AKİT MENÜ

Yaşam

Bilim kanıtladı! Doğada geçirilen bir gün beyni sıfırlıyor

Güncelleme Tarihi:

Eylül ayıyla birlikte okullar açıldı, şehir temposu hızlandı, havalar da serinlemeye başladı... Ancak uzmanlar, yazdan kalan bu son ılık günleri doğada geçirmenin beden ve zihin sağlığı üzerindeki etkilerinin sandığımızdan çok daha büyük olduğunu söylüyor.

2

Eylül ayıyla birlikte okullar açıldı, şehir temposu hızlandı, havalar da serinlemeye başladı... Ancak uzmanlar, yazdan kalan bu son ılık günleri doğada geçirmenin beden ve zihin sağlığı üzerindeki etkilerinin sandığımızdan çok daha büyük olduğunu söylüyor.

3

Yazın ardından yoğun bir tempoya giren çoğu kişi için sonbahar, yeniden rutinlerin başladığı, stresin arttığı bir dönemdir. Oysa bu mevsim, doğayla yeniden bağ kurmak için en uygun zamanlardan biridir. Hava koşulları çok sertleşmeden önce bir hafta sonunu şehirden uzak, ağaçların arasında veya göl kenarında geçirmek sadece ruhu dinlendirmekle kalmaz, aynı zamanda vücuda da gerçek anlamda yenilenme sağlar. Bilim dünyası da son yıllarda bu etkinin sebeplerine daha fazla odaklanıyor: doğayla temasın beyin fonksiyonlarından bağışıklık sistemine kadar pek çok alanı olumlu etkilediği artık kanıtlanmış durumda.

4

Araştırmalar, doğada geçirilen kısa sürelerin bile dikkati ve hafızayı güçlendirdiğini gösteriyor. Şehir ortamında sürekli maruz kaldığımız ses ve görsel karmaşa, zihni yoran bir “bilişsel gürültü” yaşatıyor. Oysa orman, deniz ya da bir göl kıyısı, beynin yeniden odaklanmasını sağlıyor. Yarım saatlik bir doğa yürüyüşü bile zihinsel yorgunluğu azaltıp üretkenliği artırabiliyor.

5

Doğanın sakinleştirici etkisi sadece görsel değil, biyolojik düzeyde de hissediliyor. Toprak kokusu, rüzgar sesi, suyun ritmi… Tüm bu uyaranlar, stres hormonu kortizolü düşürürken mutluluk hormonu serotonin seviyesini yükseltiyor. Uzmanlara göre doğada geçirilen zaman, depresyon ve anksiyete belirtilerini hafifletmede destekleyici bir rol oynuyor.

6

Sonbaharda doğayla temas etmenin en güçlü etkilerinden biri, bağışıklık sistemini desteklemesidir. Bitki örtüsündeki doğal mikroorganizmalarla temas etmek, vücudun savunma hücrelerini aktive ediyor. Yapılan çalışmalarda, haftada birkaç kez açık havada vakit geçiren kişilerin hastalıklara karşı daha dirençli olduğu görülüyor.

7

Ağaçların, yeşil alanların ya da parkların yakınında yaşayan kişilerin kalp ve damar hastalıklarına yakalanma oranı daha düşük. Bunun nedenleri arasında daha temiz hava, daha fazla hareket imkanı ve psikolojik rahatlama gösteriliyor. Doğal alanların çevresinde yürüyüş yapmak, kan basıncını dengeliyor ve kalp ritmini düzenliyor.

8

Doğada geçirilen zaman sadece bireysel fayda sağlamıyor; sosyal ilişkiler üzerinde de olumlu etkiler sağlıyor. Ağaçlık alanlarda vakit geçiren insanların daha yardımsever ve paylaşımcı olduğu, grup etkinliklerinde daha fazla iş birliği yaptığı gözlemleniyor. Doğayla kurulan bağ, insanı hem kendisiyle hem çevresiyle barıştırıyor.

9

Özellikle ekran karşısında uzun süre vakit geçirenler için doğal ışığa çıkmak büyük önem taşıyor. Gün ışığı, göz kaslarının gevşemesine yardımcı oluyor ve miyop riskini azaltıyor. Günde en az iki saat açık havada bulunmak, hem çocuklar hem yetişkinler için göz sağlığını korumada etkili bir yöntem olarak öne çıkıyor.

10

Şehir yaşamı, okul ve iş temposu arasında sıkışıp kalanlar için doğa, adeta bir terapi alanı sunuyor. Bir hafta sonunu kamp yaparak, doğa yürüyüşüne çıkarak ya da sadece bir parkta vakit geçirerek değerlendirmek; hem zihinsel hem fiziksel olarak dengelenmenin en doğal yolu.