Küresel Sumud Filosu’nda yer alan ve İsrail tarafından 3 gün boyunca alıkonulan aktivist İkbal Gürpınar'dan yaşadıklarına ilişkin yeni açıklamalar gelmeye devam ediyor.

Küresel Sumud Filosu’nda yer alan ve İsrail tarafından 3 gün boyunca alıkonulan aktivist İkbal Gürpınar'dan yaşadıklarına ilişkin yeni açıklamalar gelmeye devam ediyor.

İkbal Gürpınar, “Benim için Gazze çok farklı, Filistin çok farklı. Mescid-i Aksa düşerse Kabe de düşer. Ama inanıyorum ki Mescid-i Aksa’yı kurtarırsak, Doğu Türkistan’ı da kurtarırız, dünyaya huzur getiririz.

İnşallah bu 57 İslam ülkesi ilk defa bir araya gelir ve sadece kınamakla kalmaz, bir karar verir. Artık herkes biliyor; bence sonu geldi, Allah’ın izniyle.” dedi.

CNN Türk canlı yayınında konuşan İkbal Gürpınar, Uhud’da Kur’an okudukları sırada tanıştığı Filistinliyle Kâbe’de tesadüfen yeniden buluştuğunu, Aralık ayında başlayan iletişimle haftada iki gün bin kişilik yardım gönderdiklerini söyledi.

“Uhud Dağı’nda Kur’an-ı Kerim okuyorduk. Filistinli bir grup ellerinde bayraklarla tekbir getirerek kenara geçti. Yanlarına gidip bayrağı aldım, ‘İnna fetehna leke fethen’ diyerek ağladım.” diyen Gürpınar, bir yıl sonra Kabe’de yaşadığı mucizevi karşılaşmayı şöyle anlattı: “Tavaf namazımı kılacağım sırada bir adam yanıma geldi. Şeyh kıyafetliydi. ‘Ben seni tanıyorum’ dedi. Cep telefonunu açtı, bana Uhud Dağı’ndaki görüntülerimi gösterdi. Meğerse o gün tanıştığım Filistinliymiş. Numaralarımızı aldık, o günden beri görüşüyoruz.”

Gürpınar, 7 Ekim’den sonra o arkadaşıyla yalnızca mesajlaştıklarını, Aralık ayında gelen bir görüntülü aramanın ise hayatını değiştirdiğini, “O adam çökmüş, yaşlanmış, zayıflamıştı. ‘İkbal Hanım, biz ölüyoruz, bize yardım et’ dedi. O günden beri hiçbir dernek olmadan, arkadaşlarımla birlikte oraya haftada iki gün bin kişilik yemek gönderiyoruz.” sözleriyle dile getirdi.

Filistinli adamın oğulunun şehit düşüşünün ardından gözyaşları içinde Filistinli adamla aralarında geçen diyalogları aktarmaya devam eden aktivist, “Oğlu şehit olmuş. Bana demişler ki, ‘Oğlumu kabre koyarken dedim ki, Peygambere İkbal’i anlat. Allah’a İkbal’i anlat.’ Bunu duyunca günlerce ağladım. Rabbim öyle bir ağ örüyor ki; düşünsenize, Uhud’da karşılaştırıyor, Kabe’de tekrar bir araya getiriyor ve seni oradaki insanların doyması için vesile kılıyor.” dedi.

Açıklamalarının devamında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenen Gürpınar, "Orada bize zulmeden askerlerin büyük çoğunluğunun Türk pasaportu taşıdığı görülüyordu. Bu yüzden maskelerini hiç çıkarmadılar. Yalvarıyorum Sayın Cumhurbaşkanımıza bu çifte vatandaşları, vatandaşlıktan çıkarın. Türkçeyi iyi konuşan İsrail polisleri vardı, Türkçe bilenler bizim yanımızdan hiç ayrılmıyorlardı. Bu teröristlerin hepsi profesyonelce eğitim almışlar. Türkiye'deki evlerinde silah depolamadıklarını bilmiyoruz" dedi.