AKİT MENÜ

Dünya

Güney Kıbrıs-Lübnan anlaşması nedir, hangi maddeler içeriyor? Türkiye, Münhasır Ekonomik Bölge Sınırlandırma Anlaşması’na neden tepki gösterdi?

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile Lübnan arasında 26 Kasım'da yeniden imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Sınırlandırma Anlaşması, Türkiye ve KKTC'de büyük tepkiye yol açtı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, GKRY'nin Kıbrıslı Türklerin eşit haklarını hiçe sayan tek taraflı tasarruflarına işaret ederek anlaşmanın bütünüyle "hükümsüz ve yok hükmünde" olduğunu ilan etti. Ankara, uluslararası toplumu bu tür oldu bittilere destek vermemeye çağırdı. Güney Kıbrıs-Lübnan anlaşması nedir, içeriğinde neler var sorusu, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli'nin sert tepkisi sonrası gündeme oturdu.

2

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile Lübnan arasında 26 Kasım'da yeniden imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Sınırlandırma Anlaşması, Türkiye ve KKTC'de büyük tepkiye yol açtı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, GKRY'nin Kıbrıslı Türklerin eşit haklarını hiçe sayan tek taraflı tasarruflarına işaret ederek anlaşmanın bütünüyle "hükümsüz ve yok hükmünde" olduğunu ilan etti. Ankara, uluslararası toplumu bu tür oldu bittilere destek vermemeye çağırdı. Güney Kıbrıs-Lübnan anlaşması nedir, içeriğinde neler var sorusu, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli'nin sert tepkisi sonrası gündeme oturdu.

3

Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanları gerginliği, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Lübnan arasında 2007'den bu yana askıda olan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Sınırlandırma Anlaşması'nın 26 Kasım'da yeniden imzalanmasıyla zirveye çıktı. Bu tek taraflı girişim, Ankara ve Lefkoşa'da sert bir tepkiyle karşılandı. Peki Güney Kıbrıs-Lübnan anlaşması nedir, hangi maddeler içeriyor? Türkiye, Münhasır Ekonomik Bölge Sınırlandırma Anlaşması’na neden tepki gösterdi? Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, uluslararası toplumu GKRY'nin tek taraflı adımlarına destek vermemeye davet etti. Bu anlaşma, Rum Yönetimi’nin 2003 yılından bu yana Kıbrıs Türklerini dışlayarak deniz alanlarının sınırlandırılmasına yönelik yürüttüğü girişimlerin yeni bir halkasını oluşturduğu belirtilldi.

4

GÜNEY KIBRIS-LÜBNAN ANLAŞMASI NEDİR VE HANGİ MADDELERİ İÇERİYOR? Güney Kıbrıs-Lübnan anlaşması nedir sorusuna cevap olarak, 2007 yılında akdedilmiş ancak askıda kalmış olan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Sınırlandırma Anlaşması gösterilmektedir. Anlaşma, deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasını hedeflemektedir. Tarihçe: Anlaşma ilk olarak 2007'de imzalanmış ancak Lübnan hükümeti tarafından 18 yıl askıda tutulmuştu. Lübnan hükümetinin 23 Ekim 2025'teki onayı sonrası 26 Kasım'da GKRY lideri Nikos Hristodulidis’in Beyrut ziyareti sırasında yeniden imzalandığı açıklanmıştır. İçerik: Anlaşma, iki tarafın deniz yetki alanlarını sınırlayarak, Münhasır Ekonomik Bölge sınırlarını belirlemektedir. Ancak bu bölge, Türkiye'nin 18 Mart 2020 tarihinde BM nezdinde tescil ettirdiği Türk kıta sahanlığının dışında kalmaktadır. Hukuki Durumu: KKTC ve Türkiye, bu anlaşmayı Kıbrıs Türk Halkı'nın adadaki egemen eşit haklarını gasp etmeye yönelik tek yanlı bir girişim olarak gördüğü için bütünüyle hükümsüz ve yok hükmünde ilan etmiştir.

5

TÜRKİYE, MEB SINIRLANDIRMA ANLAŞMASI’NA NEDEN TEPKİ GÖSTERDİ? Türkiye, Münhasır Ekonomik Bölge Sınırlandırma Anlaşması’na neden tepki gösterdi sorusunun temelinde, Kıbrıs meselesi ve Kıbrıslı Türklerin meşru hakları yatmaktadır: Tek Taraflılık: GKRY'nin, Kıbrıslı Türkleri hiçe sayarak ve Ada'nın tümünü temsil etme yetkisi olmaksızın, Ada'nın tamamını ilgilendiren bu tür tasarruflarda bulunması tepkinin ana sebebidir. Eşit Hakların Gaspı: Anlaşmanın, Kıbrıslı Türklerin Ada üzerindeki eşit hak ve çıkarlarını gasp etmeye yönelik bir adım olarak görülmesi. Uluslararası Hukuka Aykırılık: GKRY'nin, uluslararası toplumdan aldığı cesaretle, iki tarafın karşılıklı rızası olmadan uluslararası hukuka aykırı adımlar atması. Bölgesel Gerginlik: Bu siyasi oldu bittilerin Doğu Akdeniz’de zaten kırılgan olan dengeleri temelden sarsma tehlikesi taşıması. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Lübnan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge Sınırlandırma Anlaşması’na tepki gösterdi. Keçeli, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin (GKRY), 2003 yılından itibaren, Kıbrıs Adası'nın egemen eşit unsuru olan Kıbrıslı Türkleri hiçe sayarak, bölgedeki kıyıdaş ülkelerle Kıbrıs Adası'nın etrafındaki deniz alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin ikili anlaşmalar imzalamakta olduğunu hatırlattı.

