Türkiye’de bankalar, yüksek limitli kredi kartlarını cazip kampanyalar ve “anında harcama özgürlüğü” sloganlarıyla tüketicilere pazarlıyor. Ancak bu parlak ambalajın ardında ciddi bir faiz tuzağı yatıyor.

Türkiye’de bankalar, yüksek limitli kredi kartlarını cazip kampanyalar ve “anında harcama özgürlüğü” sloganlarıyla tüketicilere pazarlıyor. Ancak bu parlak ambalajın ardında ciddi bir faiz tuzağı yatıyor.

Bankalar, kart limitlerini artırarak vatandaşı daha fazla harcamaya yönlendiriyor. Ödeme günü geldiğinde ise borcun tamamını ödeyemeyen milyonlarca kart kullanıcısı, aylık %4’lere yaklaşan kredi kartı faiziyle karşı karşıya kalıyor. Bu oran, yıllık bazda P’leri aşıyor. Üstelik gecikme durumunda “gecikme faizi” devreye girerek borcu katlanarak büyütüyor.

Ekonomistler, bu sistemin bilinçli olarak kurgulandığını belirtiyor. Borç batağına sürüklenen tüketici, yıllarca bankaların faiz geliri kaynağına dönüşüyor. Harcama özgürlüğü gibi sunulan bu ürünler, aslında uzun vadeli finansal esaret anlamına geliyor.

Tüketici dernekleri, vatandaşlara yüksek limitli kredi kartlarından uzak durma çağrısı yapıyor:

“Bankalar size dost değil, para kazanmak için çalışıyor. Limitiniz ne kadar yüksekse, tuzağa düşme ihtimaliniz o kadar artar.”

Son yıllarda milyonlarca kişi, yüksek limitli kart borçlarını ödeyemediği için yasal takibe alındı. Bankaların agresif kredi kartı politikaları, bireysel iflas vakalarını ve borç krizini derinleştiriyor.

Uzman uyarısı: Harcama yapmak kolay, borcu ödemek zor. Kredi kartınızı bir gelir kaynağı değil, zorunlu harcama aracı olarak görün. Aksi halde yüksek limitli kart, cebinizden geleceğinizi çalar.