AKİT MENÜ

Sağlık

Sağır, dilsiz olmak kader değil!

Dünya Sağlık Örgütü'nün hazırladığı rapora göre, dünyada 32 milyonu çocuk olmak üzere 360 milyondan fazla insan işitme kaybı ile yaşıyor. Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, konu hakkında önemli açıklamalar yaptı.

2

Dünya Sağlık Örgütü'nün hazırladığı rapora göre, dünyada 32 milyonu çocuk olmak üzere 360 milyondan fazla insan işitme kaybı ile yaşıyor. Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, konu hakkında önemli açıklamalar yaptı.

3

Seçkin, "Dünya Sağlık Örgütü, işitme kaybına yol açan faktörlerin %50'nin önlenebilir olduğunu bildiriyor. Önleyici tedbirler arasında, bebeklerin işitme taramalarından geçmesi kızamık, menejit, kabakulak ve kızamıkçık aşılarının aksaksız uygulanması özellikle ototoksik dediğimiz (iç kulağa zarar verici) özellikteki ilaçları kullanırken seçici davranılması, orta kulak iltihabı için etkin tedavilerin yapılması ve aşırı gürültülü ortamlardan kaçınılması sıralanabilir.

4

Bebeklerde bir işitme engeli var ise, ilk 6 aydan önce belirlenip, ilk 12 ayda müdahale edilmesi en önemli anahtar noktadır.

5

Özellikle işitme kaybı bebeklere, erkenden tanı konularak gerekli uygulamaların yapılmasıyla, akranlarıyla eşdeğer konuşma ve iletişim becerilerine sahip olabilmeleri mümkündür" dedi

6

Sağır ve dilsiz olmanın kader olmadığını söyleyen KBB Uzmanı Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, "Konuşmanın öğrenilmesinde, en önemli faktör işitmedir.

7

Sağır ve dilsiz çocukların bazıları, normal hatta üstün zihinsel yapıya sahip olduklarından sosyokültürel olarak oldukça üst seviyelere çıkabilmelerine rağmen, pek çoğu için toplumdaki iletişimden kültürel büyük handikaplar yaşarlar.

8

Çocuklar ilk 3 yaşta dil gelişimlerini büyük ölçüde tamamlandığı için eğer bir işitme engeli var ise, doğumdan itibaren ilk 6 ay içinde fark edilip, 1 yaşına gelmeden gerekli tedavilerin yapılması gereklidir.

9

İşitme engelli çocuklar erkenden tanınarak gerekli tedbirler alınmazsa, okulda başarısızlık, psikolojik olarak toplumdan uzaklaşma ve içine kapanıklık gösterebilirler.

10

Günümüzde ilaç ya da cerrahi tedavisi çok kolay olan bu sinsi hastalık, okulda başarısızlık dışında başka bir bulgu vermez" şeklinde konuştu.

11

Minik bebeklerdeki işitme kayıplarının dramatik olduğunu ve tedavi edilmesi gerektiğinin altını çizen Ulusoy, "Yeni doğan işitme kayıplarının yarısı, risk grubundaki bebeklerde oluşuyor.

12

Akraba evlilikleri, ailevi işitme kaybının olması, gebelikte kullanılan bazı ilaçlar ve geçirilen hastalıklar, düşük doğum, kilolu bebekler, yüz bölgesinde çeşitli doğumsal sorunların görülmesi, bebeğe verilen bazı ilaçlar, uzamış yenidoğan sarılığı veya uzun süre yenidoğan yoğun bakım ünitesinde bebeğin kalması gibi sebepler başlıca risk faktörlerini oluşturuyor.

13

Yenidoğan işitme kayıpları, binde 1-3 arasında değişmekte olup, bunların yaklaşık yarısı tek taraflı iken, diğer yarısı da çift taraflı işitme kayıplarıdır. Tek taraflı kayıplar, erişkin yaşlara kadar tanınmayabilir ve genelde büyük sorun oluşturmaz.

14

Fakat çift taraflı kayıpların mutlaka tanı koyularak gerekli tedavileri yapılmalıdır" dedi.