ASELSAN tarafından geliştirilen AKKOR Aktif Koruma Sistemi'nin Altay Tankı'na entegre edilmesini manşetlerine taşıyan Yunan basını, Ankara'nın bu hamlesinin ciddi bir adım olduğunu yazdı.

ASELSAN tarafından geliştirilen AKKOR Aktif Koruma Sistemi'nin Altay Tankı'na entegre edilmesini manşetlerine taşıyan Yunan basını, Ankara'nın bu hamlesinin ciddi bir adım olduğunu yazdı.

Birlik Gazetesi'nde yer alan habere göre Yunan basını, ALTAY tankını sayfalarına taşımaya devam ediyor. Son olarak ALTAY tankına Aktif Koruma Sistemi (AKKOR) monte edilmesini konu alan haberde, ALTAY ana muharebe tankının, ASELSAN’ın “AKKOR” Aktif Koruma Sistemi entegre edildiğine yer verirken, “ALTAY ana muharebe tankı için gelişmiş ASELSAN alt sistemlerinin teslimatı, Türkiye’nin savunma üretiminde özerkliğini pekiştirme kararlılığının altını çizmekte, aynı zamanda kendisini küresel zırhlı araç pazarında ciddi bir oyuncu olarak konumlandırmaktadır. Bu modernizasyon adımı, bölgesel askeri dengeleri etkileyecek önemli bir gelişmedir.” ifadelerine yer vererek vurgu yapılıyor. Haberin başlığı ve devamında şu ifadeler yer alıyor:

“Modern savaş alanlarında FPV insansız hava araçları (drone’lar) ve dolanan mühimmatların (loitering munitions) korumasız zırhları giderek daha savunmasız hale getirdiği bir ortamda, yerli Aktif Koruma Sistemi (APS) “AKKOR”, Türk ana muharebe tankı ALTAY’ın beka kabiliyetini garanti altına alıyor.

Türkiye’nin ulusal ana muharebe tankı ALTAY, ASELSAN tarafından geliştirilen ve fabrika kabul testleri başarıyla tamamlanan alt sistemlerle donatılıyor. Bu hamle, “komşuların” (Türkiye) zırhlı gücünün kapasitesini yeniden şekillendirirken, başta ABD olmak üzere NATO müttefikleri tarafından da yakından izleniyor.

Uluslararası basında yer alan bilgilere göre, 1 Ekim 2025 tarihinde ASELSAN, ALTAY Seri Üretim Projesi kapsamında geliştirdiği alt sistemlerin fabrika kabul testlerini başarıyla tamamladığını duyurdu. Bu sistemler, Türkiye’nin ulusal ana muharebe tankı programının ilk üretim hattı tanklarına entegre edilmek üzere ana yüklenici BMC’ye teslim edildi.

Bu başarı, Türkiye’nin zırhlı kuvvetlerinin modernizasyonunda kritik bir adımı işaret ediyor ve sadece ulusal sınırların ötesinde etkiler yaratarak bölgedeki ağır zırhlı kabiliyet dengesini yeniden belirliyor.

ASELSAN tarafından teslim edilen alt sistemler, ALTAY platformuna özel olarak tasarlanmış entegre bir dijital süiti temsil ediyor. Toplamda 13 yerli sistem sağlandı. Bunlar arasında; Tank Atış Kontrol Sistemi, Uzaktan Komutalı Silah İstasyonu (UKSS), Aktif Koruma Sistemi (AKKOR), Dost/Düşman Tanıma (IFF) Sistemi, Komuta Kontrol Bilgi Sistemi, Sürücü Görüş Sistemi, Nişancı Yardımcı Nişangahı, Lazer Uyarı Sistemi, Durumsal Farkındalık Süiti, Kayar Bilezik, Dahili Haberleşme Sistemi, Taktik Telsizler ve Mürettebat Eğitim Simülatörü bulunuyor. Bu sistemler, ALTAY’ı yüksek yoğunluklu savaşlar için tasarlanmış ağ merkezli, tamamen dijital bir platforma yükseltiyor.

