi.

8

Ekşi, günümüz kapitalist-liberal sisteminin ekonomik üretkenliğini kaybettiğini ve artık sürdürülebilir istihdam yaratmakta zorlandığını ifade etti. Bu sistemin yaşadığı krizlerin, çözümünü savunma sanayisinde aradığını belirtti. Krizden çıkış yolu olarak gösterilen bu sektör, artık sadece güvenlik değil, ekonomik canlılık anlamında da stratejik öneme sahip.

9

TUSAŞ'ın 15 ülkeye yaptığı ürün ihracatı ve 21 ayrı sözleşmeye imza atması, Türkiye'nin bu alanda ulaştığı başarıyı gözler önüne seriyor. Prof. Dr. Ekşi, bu başarının tesadüfi olmadığını, 1964 yılında ABD Başkanı Johnson'ın meşhur mektubunun ardından Türkiye'nin savunma sanayii kurma kararının bir dönüm noktası olduğunu ifade etti:

10

"Türkiye'nin 1964'te yaşadığı kırılma, bugün Avrupa'nın Trump döneminde yaşadığıyla örtüşmektedir. Türkiye, o dönemde dışa bağımlılığın risklerini görmüş ve bu alana stratejik yatırım yapmıştır." Savunma sanayi ihracatının sadece ekonomik değil, siyasi ve stratejik anlamlar da taşıdığına dikkat çeken Ekşi, bu durumu üç başlık altında topladı: Ülkeler, bu ürünleri üreterek savaşmadan güvenliklerini sağlar. Üretim ve satış yoluyla uluslararası alanda hegemonya kurarlar. Savunma ürünlerinin reklamı yoluyla küresel ölçekte bir imaj inşa ederler. Türkiye'nin bu üç alanda da etkinlik kazandığını belirten Ekşi, özellikle SİHA'lar üzerinden oluşturulan caydırıcı güçle birlikte barış temelli bir askeri imaj inşa edildiğini vurguladı.

11

Prof. Dr. Ekşi, Türkiye'nin savunma gücünün savaşçı bir karakter değil, barış odaklı dış politika ile birlikte şekillendiğini belirtti. Rusya-Ukrayna Savaşı'nda İstanbul'da yürütülen müzakereleri hatırlatan Ekşi, Türkiye'nin burada "ara bulucu ülke" rolüyle ön plana çıktığını ifade etti. Bu barışçıl güç anlayışının, Türkiye'yi yalnızca Avrupa'da değil, Hindistan-Pakistan gibi kriz bölgelerinde de etkili bir aktör haline getirdiğini belirten Ekşi, "Bununla Türkiye'nin potansiyelini çok açık net gördük büyük bir askeri güç imajına sahip" dedi. Kaynak: ahaber.com.tr