Sülayman bebeğe konulan serebral palsi hastalığın düşmeye bağlı geliştiğini öne süren aile, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Başlatılan soruşturma kapsamında Sağlık Bakanlığı Mesleki Sorumluluk Kurulu, Eskişehir Şehir Hastanesi yeni doğan yoğun bakım servisindeki ebe Y.Y. hakkında soruşturma izin vermedi. Kurul incelemesindeki bilirkişi raporunda kusur bulunamadığı belirtilerek, “Hasta şikayeti başvurusu, hasta dosyaları ve ifadeler değerlendirildiğinde tıbbi kusur, ihmal ve taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma durumu saptanmamıştır. Bebekte gelişen serebral palsi düşmeye bağlı değildir. Bebekte düşmeye bağlı kalıcı hasar gelişmemiştir” denildi. Ayrıca inceleme raporunda ebe Y.Y.’nin gerekli hassasiyeti ve titizliği göstermediği gerekçesiyle kınama cezası aldığı bilgisine yer verilirken ifadesinde, “Gece 03.00 sıralarında belemesini yaptım. Bebek çok hareketli bir bebekti. Kuvözü normal şekilde kapattım. Herhangi bir sorunu yoktu. Diğer tedavileri kontrol etmek için bebeğin yanından ayrıldım. Döndüğümde Süleyman bebeği kuvöz dışında yerde buldum. Bebekte gelişen serebral palsi benim nöbetimde kuvözden düşmesiyle ilgili olduğunu düşünmüyorum. Vicdanen bu konuda rahatım” dediği belirtildi.
Anne Sekman, hastanenin kendisine Süleyman bebeğin çok hareketli olduğu için düştüğünü söylediğini anlatarak, “2023 yılı 19 Şubat‘ta ikiz çocuklarım erken doğum oldu. 17-18 gün sonra beni hastaneden aradılar. Ben gittiğimde çocuğun kuvözde düştüğünü söylediler. Şok oldum, hemşirenin gözetiminde çocuğum düştü. ‘Bir sıkıntısı falan yok, filmlerini falan çektik’ dediler. Çocuğu sonradan gösterdiler ama bence sıkıntısı vardı. O zaman elmacık kemiğinde kırık olduğunu söylediler, sonra ise yine bir sıkıntısı olmadığını söylediler. Eve geldiğimizde aradan birkaç ay geçti. Hastaneye gittik, hastanede nöroloji doktoru serebral palsi teşhisi koydu. Fizik tedaviye götürüyoruz, şu andaki sürecimiz devam ediyor. Yürümüyor, böyle perişan olduk. Şu an bize bir açıklama gelmedi. Çok zor süreçler geçirdiğim için o zaman bir şey yapamadım ama çocuk hasta olduktan sonra bu duruma el koymak istedim. İkizi var, Zeynep oturmaya başladı ama Süleyman oturamıyor. Süleyman sadece sırtüstü yatıyordu, dönemiyordu ne sağa sola öyle fark ettik ve götürdük. Perişan haldeyiz şu anda yine yürümüyor, Zeynep çok güzel yürüyor koşuyor ama Süleyman’ı evde tutuyorum. Bazen kardeşleri çıkınca Zeynep çıkıyor ama Süleyman evde oturuyor, çıkaramıyoruz. O çok canımı acıtıyor. Babası da zaten şu an İstanbul’da çalışıyor, bu durumlardan dolayı oraya gitti ekonomik olarak çok zorluyor. Ben 4 çocuğa tek başıma bakıyorum. Süleyman daha rahat, daha güzel doktorlarda tedavi görebilsin diye özellikle de Süleyman için çalışmaya gitti ama babasını çok özlüyor” dedi.
Ailenin avukatlığını üstlenen Burak Aladere ve Buğra Sarı, soruşturma izni verilmemesi kararına itiraz ettiklerini söyledi. Sekman ailenin hukuki mücadelesinin devam ettiğini ifade eden Avukat Aladere, “İlgili soruşturma dosyasında, şüphelinin kamu görevlisi olması nedeniyle soruşturma izni talep edildi. Kurumdan, mesleki sorumluluk kurulu tarafından bir değerlendirme yapıldı. Değerlendirme neticesinde prematüre bebeğin, kuvözde kendi kusuru ve ihmali neticesi ile düştüğü, ebenin herhangi bir kusuru ve ihmali olmadığı gerekçesiyle soruşturma talebimizin reddine karar verildi. Soruşturma izni verilmemesinin reddi kararı açıkça akıl, mantık ve bilime aykırıdır. Prematüre bir çocuk kendisi zaten halihazırda hareket edebilecek bir vaziyette değildir. Kendi kendine düşmesi mantıken uygun değildir. Bu nedenle bu karar usule uygun değildir. Bunu düşünerek biz Ankara Bölge İdare Mahkemesi’ne bir itirazda bulunduk. Umuyorum ki Ankara Bölge İdare Mahkemesi tarafından, usul ve yasaya aykırı karar ortadan kaldırılır, adalet tecelli eder ve ilgililer hak ettikleri cezayı alırlar diye düşünüyorum. Çünkü bu şekilde bir karar verilmesi açıkça hukuka olan güveni ve kamuoyunun vicdanını sızlatmaktadır” diye konuştu.