AKİT MENÜ

Gündem

Türk kamuoyunun sinir uçlarıyla oynanıyordu! İran işte şimdi yandı

İran'ın Türklere yönelik baskıcı ve ayrımcı tutumu tepki toplarken dikkat çeken bir gelişme yaşandı. Gelişme Tahran yönetimi köşeye sıkıştıracak.

1

İran'ın Türklere yönelik baskıcı ve ayrımcı tutumu tepki toplarken dikkat çeken bir gelişme yaşandı. Gelişme Tahran yönetimi köşeye sıkıştıracak.

2

Barin Ajans'ta yer alan habere göre, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun İran’daki insan hakları ihlallerine ilişkin son kararı, alışılmış yıllık eleştirilerin ötesine geçen ve uluslararası hukuk literatüründe yeni bir eşiğe işaret eden önemli bir gelişme oldu. Kararda ilk kez bu kadar açık bir dille “Azerbaycan Türkleri”nin İran’da sistematik ayrımcılığın hedefi olan topluluklar arasında yer aldığı belirtildi. Bu ifade hem diplomatik hem hukuksal hem de siyasal açıdan kırılma oluşturan bir detay olarak öne çıkıyor.

3

Karar, İran’daki insan hakları tablosunu geniş bir çerçevede ele alıyor: anadilde eğitimin engellenmesi, kültürel kimliğin bastırılması, sivillerin ağır cezalara maruz kalması, azınlık bölgelerinde idam oranlarının artması, protestolarda aşırı güç kullanımı, keyfi tutuklamalar ve işkence iddiaları gibi çok sayıda başlık, BM’nin sert üslubuyla kayda geçirilmiş durumda.

4

Metinde ayrıca İran’dan, tüm etnik topluluklara yönelik ayrımcı uygulamaların derhal durdurulması, BM raportörlerine tam erişim verilmesi ve bölgelerde bağımsız soruşturmaların yürütülmesi talep ediliyor. Bu, özellikle Güney Azerbaycan’daki hak ihlallerinin bundan sonra uluslararası mekanizmalar tarafından daha yakından izleneceği anlamına geliyor.

5

İran yönetimi beklendiği üzere kararı “siyasi ve taraflı” olmakla suçlayarak reddetti. Ancak bu yılki kararın dili, önceki yıllardaki standart ifadelerden çok daha ayrıntılı, çok daha spesifik ve çok daha bağlayıcı bir nitelik taşıyor. Çünkü bu kez BM, Azerbaycan Türklerini isim vererek anıyor. Bu durum, Tahran’ın inkâr politikasını ciddi şekilde zorlaştırıyor.

6

Bu karara Güney Azerbaycanlı aktivistler, hukukçular ve sivil toplum örgütleri büyük ilgi gösterdi. Birçok yorumda, yıllardır dile getirilen kimlik ve kültür baskısının nihayet uluslararası kurumlar tarafından açıkça tanınmış olmasının hem moral hem de siyasi bir kazanım olduğu belirtiliyor. Ayrıca kararın, Güney Azerbaycan meselesini artık yalnızca iç politik bir dosya olmaktan çıkarıp küresel gündeme taşıdığı vurgulanıyor.

7

Peki bu karar ne anlama geliyor? BM’nin bu adımı, sadece insan hakları ihlallerinin kayıt altına alınması değil. Aynı zamanda Güney Azerbaycan’ın geleceğini etkileyebilecek daha geniş bir çerçevenin başlangıcı olarak okunabilir. Her şeyden önce, Azerbaycan Türklerinin adının BM kararında açıkça yer alması, onların hak ihlallerinin uluslararası hukuk dilinde tanınması demektir. Bu tanınma, gelecekte Avrupa Birliği raporlarından ABD Kongresi kararlarına, uluslararası insan hakları mahkemelerinden uluslararası medya gündemine kadar pek çok platformda referans olarak kullanılacak. Böylece Güney Azerbaycan meselesi görünürlüğünü ve meşruiyetini güçlendirecek.

9

Karar aynı zamanda İran’ın etnik politikalarının küresel denetim altına alınması anlamına geliyor. Anadilin yasaklanması, kültürel faaliyetlerin engellenmesi, ekonomik geri bırakılmışlık, sivil aktivistlere yönelik baskı gibi konular artık sadece bölgesel sorunlar değil; dünya kamuoyunun izlediği dosyalar haline geliyor. Bu da İran’ın iç politikasının, özellikle etnik bölgelerdeki uygulamalarının daha fazla uluslararası baskıya maruz kalabileceği bir sürecin kapısını açıyor. Jeopolitik açıdan bakıldığında ise Güney Azerbaycan, zaten uzun zamandır bölgenin en hassas fay hatlarından birini oluşturuyor. Enerji koridorları, Kafkasya’daki güç dengesi, Türkiye–Azerbaycan ittifakının bölgesel etkisi ve İran’ın iç kırılganlıkları düşünüldüğünde, BM kararının bu dosyayı sadece insan hakları ekseninden değil; jeopolitik bir mesele olarak da yükselteceği söylenebilir. Bu, İran’ın uluslararası ilişkilerinde yeni bir baskı alanı oluşturabilir. Güney Azerbaycanlı aktivistler açısından karar, psikolojik ve siyasi bir eşiğin geçilmesi anlamına geliyor. Artık hak ihlallerine dair iddialar sadece yerel anlatı veya sivil toplum belgesi değil; BM kararıyla teyit edilmiş gerçeklerdir. Bu, hem sahadaki aktivizme hem de uluslararası kurumlarla yürütülecek çalışmalara yeni bir ivme sağlayabilir. Tahran’ın bu karara verdiği klasik reddiye ise bu kez önceki yıllardaki kadar etkili görünmüyor. Çünkü karardaki maddeler hem kapsamlı hem de isimli. Yani uluslararası toplum, İran’ın savunmalarını “politik açıklama” kategorisinde değerlendirme eğiliminde. Bu da İran yönetiminin diplomatik manevra alanını daraltan bir faktör.

10

Sonuç olarak BM Genel Kurulu’nun bu kararı, İran’daki insan hakları ihlallerine dair yıllık bir uyarıdan çok daha fazlasıdır. Güney Azerbaycan Türklerinin maruz kaldığı ayrımcılığın kayıt altına alınması; hem hukuksal hem diplomatik hem de toplumsal açıdan yeni bir sürecin habercisidir. Bu karar, Güney Azerbaycan için bir dönüm noktasıdır. İran için ise hem iç politikada hem dış baskılarda yeni bir sınavdır. Ve en önemlisi: Güney Azerbaycan meselesi artık görmezden gelinemeyecek kadar görünür, inkâr edilemeyecek kadar kaydedilmiştir.