“Türkiye’nin Batı’ya dönük aydınlık yüzü” olduğunu iddia eden ve ilerici politikaları savunduklarını öne süren CHP’liler, aslında demokrasiye, ifade özgürlüğüne, kadın haklarına ve daha birçok medeni politikaya ne kadar yabancı olduklarını bir kez daha kanıtladı. Türkiye’nin karanlık yüzünün en net temsilcisi olan ve savunduğunu iddia ettiği çağdaş hakların aslında en büyük düşmanı olan CHP zihniyeti, bu kez bir kadın belediye başkanına fiziksel olarak saldırarak ne kadar vandal, gerici, bağnaz, yabani olduğunu gözler önüne serdi.

“Türkiye’nin Batı’ya dönük aydınlık yüzü” olduğunu iddia eden ve ilerici politikaları savunduklarını öne süren CHP’liler, aslında demokrasiye, ifade özgürlüğüne, kadın haklarına ve daha birçok medeni politikaya ne kadar yabancı olduklarını bir kez daha kanıtladı. Türkiye’nin karanlık yüzünün en net temsilcisi olan ve savunduğunu iddia ettiği çağdaş hakların aslında en büyük düşmanı olan CHP zihniyeti, bu kez bir kadın belediye başkanına fiziksel olarak saldırarak ne kadar vandal, gerici, bağnaz, yabani olduğunu gözler önüne serdi.

CHP’li Beykoz Belediyesi’nin Başkanı Alaattin Köseler, 185 gün Silivri (Marmara) Cezaevi’nde tutuklu kaldıktan sonra 4 Eylül’de ilk duruşmasında tahliye edildi. Köseler, savcılığın itirazı ile 7 Eylül’de yeniden tutuklandı. Köseler’in yerine vekalet eden Gürzel AK Parti’ye geçti. Gürzel’in rozetini Cumhurbaşkanı Erdoğan taktı.

CHP’deki yolsuzluktan bıkıp AK Parti’ye geçen Beykoz Belediye Başkanvekili Özlem Vural Gürzel’in siyasi transferi nedeniyle, komşusunun hakaret edip yüzüne tükürdüğü öne sürüldü.

Yeni Şafak gazetesi muhabiri Burak Doğan, saldırıya dair detayları açıkladı.

Gürzel’in ikamet ettiği sitedeki bir komşusu, hakaretler yağdırıp üstüne yürüdü ve yüzüne tükürdü.

Bu rezil saldırıya dair detayları anlatan Burak Doğan şunları yazdı:

“Beykoz Belediye Başkan vekili Özlem Vural, CHP’den istifa etmesinin ardından oturduğu sitede bir komşusu tarafından hakaretlere uğramış. Çocuklarının yanında hakarete uğrayıp üstüne bir de tükürmüşler. Ve bunu yapan yine bir ‘kadın.’ Yazık.”