Gündem
Şii Hilali Türkiye tarafından kırıldı
Stratejik Düşünce Enstitüsü'nden Bekir Atacan, "Doğu Akdeniz–Kızıldeniz Hattında Türkiye ve Mısır’ı Çevreleme Girişimleri" başlıklı bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı...
Gündem
Stratejik Düşünce Enstitüsü'nden Bekir Atacan, "Doğu Akdeniz–Kızıldeniz Hattında Türkiye ve Mısır’ı Çevreleme Girişimleri" başlıklı bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı...
Stratejik Düşünce Enstitüsü'nden Bekir Atacan, "Doğu Akdeniz–Kızıldeniz Hattında Türkiye ve Mısır’ı Çevreleme Girişimleri" başlıklı bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı...
Son yıllarda İsrail’in, bölgenin jeopolitik mimarisini yeniden şekillendirme çabası kapsamında Türkiye ve Mısır’ı çevreleyen askeri ve lojistik koridorlar oluşturmayı hedeflediği yönünde değerlendirmeler yapılmaktadır. Resmî belgelerde yer almayan bu yaklaşım, sahadaki gelişmeler üzerinden giderek daha görünür hâle gelmiştir. Bu analiz, sürecin başlangıcından bugüne uzanan zinciri bütüncül bir şekilde ortaya koymaktadır.
İsrail’in savaşı meşrulaştırırken öne çıkardığı söylemler: • Direnişin silahsızlandırılması, • Sivil nüfusun tahliyesi, • “Rehinelerin kurtarılması” anlatısı… Bunların ardında daha derin bir hedef bulunduğu düşünülmektedir: Rafah’a ulaşmak ve “Ben Gurion Koridoru” için gerekli jeopolitik zemini hazırlamak. Ben Gurion Koridoru nedir? • Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlamayı hedefleyen 257 km’lik bir hat. • Ekonomik olarak Süveyş Kanalı’na alternatif olma iddiası taşıyor. • Başarılı olması hâlinde Mısır’ın ekonomik konumunu ciddi biçimde zayıflatabilir.
Sahadaki göstergeler: • Mısır istihbaratının Rafah’a yönelik planı erken aşamada tespit ettiğini, • Bunun üzerine Türkiye ve Katar ile koordinasyon oluşturulduğunu, • Bu işbirliğinin operasyonun ilk aşamasını başarısız kıldığını göstermektedir.
Son dönemde Türk ve Mısır askerî unsurlarının Gazze’ye “insanî–uluslararası misyon” başlığıyla girme ihtimali tartışılmaktadır. Fakat bu adımın arka planında: 1. Gazze’de nüfusun korunması, 2. Ben Gurion Koridoru’nun kalıcı biçimde engellenmesi hedefleri bulunduğu değerlendirilmektedir. Bu durum, Gazze ile Suriye sahalarının birbirine nasıl bağlandığını da açıklamaktadır.
Suriye’de özellikle güney (Süveyda) ve doğu (Deyrizor) hattında yaşanan gerilimler, bazı analizlerde “Davud Koridoru” olarak adlandırılan yeni bir güzergâhın parçası olarak yorumlanmaktadır. Davud Koridorunun olası hattı • Süveyda’dan başlar, • Deyrizor’a uzanır, • Irak Kürdistan Bölgesi’ne bağlanır, • Son olarak Irak’ın Faw Limanı’na ulaşır.
• Irak petrolü bugün büyük ölçüde Türkiye üzerinden Ceyhan Limanı’na taşınmaktadır. • Suriye–Irak–Körfez hattı üzerinden yeni bir alternatif oluşturulması, • Türkiye’nin elindeki stratejik enerji kartını zayıflatır, • Ankara’yı bölgesinden koparacak yeni bir coğrafî şerit ortaya çıkarır. Bu nedenle son dönemde IKBY ile SDG arasındaki yakınlaşmanın tesadüf olmadığı düşünülmektedir.
“Şii Hilali” Projesinin Türkiye Tarafından Kırılması: Geçmişte Suriye’nin kuzeyinde görülen İran etkisinin, mezhepsel görünümüne rağmen, aslında Türkiye’yi güneyden çevreleme hedefiyle kesiştiği yönünde değerlendirmeler yapılmıştı. Türkiye’nin askeri müdahaleleri bu hattı kırmıştır.
Mısır ve Türkiye’yi kuşatmaya dönük önceki girişimlerin sonuç vermemesi üzerine, yeni aşamada: • İran’ın zayıflatılması, • İran–Irak–Suriye hattının koparılması, • Türkiye’nin doğudan kuşatılması, • Rusya’nın Kafkasya’da baskı altına alınması gibi hedeflerin öne çıktığı iddia edilmektedir. Bu bağlamda: • Azerbaycan’ın İsrail ile yüksek düzeyli askeri işbirliği, • Kıbrıs ve Yunanistan’daki yabancı üslerin artışı aynı stratejik zincirin parçaları olarak yorumlanmaktadır.
Darfur ve Kızıldeniz hattındaki çatışmalar da bu çerçevede okunmaktadır. Kızıldeniz’e ulaşmanın stratejik anlamı • Mısır’ın güneyden kuşatılması, • Suudi Arabistan’a yakınlaşılması, • Babülmendep üzerinden dünya deniz ticaretinin kontrol edilmesi. Bu nedenle Suudi Arabistan’ın ABD’den Sudan savaşını durdurma talebi, bölgesel güvenlik dengeleri açısından kritik önemdedir.
Ortaya çıkan stratejik hat şu şekilde özetlenebilir: • Gazze–Rafah hattı: Mısır’a baskı. • Süveyda–Deyrizor–IKBY hattı: Türkiye’ye baskı. • Darfur–Kızıldeniz hattı: Mısır ve Suudi Arabistan’a baskı. • Kafkasya–IKBY hattı: Türkiye ve Rusya’ya baskı. Bu ortamda: • Türkiye–Rusya ortak devriyeleri, • Ankara–Kahire askeri koordinasyonunun artması, • Körfez ülkelerinin “Sünni blok” oluşturma çabası bölgesel savunma refleksinin yansımalarıdır.
Bu değerlendirmeye göre Ortadoğu artık sınırlar üzerinden değil, koridorlar üzerinden şekillenmektedir: • Türkiye ve Mısır, uzun vadeli kuşatma planının merkezindedir. • İran, projenin bir sonraki hedefidir. • Rusya ise güney hattında baskılanmak istenmektedir. Türkiye, Suriye ve Gazze sahalarını varoluşsal güvenlik meselesi olarak okumakta ve gerektiğinde doğrudan çatışma riskini göze alabilecek kararlılık göstermektedir. Bölgenin geleceği, büyük ölçüde: • Türkiye, • Mısır, • Katar, • Suudi Arabistan arasındaki koordinasyonun derinleşmesine bağlı olacaktır.