6

Son olarak, Lübnan ile GKRY arasında 2007 yılında akdedilmiş ancak yürürlüğe girmemiş bulunan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Sınırlandırma Anlaşması dün (26 Kasım) iki ülke arasında yeniden imzalandığını hatırlatan Keçeli, “Anılan anlaşmaya konu bölge, 18 Mart 2020 tarihinde BM nezdinde tescil ettirdiğimiz Doğu Akdeniz'deki Türk kıta sahanlığının dışında kalmakla birlikte, ülkemiz konuya Kıbrıs meselesi ve Kıbrıslı Türklerin hakları bağlamında yaklaşmaktadır” dedi. “TÜRKLERİN ADA ÜZERİNDEKİ EŞİT HAK VE ÇIKARLARINI YAKINDAN İLGİLENDİRİYOR” Lübnan veya bölgedeki diğer kıyıdaş ülkelerin GKRY'yle bu tür bir anlaşma imzalamasının, Kıbrıslı Türklerin Ada üzerindeki eşit hak ve çıkarlarını yakından ilgilendirdiğine dikkat çeken Keçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: “GKRY'nin, Kıbrıslı Türkleri veya Ada'nın tümünü temsil etmediğini ve Ada'nın tümünü ilgilendiren bu tür tasarruflarda bulunmaya yetkisi olmadığını hatırlatmak isteriz.Bölge ülkeleri başta olmak üzere, uluslararası toplumu GKRY'nin bu tek taraflı adımlarına destek vermemeye ve Ada'nın egemen ve eşit unsuru olan Kıbrıslı Türklerin meşru hak ve çıkarlarını gasp etmeye yönelik girişimlere alet olmamaya davet ediyoruz.Türkiye, KKTC'yle birlikte, Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarını kararlılıkla savunmaya devam edecektir.”

7

HANGİ MADDELER İÇERİYOR? Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Lübnan arasında münhasır ekonomik bölge sınırlandırma anlaşması imzalanması hk. Lübnan hükümeti 23 Ekim 2025 tarihli Bakanlar Kurulu toplantısında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile 2007 yılında varılmış olan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasının yaklaşık 18 yıl askıda kaldıktan sonra onaylandığını duyurmuştu. Bu kez, GKRY lideri Nikos Hristodulidis’in Beyrut’a gerçekleştirdiği ziyaret marjında 26 Kasım tarihinde düzenlenen bir törenle iki taraf arasında yine 2007 yılında varılmış olan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlandırma anlaşmasının imzalandığı açıklanmıştır. Söz konusu anlaşma, Rum tarafının 2003 yılından itibaren Kıbrıs Türk Halkı’nın Ada ve Doğu Akdeniz’deki eşit hak ve çıkarlarını gasp etmeye yönelik olarak yürüttüğü tek yanlı girişimlerin yeni bir unsuru niteliğindedir. Kıbrıs Adası’nda egemen eşit haklara sahip Kıbrıs Türk halkını hiçe sayarak imzalanmış olan bu anlaşma bundan öncekiler gibi bütünüyle hükümsüzdür.

8

Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıs Türk tarafının tüm uyarılarına ve bölgedeki gerçeklere rağmen, uluslararası toplumdan aldığı cesaretle Ada’nın tamamını temsil ettiği sanrısıyla hareket ederek uluslararası hukuka aykırı adımlar atmaya devam etmektedir. Bu siyasi oldu bittiler, yalnızca Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve çıkarlarını ihlal etmekle kalmamakta, aynı zamanda Doğu Akdeniz’de hâlihazırda kırılgan olan dengeleri temelden sarsma tehlikesi taşımaktadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak geçmişte defalarca dile getirdiğimiz üzere, Kıbrıs Türk tarafının Ada ve etrafındaki doğal kaynaklar üzerindeki egemen eşit haklarını korumaktaki kararlı tutumumuz devam edecektir. Bölgede hakkaniyete dayalı, karşılıklı saygı ve iş birliğini önceleyen bir düzenin ancak iki tarafın karşılıklı rızasıyla ve eşit statüde yapılacak anlaşmalarla mümkün olabileceği açıktır. Bu çerçevede, GKRY’nin Lübnan dâhil üçüncü taraflarla yaptığı veya yapmayı sürdürdüğü tüm tek yanlı deniz yetki alanı düzenlemeleri KKTC açısından, daha önce yapılan benzer düzenlemeler gibi, yok hükmündedir. KKTC, hem kendi kıyı yetki alanlarında hem de Kıbrıs Türk halkının Ada genelindeki ortak haklarını ilgilendiren tüm konularda gerekli adımları atma iradesine sahip olup, doğal kaynaklardaki eşit haklarına yönelik her türlü saldırıya karşı gerekli siyasi, diplomatik ve teknik tedbirleri almaktan imtina etmeyecektir. Uluslararası toplumu, Rum tarafının bölgedeki gerginliği tırmandıran tek yanlı adımlarına destek vermemeye; ilgili devletleri ise Kıbrıs meselesinin hassasiyetlerini gözeterek iki tarafın rızası olmadan yapılan düzenlemelere taraf olmamaya davet ediyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin desteği ile hak ve çıkarlarını korumaya devam ederken, Doğu Akdeniz’de işbirliği ve istikrarın ancak müktesep haklara saygı ve diyalogla mümkün olabileceği inancıyla hareket etmeyi sürdürecektir.