Öte yandan, son dönemde Yahudilerin Kıbrıs’a sık sık gidip gelmesi, yerleşim yeri haline getirmesi, sahadaki askeri ve teknik faaliyetlerle birleştiğinde bu sevkiyatların geçici olmadığını, kalıcı bir düzenin parçası olduğunu göstermektedir. Adada oluşan bu görünür Yahudi varlığı, askeri olmaktan öte siyasi ve sosyolojik bir kuşatma boyutuna işaret etmektedir. Kıbrıs’ın giderek İsrail’in ileri karakolu haline gelmesi, Türkiye açısından kabul edilemez bir güvenlik tehdidi oluşturmaktadır.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un, “Bu sevkiyat sıradan değildir, dikkatle izliyoruz” sözleri bu durumun resmî düzeyde fark edildiğini göstermekte fakat sahada fiilen değişen dengeler, sözlü ikazlarla kalmamalıdır. Kurtulmuş’un bu çıkışı, Türkiye’nin meselenin öneminin farkında olduğunu teyit etse de, burada durulması artık mümkün değildir. Bu mesele artık ikaz ve kınamadan çok çok ötede, savunmadan ziyade harekete geçilmesi gerektiğini ihtar etmektedir. Çünkü İsrail’in attığı adımlar, sadece Kıbrıs’ın savunmasını tahkim etmeye değil, Türkiye’nin etrafını çepçevre kuşatmaya yöneliktir.