Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Bizatihi İbn-i Sina'nın hayatında da görüyoruz; sadece tıp ilminde değil; hadiste, Kur'an ilimlerinde, felsefede, mantıkta, astronomide velhasıl ilmin bütün alanlarında büyük bir başarı sağlamış olan fevkalade büyük bir ilim önderiydi, bir ışıktı. İlmin insanların hayrına olması için çalışmak demek olan hikmetle de donanan ve en sonunda da büyük bir irfan mertebesiyle, yani kendi varlığını Rabb'in varlığı karşısında değersiz gören anlayışla büyük irfan medeniyetinin önemli isimleri olarak ortaya çıktılar ve insanlığa ışık tuttular, bugün de ışık tutmaya devam ediyorlar. Bir tarafta Farabi'nin, İbn-i Sina'nın, Biruni'nin, Ali Kuşçu'nun, Uluğ Bey'in ortaya koyduğu beşeri ilimlerde, teknik ilimlerde ileriye gitme noktasındaki gelinen seviye en üst seviye… Diğer tarafta ise İmam Tirmizi'nin, Buhari'nin, Abdülhalık-ı Gücdüvani'nin, Şah-ı Nakşibendi'nin, Bahattin Nakşibendi'nin ve diğerlerinin ortaya koyduğu büyük irfan geleneği bugüne kadar hem İslam dünyasına hem bütün insanlığa ilmin önemli ışıklarını saçtılar.”