AKİT MENÜ

Dünya

Ukrayna'yı da Avrupa'yı da sattılar! Savaş makinesi yönünü oraya çevirdi

Güncelleme Tarihi:

Savunma uzmanı Stavros Atlamazoglou, ABD’nin Çin tehdidine odaklanmak için NATO’daki konvansiyonel savunma liderliğinden çekilmeyi değerlendirdiğini, bunun transatlantik güvenlik mimarisini kökten değiştirebileceğini belirtiyor.

2

Savunma uzmanı Stavros Atlamazoglou, ABD’nin Çin tehdidine odaklanmak için NATO’daki konvansiyonel savunma liderliğinden çekilmeyi değerlendirdiğini, bunun transatlantik güvenlik mimarisini kökten değiştirebileceğini belirtiyor.

3

Atlamazoglou’nun analizine göre Washington, Rusya yerine Çin’i birincil tehdit olarak tanımlayan bir stratejik dönüşüm içinde. Pentagon’un, Avrupalı savunma yetkililerine “ABD’nin 2027’den sonra NATO’nun ana konvansiyonel savunma sağlayıcısı rolünden geri çekileceğini” bildirdiği aktarılıyor.

4

Bu çerçevede ABD, askeri kapasitesini Avrupa’daki operasyonlardan ziyade Hint-Pasifik bölgesine kaydırmayı planlıyor. Üst düzey yetkililer, Amerikan ordusunun iki büyük savaş alanını aynı anda yönetemeyeceğini vurgulayarak güç yoğunlaştırmasının kaçınılmaz olduğunu savunuyor.

5

ABD’nin temel kaygısı, Avrupa’da Rusya ile çatışma yaşanırken Pasifik’te Çin ile ikinci bir savaşın başlaması ihtimali. Bu senaryo hem insan gücü hem de askeri kapasite açısından “stratejik intihar” olarak değerlendiriliyor.

6

Ukrayna’ya yönelik askeri yardımlarda yaşanan düzensizlik, Washington ile Avrupa başkentleri arasındaki öncelik farklılıklarını daha görünür hale getirdi. Avrupa ülkeleri yardım kanallarını istikrarlı biçimde artırırken, ABD’nin desteği giderek daha dalgalı hale geldi.

7

Atlamazoglou burada kritik bir soruya dikkat çekiyor: ABD geri çekilirse Avrupa kendi güvenliğini ne ölçüde üstlenebilir? NATO’nun kuruluşundan bu yana Avrupa savunmasının temeli ABD’nin askeri varlığına dayanıyordu. Rusya’nın 2022’de Ukrayna’yı işgalinden sonra bu bağımlılık daha da artmıştı. Ancak Washington’un yeni stratejisi, NATO içinde yapısal bir dönüşümü zorunlu kılıyor.

8

Amerika’nın geri adım atması, Avrupa’nın yeni bir askeri liderlik hiyerarşisi oluşturmasını gerektirecek. İngiltere’nin kara kuvvetlerindeki küçülme nedeniyle yükü tek başına taşıması beklenmiyor. Bu nedenle Fransa en güçlü aday olarak öne çıkıyor. Macron döneminde önemli modernizasyonlar yapan Paris, kıtanın en güçlü ordusunu elinde bulunduruyor. Almanya ise tarihsel çekincelerini aşarak yeniden silahlanma sürecine girmiş durumda. Orta vadede Berlin’in de NATO’nun konvansiyonel gücünde daha aktif bir rol üstlenmesi beklenebilir.

9

Atlamazoglou’nun dikkat çektiği noktaya göre, ABD’nin planladığı değişim NATO’dan çıkış anlamına gelmiyor. Washington, ittifaka askeri kabiliyet sağlamaya ve özellikle nükleer caydırıcılığı üstlenmeye devam edecek. Ancak olası bir savaşta ABD, konvansiyonel kuvvet anlamında “başat güç” olmayabilir. Bu durum, ittifakın 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana alışık olduğu güvenlik paradigmasını kökten değiştirme potansiyeline sahip.

10

ABD’nin odak noktası Çin’e kayarken NATO’nun işleyişi, Avrupa ülkelerinin ne kadar sorumluluk alabileceğine göre yeniden şekillenecek. Avrupa’nın Rusya’ya karşı kendi konvansiyonel gücünü oluşturup oluşturamayacağı; Fransa ve Almanya’nın liderlik kapasitesi; İngiltere’nin rolü ve diğer üyelerin savunma harcamalarını artırıp artırmayacağı, transatlantik güvenlik mimarisinin geleceğini belirleyecek.