AKİT MENÜ

Yaşam

İstanbul'da organik yaşam! Stresten uzak köy hayatı yaşıyorlar

Yüz ölçümü olarak İstanbul'un en büyük köylerinden biri olduğu söylenen mahallenin bir kısmında fabrikalar yer alırken, büyük kısmı mandaların, koyunların ve keçilerin otladığı meralardan oluşuyor. Araçlarıyla mahallenin içinden geçenler, doğal manzaranın ardından bariyerlerin öte tarafındaki hayvanları görebiliyor, mahallelinin manda sütü, yoğurdu, kaymağı, keçi peyniri, kırmızı et, sucuk gibi doğrudan kendisinin ürettiği ürünleri yol kenarındaki yerel işletmelerden satın alabiliyor.

1

İstanbul'un kalabalığına birkaç kilometre uzaklıkta, meralarında mandaların otladığı Eyüpsultan ilçesine bağlı Pirinççi'de doğal köy yaşamı sürerken, yolu buraya düşenler hem doğa havası kokluyor hem de doğal süt ve süt ürünlerinin satıldığı yerel işletmelerden alışveriş yapabiliyor.

2

İlk önce İstanbul'a çok yakın olduğu için "Birinci Köy" diye kurulan, Selanik'ten gelen göçmenlerin yerleşmesiyle dilden dile söylemi Pirinççi olarak değiştiği rivayet edilen mahallede 775 hane bulunuyor, 3 bin 600 kişi yaşıyor.

3

Yüz ölçümü olarak İstanbul'un en büyük köylerinden biri olduğu söylenen mahallenin bir kısmında fabrikalar yer alırken, büyük kısmı mandaların, koyunların ve keçilerin otladığı meralardan oluşuyor. Araçlarıyla mahallenin içinden geçenler, doğal manzaranın ardından bariyerlerin öte tarafındaki hayvanları görebiliyor, mahallelinin manda sütü, yoğurdu, kaymağı, keçi peyniri, kırmızı et, sucuk gibi doğrudan kendisinin ürettiği ürünleri yol kenarındaki yerel işletmelerden satın alabiliyor.

4

Köyün yeşil doğasından faydalanmak isteyenler, hafta sonları piknik yapmak için burayı tercih ediyor. Son yıllarda manda yetiştiriciliğinin artmasıyla mahalle, İstanbul'da manda sayısının en çok olduğu köy olarak anılıyor.

5

Pirinççi'nin mandıracılarından Ömer Satıcı, 7 yaşından beri hayvancılıkla uğraştığını anlattı. Satıcı, manda yetiştirmenin süt sağımını elle yaptıkları için zor olduğunu belirterek, hayvanlara bakacak eleman bulmakta sıkıntı yaşadıklarını ifade etti.

6

Pirinççi'de yaşamanın avantajlarından bahseden Satıcı, "Pirinççi'de yaşamak çok güzel, doğayla iç içeyiz. İstanbul'a çok yakınız ama çoğu kişi İstanbul'un içinde böyle bir ortam olduğunu bilmiyor. Eyüpsultan'ın bizim gibi 15-20 köyü bulunuyor. Köyümüzün insanı genellikle hayvancılık ve bahçecilikle uğraşıyor. Hayvancılık yapanlar olarak güne erken başlıyoruz, sabah 04.00-05.00 gibi mesaimiz başlar, akşam 21.00'de son buluyor." diye konuştu.

7

Satıcı, mandaların beslenmesiyle ilgili detaylara ilişkin, "Hayvanları gün içinde köyün ormanlık alanındaki meraya salıyoruz, akşam 16.00'dan sonra ahıra geliyorlar. Geldiklerinde yemlenmesi ve sağımı yapılır. Sabah aynı şekilde 05.00'de besleyip, sağıp meraya bırakıyoruz. Manda sütü, protein ve kalsiyum bakımından oldukça zengin. İnek sütüne göre kemik gelişimine etkisi daha fazla. İçinde meşhur manda kaymağı olduğu için inek sütüne göre 2 kat pahalı." bilgisini verdi.

8

İstanbul içine misafirliğe gittiğinde binada en fazla 2 saat oturabildiğini ve hayvanları çok sevdiğini anlatan Satıcı, "Bu iş parayla yapılacak bir iş değil. Aylık 100 bin lira maaş da versen içinde hayvan sevgisi yoksa bu işi yapamazsın. Mandayı zapt etmek zor değil çünkü manda yavrusuna düşkün bir hayvan. Sabah ahırdan saldığında yavrusu ahırda durduğu için akşam saatinde kendi geri gelir, dışarda tutamazsın." ifadelerini kullandı.

9

Mahallede keçi yetiştiricilerinden Cüneyt Uğraş ise mahalle statüsüne geçse de Pirinççi'yi hala köy olarak gördüğünü dile getirdi. Köye ilk yerleşen ataları gibi hayvancılıkla uğraştığını kaydeden Uğraş, "Keçicilik yapıyorum, 20 taneyle başladım, 300'e kadar çıkardım. Burada sadece mandacılık yok, koyun, keçi, inek de var ama manda biraz daha çok. Önceden keçi ve koyun çoktu, manda hiç yoktu. Son zamanlarda manda tutulduğu için inekçiler hep mandaya döndü. Keçinin sütü az olduğu için keçi sütüne de talep var. Köyümüz hayvan beslemeye elverişli ama taş ocakları meralarımızı kısıtlıyor." diye konuştu.

10

Uğraş, İstanbul'un merkezine gitmemeye çalıştığını belirterek, şunları söyledi: "Biz böyle yerlere, ormana alışkınız, insanlara alışkın değiliz. Şehre yakınız ama uzak durmaya çalışıyoruz. 24 saat hayvanın başındayız. Mesaimiz, saatimiz yok, sabah 05.00'te ayaktayız, devamlı hayvanların içindeyiz. Bekarım, evlensem de buradayım. Sağ olduğumuz sürece bizi kimse bu işten vazgeçiremez. Hayvancılık öyle para için yapılacak bir meslek değil, ilk önce gönül vermen lazım. Şehre yakınız ama uzak durmaya çalışıyoruz. Sütümü perakende satıyorum ve kendim işliyorum, peynir olarak satıyorum, müşterilerim hazır."

11

Mahalleye Arnavutköy'e bağlı Boyalık'tan gelin gelen Muazzez Drama, eşi vefat etmeden 1-2 büyükbaş hayvan yetiştirdiğini, yaşından dolayı artık yapamadığını anlattı. Drama, mahallesini çok sevdiğini ifade ederek, "Köyümüzde köy yumurtası, manda sütü, inek sütü var. Kendileri üretiyorlar, biz de onlardan alıyoruz. Buraya piknikçiler çok geliyor, cumartesi ve pazar çok kalabalık oluyor." dedi.

12

Mahalleli Rasim Güre ise Pirinççi'de geçimin eskiden ormancılıkla sağlandığını, şimdilerde gençlerin hayvancılıkla uğraştığını söyledi. Doğma büyüme buralı olduğunu belirten Güre, mahallenin geçmişten bugüne pek değişmediğini aktararak, "Ara sıra İstanbul'a gidiyoruz. Buraya alışmışız, kalabalıkta sıkılıyoruz, bir an önce buraya dönmek istiyoruz. Buranın havası, her şeyi güzel. İstanbul'un havasını, gürültüsünü biliyorsunuz." şeklinde konuştu.