En kritik unsurlardan biri, ALTAY ana muharebe tankının, ASELSAN’ın “AKKOR” Aktif Koruma Sistemi ile entegre edilmiş olmasıdır. AKKOR, gelen tehditleri etkisiz hale getirmek için hem “soft-kill” (karıştırma/şaşırtma) önlemleri hem de “hard-kill” (fiziksel olarak imha edici) engelleyicileri birleştiriyor.

Geleneksel APS çözümlerinin aksine, AKKOR hem güdümlü tanksavar füzelerini hem de modern tanksavar mühimmatlarını yenebilme yeteneğine sahip. Bu özelliğiyle, İsrail’in “Trophy” ve Rusya’nın “Afghanit” sistemlerinin yanına, yerli ve seri üretilebilir bir hard-kill APS olarak konumlanıyor. Günümüz savaş alanlarında FPV drone’ların ve dolanan mühimmatların korumasız zırhları giderek daha savunmasız hale getirdiği bir dönemde, bu kabiliyet ALTAY’a belirleyici bir operasyonel avantaj sağlıyor.

ALTAY’ın geliştirilmesi, Türkiye savunma ekosistemindeki kapsamlı işbirliği ile gerçekleşti ve ASELSAN’ın rolü, değişen jeopolitik gerçekler karşısında yerli otonomiyi güvence altına almada hayati önem taşıyor. ALTAY projesi, Ankara’nın yerli, modern bir ana muharebe tankı sahaya çıkarma konusundaki uzun vadeli hedefini yansıtarak on yılı aşkın süredir devam ediyor. Önceki test aşamaları, motor tedariki ve zırh entegrasyonu konularında zorlukları ortaya çıkarmıştı. Ancak alt sistem testlerinin tamamlanması, temel teknolojik engellerin aşıldığını gösteriyor ve kademeli üretime giden yolu açıyor.

ABD yapımı M1A2 Abrams SEP v3 veya Alman Leopard 2A8 gibi diğer gelişmiş ana muharebe tanklarıyla karşılaştırıldığında, ALTAY’ın belirleyici avantajı, yerli bir dijital omurganın ve hem konvansiyonel tehditlere hem de drone kaynaklı yeni mühimmatlara karşı koymak üzere tasarlanmış yeni nesil yerli Aktif Koruma Sistemi’nin entegrasyonunda yatıyor.

Batılı tanklar genellikle ithal zırh paketleri ve APS teknolojilerini içeren çok katmanlı korumaya güvenirken, Türkiye’nin çözümü ihracat kısıtlamalarına daha az duyarlı olan yerli sistemleri bünyesinde barındırıyor. Stratejik olarak bu durum, ALTAY’ın sadece ulusal bir değer değil, aynı zamanda NATO standartlarındaki tanklara uygun maliyetli alternatifler arayan müttefik ülkeler için potansiyel bir ihracat platformu olmasını da sağlıyor.

Mali açıdan, ALTAY Seri Üretim Projesi, tahmini proje değeri birkaç milyar doları aşan, Türkiye’nin bugüne kadarki en büyük zırhlı yatırımlarından birini temsil ediyor. BMC ana yüklenici olsa da, ASELSAN alt sistemlerinin entegrasyonu tankın teknolojik özünü oluşturuyor. En son sözleşme kilometre taşı, üç adet üretim tankı için sistem teslimatını yansıtıyor ve seri üretim çok daha büyük bir filoyu hedefliyor. Ortadoğu ve Asya ülkelerinin programı yakından izlediğine dair uluslararası ilgi spekülasyonları bulunsa da, henüz onaylanmış bir ihracat sözleşmesi imzalanmış değil.

Amerikalı gözlemciler için proje, Türkiye’nin Batılı tedarikçilerden bağımsız olarak yüksek teknolojili zırhlı araç tedarik etme konusundaki artan yeteneğini gösteriyor; bu eğilim, NATO işbirliği için önemli endüstriyel ve stratejik sonuçlar doğuruyor.

ALTAY ana muharebe tankı için gelişmiş ASELSAN alt sistemlerinin teslimatı, Türkiye’nin savunma üretiminde özerkliğini pekiştirme kararlılığının altını çizmekte, aynı zamanda kendisini küresel zırhlı araç pazarında ciddi bir oyuncu olarak konumlandırmaktadır. Bu modernizasyon adımı, bölgesel askeri dengeleri etkileyecek önemli bir gelişmedir.