Güvenlik politikaları uzmanı Maya Carlin’e göre ABD, Çin’in hızla büyüyen donanmasına karşı “Altın Filo” adında yeni ve son derece ağır silahlandırılmış savaş gemilerinden oluşan bir filoyu gündemine aldı. Eğer hayata geçirilirse, bu filo Washington’ın Pasifik’teki güç dengesi stratejisinde köklü bir dönüşüm yaratabilir.

Güvenlik politikaları uzmanı Maya Carlin’e göre ABD, Çin’in hızla büyüyen donanmasına karşı “Altın Filo” adında yeni ve son derece ağır silahlandırılmış savaş gemilerinden oluşan bir filoyu gündemine aldı. Eğer hayata geçirilirse, bu filo Washington’ın Pasifik’teki güç dengesi stratejisinde köklü bir dönüşüm yaratabilir.

Maya Carlin, analizinde ilk olarak Çin Halk Kurtuluş Ordusu Donanması’nın (PLAN) ulaştığı çarpıcı kapasiteye dikkat çekiyor. Pekin’in bugün 234 savaş gemisiyle dünyanın en büyük donanmasına sahip olduğunu hatırlatan Carlin, ABD’nin mevcut 219 gemilik gücüyle bu yarışta ilk kez ikinci sıraya düştüğünü vurguluyor.

Çin, aynı zamanda DF-21D ve DF-26 gibi “uçak gemisi katili” hipersonik balistik füzelerle ABD uçak gemilerini ve Guam gibi ileri üsleri tehdit edebilecek seviyede bir cephanelik kurmuş durumda.

Carlin’in aktardığı bilgilere göre, Beyaz Saray ve ABD Donanması içinde son aylarda “Altın Filo” (Golden Fleet) adı verilen yeni bir savaş gemisi platformu ciddi şekilde tartışılıyor. Wall Street Journal’ın ortaya çıkardığı bu konsept, Trump yönetiminin de dönüşüyle yeni bir stratejik öncelik hâline gelebilir.

Altın Filo, klasik muhrip ve kruvazörlerden farklı olarak: 20.000 tona kadar çıkabilen dev bir deplasmana, Mevcut Arleigh Burke muhriplerinden kat kat fazla hipersonik füze taşıma kapasitesine, Çok sayıda insansız hava ve deniz sistemini komuta edebilen gelişmiş sensör mimarisine sahip olacak şekilde tasarlanıyor. Carlin’e göre bu gemiler, ABD Donanması’nın yeni nesil “mega muhripleri” olabilir.

Hudson Enstitüsü araştırmacısı ve eski Deniz Kuvvetleri subayı Bryan Clark’ın değerlendirmelerine de yer veren Carlin, Altın Filo’nun temel amacının azami silahlanma gücü olduğunu aktarıyor.

Clark’ın sözleri dikkat çekici: “II. Dünya Savaşı’ndaki savaş gemilerinin amacı uzun menzilli toplardı. Füze çağında ise daha uzun menzil istiyorsak, daha büyük füzeler taşıyacak dev platformlara ihtiyacımız var.” Yani Altın Filo, deniz topçusunun yerini füze ateş gücünün aldığı yeni bir stratejik dönemin ürünü olarak görülüyor.

Carlin’e göre Altın Filo fikrinin ortaya çıkmasının temel motivasyonlarından biri, Çin’in sahip olduğu DF-21D ve DF-26 sistemleri. Bu füzeler:

Uçak gemilerini uzaktan vurabilecek doğrulukta, Manevra kabiliyetine sahip MaRV savaş başlıkları taşıyor, Konvansiyonel ve nükleer yükler arasında hızlı değişim yapabiliyor, ABD’nin Pasifik’teki konumunu doğrudan tehdit ediyor.

Dolayısıyla Altın Filo, yalnızca Çin’e karşı bir caydırıcılık hamlesi değil; aynı zamanda ABD’nin uçak gemilerinin gelecekte ayakta kalabilmesi için gerekli bir stratejik “sigorta” olarak görülüyor.

Carlin analizinde, bu büyük vizyonun önünde önemli engeller olduğuna da dikkat çekiyor: ABD tersaneleri yıllardır gecikme ve maliyet aşımı yaşıyor. Donanma bütçesi mevcut yüklerin altında bile zorlanıyor.

20.000 tonluk yeni bir muhrip sınıfı, tarihin en pahalı yüzey savaş gemilerinden biri olabilir. Eğitim, lojistik ve yeni doktrin uyumu yıllar alacak. Carlin’e göre konsept “iddialı ve agresif”, ancak uygulanabilirliği hâlâ belirsiz.

Maya Carlin değerlendirmesini şu çarpıcı tespitle bağlıyor: “Altın Filo, Çin’in büyüyen donanmasını ve hipersonik füze tehdidini dengeleme girişimidir. Eğer inşa edilirse, Pasifik’teki askeri mimariyi kökten değiştirebilir.

Ancak inşa edilmezse, ABD Donanması Çin’in nicelik üstünlüğüyle karşı karşıya kalmaya devam edecek.”

Altın Filo konseptinin kaderini ise Trump yönetimindeki savunma politikalarının şekillendireceği öngörülüyor. Kaynak: The National Interest