AKİT MENÜ

Otomotiv

Çin'den Türkiye sinsiliği: Manisa'da fabrika kuracaklar ama bunu gizli tutacaklar, bize vermeyecekler

Otomotiv yazarı Emre Özpeynirci, "Çin’den yatırım geliyor ama teknolojileri gizli" başlıklı yazısında BYD'nin Türkiye yatırımı hakkında dikkat çeken iddialarda bulundu. İşte o yazı...

1

Otomotiv yazarı Emre Özpeynirci, "Çin’den yatırım geliyor ama teknolojileri gizli" başlıklı yazısında BYD'nin Türkiye yatırımı hakkında dikkat çeken iddialarda bulundu. İşte o yazı...

2

Çinli batarya ve otomobil üreticileri, artık Avrupa’da kalıcı bir varlık kurma yolunda hızla ilerliyor. Son örnek dünyanın en büyük batarya üreticisi Çinli CATL ile Stellantis Grubu’nun İspanya Zaragoza’da 4,1 milyar euro yatırımla kuracağı dev batarya fabrikası. Financial Times’ın haberine göre, Çinli CATL bu tesisin kurulumu ve devreye alınması için 2 bin uzmanı Çin’den İspanya’ya gönderecek. Resmî açıklama net: Avrupa’ya kapasite lazım, Çin hız getiriyor, herkes kazanıyor. Ama perde arkasında çok daha kritik bir mesele var, o da teknoloji transferi.

3

Büyük batarya yatırımlarında kurulum ve devreye alma ekiplerinin yurtdışından gelmesi olağan olsa da, işin püf noktası tam da bu ramp-up sürecinde gizli. Ramp-up (devreye alma ve üretimin kademeli artırılması), makinelerin ilk kez çalıştırıldığı, kalite standardının oturtulduğu ve verimliliğin ayarlandığı dönemdir. Burada yapılan küçük dokunuşlar ve ayarlar, aslında tüm fabrikanın know-how’ıdır (üretim sırrıdır).

4

Koreli üreticiler de aynı yöntemi ABD ve Doğu Avrupa’da uyguladı. Ramp-up’ı kendi ekipleriyle yaptılar, takvimi kısalttılar ama bilgi yerel ekiplere çok sınırlı aktı. CATL’ın İspanya’da izleyeceği yol da farklı değil. İspanyol paydaşlar bu yüzden endişeli. Stellantis çalışanları, sendikalar, hatta belediye başkanları “Çinliler bilgiyi paylaşmak istemiyor” diyor. Haksız da değiller. Ramp-up sırasında süreç sırları öğrenilmezse, tesis işletmeye açıldığında Avrupalı çalışanlar sadece “butona basan” konumuna düşebilir.

5

Bu tablo sadece İspanya’ya özgü değil. Çinli BYD’nin Manisa’da kuracağı otomobil fabrikasında da benzer bir plan var: Kurulum ve devreye alma için yaklaşık 3 bin Çinli işçi getirileceği konuşuluyor. Türkiye için bu yatırım elbette stratejik bir fırsat. 2027’de 150 bin araç kapasiteli fabrikanın devreye alınmasıyla Türkiye, Çinli bir devin Avrupa üretim üssüne dönüşebilir. Ama orada da aynı soru geçerli: Bu işçiler sadece fabrikayı kurup gidecek mi, yoksa bilgi ve teknolojiyi de yerli ekiplere aktaracak mı?

6

Eğer Avrupa ve Türkiye, bu ortaklıkları kalıcı bir sanayi gücüne çevirmek istiyorsa, yapılacak şey belli: teknoloji transferi şartlarını anlaşmalara yazmak. Çin, geçmişte Avrupalı otomobilcilerle ortaklık kurarken aynen bunu yaptı. Öğrenmeyi işin merkezine koydu. Bugün geldiği nokta ortada.

7

Avrupalı ve Türk şirketler için mesele sadece “yatırım gelsin” değil. Asıl mesele, yatırımı kalıcı bir kabiliyete dönüştürmek. Çinli, Koreli, Japon üreticiler kendi oyun kitaplarını çok iyi biliyor:

8

Fabrikayı kendi ekipleriyle kuruyorlar. Ramp-up sürecini kontrol altında tutu-yorlar. Bilgiyi sınırlı paylaşıyorlar. Sonuç: Hızlı üretim, ama sınırlı teknoloji transferi. Avrupa’nın kendi yerel şampiyonları (Northvolt, ACC) bile, know-how eksikliği nedeniyle hâlâ Asyalı uzmanlara bağımlı kalmak zorunda.

9

İşin ironik tarafı, Çin 1980’lerde Avrupalı otomobil üreticilerini ülkesine davet ederken teknoloji transferini anlaşmaların merkezine koymuştu. Ortak girişim şartı getirdi, yerli mühendislerin yetişmesini sağladı. Bugün Çin’in geldiği nokta, işte o stratejinin ürünüdür. Peki biz neden aynı şartı koymayalım? Avrupa ve Türkiye, teknoloji transferini işin merkezine almazsa, yıllar sonra elimizde sadece “kurulmuş fabrikalar” kalır. Bilgi ise hâlâ başkalarının elinde olur.

10

AB tarafında tartışma yeni değil. Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Maros Sefcovic, geçtiğimiz aylarda yaptığı açıklamada, “Avrupa’daki batarya yatırımlarında teknoloji transferinin garanti altına alınması gerektiğini” söyledi. Çünkü Avrupa milyarlarca euro teşvik dağıtıyor ama karşılığında kalıcı bilgi birikimi elde edemiyor. Türkiye için de benzer bir durum geçerli. Gümrük Birliği sayesinde Avrupa pazarına tarife avantajı sağlanıyor ama teknoloji transferi güvence altına alınmazsa, uzun vadede sadece montaj üssü olma riski var.

11

Öte yandan, Çinli firmaların Avrupa’daki yatırım iştahının bir nedeni de AB’nin Çin’den ithal elektrikli araçlara yönelik anti-sübvansiyon soruşturmasından kaynaklanacak ek gümrük vergilerinden kaçınmaktır. Bu da yerelleşme adımlarının, teknolojik transfer isteğinden çok, regülasyondan kaçınma stratejisi olduğunu ortaya koyuyor.