Anne öğretisi güçlendiğinde çocukta duygusal boşluk azalır. Psikolojik dayanıklılık artar. Babalık da ancak güçlü bir annelik zemini üzerinde kendine yakışır bir rol bulur. Aile içi otorite çatışması yerini uyuma bırakır.
Medeniyet iddiasının anne referansı olmadan yaşaması mümkün değildir. Çünkü medeniyet yalnızca teknik bir ilerleme değildir. Bir hissediş biçimi, hafıza biçimi, aidiyet biçimidir.
Anne kaybolduğunda toplum önce bu hissi kaybeder.
Ardından hafızayı.
Sonra yönünü.
Fakat anne figürü güçlendiğinde en sert kriz anlarında bile toplum yeniden toparlanır. İnsanın en kırılgan anlarında sığındığı yer ekonomi tablosu değil. Siyasi analiz değil. Annesinin sesidir.
Gençlerin milli ve manevi değerlerle bağı da anne üzerinden kurulur.
Çocuk inancını annesinin bakışından öğrenir.
Değerini annesinin sesinden duyar.
Anne öğretisi olmadan ahlaki pusula oluşmaz.
Annelik bilincinin yükselmesi boşanma oranlarını bile etkiler. Birliktelik duygusu yeniden kurulur.
Ve insanın bütün travmalarından daha güçlü bir iyileşme vardır: Annenin sevgisi.
Bu yüzden 2026 Anne Yılı önerisi bir süs değil. Bir hatırlatma, tamir çağrısı, toplumun nereye döneceğini hatırlatan sessiz bir işaret.
Kültürel sömürgeleştirmeye karşı direncin toplumsal karşılığını kurma imkânı.
Genç kızların anneliğe yeniden umutla baktığı bir zemin.
Medyanın aşındırdığı aile algısını tamir eden bir farkındalık.
Toplumun vicdan terazisini yeniden kuran bir eşik.
Toplumun yeniden nefes alacağı eşik tam da burası olduğu için 2026 yılı "Anne Yılı" ilan edilmelidir.
Mustafa Sabri Beşer, Star